- 766 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MİRAC-I NEBEVİ
" Semayı risale i kamer-i müniri olan Hâtem-i Divan-ı Nübüvvet, nasılki mahbubiyet derecesine çıkan ubudiyetindeki velayetin keramet-i uzması ve mu’cize-i kübrası olan Mi’rac ile, yani bir cism-i Arzı semavatta gezdirmekle semavatın sekenesine ve âlem-i ulvî ehline rüchaniyeti ve mahbubiyeti gösterildi ve velayetini isbat etti. Öyle de: Arz’a bağlı, semaya asılı olan Kamer’i, bir Arzlının işaretiyle iki parça ederek Arz’ın sekenesine, o Arzlının risaletine öyle bir mu’cize gösterildi ki: Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) Kamer’in açılmış iki nurani kanadı gibi; risalet ve velayet gibi iki nurani kanadıyla, iki ziyadar cenah ile, evc-i kemalâta uçmuş; tâ Kab-ı Kavseyn’e çıkmış, hem ehl-i Semavat, hem ehl-i Arz’a medar-ı fahr olmuştur. " (S 589)
Mim, Peygamber Efendimiz’i hatırlatırmış. Peygamberliğin semavattaki nişanesini, ümmetinin selameti için şak edip nun harfine benzeten Resurullah efendimiz, henüz Nübüvvetin 9. Senesindeydi. Bu hadiseden sonra İkramı İlahi; Miraç hadisesiyle, mahbubiyet dercesine çıkan ubudiyeti ile; "semâ-yı risale i kamer-i münîri olan Hâtem-i Divan-ı Nübüvvet" ünvanıyla sema ehli ALLAH’ın misafirini karşılıyor….
Bu parçalanış ile, iki nun harfi oluyor. İki kanad gibi; biri ubudiyeti, diğeri Nübüvvet kanadı. Birbirine hem değen, hem değmeyen, ne bir olan, ne de ayrı kalan iki kanadını, ubudiyet ve nübüvvet kanadını temsil ediyor. Gecemizi aydınlatan ay, nefsimize aydınlatan Güneş misal ayetleri taşıyan Resul-ü Ekrem efendimiz. Mi’rac Mucizesi ile Şakk-ı Kamer Mucizesi bir birinin ayna yansımasıdır desek hata olmasa gerek. Hatta, yüz yüze bakan ayineler gibi, birinin diğerinin anlamını sonsuzcasına derinleştirdiğini görebilmek. Mi’rac Risalesinin hemen ardına ’Şakk-ı Kamer’in zeyl olarak eklenmesi bu benzerliğe bakıyor olsa gerek, Şakk-ı Kamer ’in hemen son paragrafında, mi’rac ve ’ ay yarılması’ yeniden ifade ediliyor, birbiri içine doğru açılır, birine diğerinden bakılıyor gibi.
“ Evet şakk-ı kamer, nasılki bir mu’cize-i risaletidir; nübüvvetini cin ve inse gösterdi. Öyle de: Mi’rac dahi, bir mu’cize-i ubudiyetidir; habibiyetini, ervah ve melaikeye gösterdi…” (S136)
"Kab-ı kavseyn " Resul-i Ekrem’in (asm) mahbubiyet derecesine varan ubudiyeti sayesinde, Ümmetinin miracı besmeledeki B harfindeki noktadan başlasa gerek. "B" harfi, "Mâsiva"yı temsil eder. O bir harf-i cerdir. Cerin manası çekmektir. Cer harfleri başında bulundukları isimlerin sonunu aşağıya çekip esre yaparlar. Ancak "Besmele"nin başındaki harf-i cer ise, manevî bir asansör hükmünde kendisine yapışanı Rahman ve Rahim olan Allah’ın mukaddes huzuruna doğru çeker ve yukarı mertebelere çıkartır. “Ben senin isminden başkasını bilemem ki, senin isminsiz yola çıkamam ki. Sen bana, toprağa basmama cesaret verdin, dermiş. Alttaki nokta topraktır. Her halde nefsin tam toprak vari olmasından, mahviyet ve terk-i enaniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttı ile Lutfu İlahi aczini fakrını anlayan o noktayı üste alıp nun yapıyor. Nun miracın sembolü olsa gerek. Miracın hakikatını her mümin kendi aleminde yaşaması.........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.