2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2156
Okunma
Yıl 2010 aylardan haziran, her sene olduğu gibi yaylaya mayıs ayının son gününde çıktık. Havalar biraz soğukta olsa, YAYLA HAVASI GÜZEL GELİYOR BİZ EMEKLİLERE. Bir gün sabah erken telefonum çaldı:
-Günaydın sayın öğretmenim, ben İslahiye ortaokulundan öğrenciniz RIZA DEMİRAĞ.
-Günaydın nasılsınız. Hayırdır inşallah.
-Hayır öğretmenim. Okulumuzdan bir arkadaş sizin TARSUS’A öğretmen olarak atandı. Arkadaşımla size 2005 yılın öğretmen gününde beraber olduğumuz, biz öğrencilerinizle birlikte kutladığımız güne ait bazı resimler göndereceğim. Göndereceğim bir iki hediye ile bu resimleri size nasıl ulaştırabilirim.
-Ben TARSUS’TA değilim. MERSİ’İN YAYLASI GÖZNE’DEYİM. Tarsus yine öğrencim olan emekli öğretmen MEHMET BOLAT’IN telefon numarasını ve ev adresini vereyim. Gönderdiklerinizi o bana getirebilir. Onun yayladaki evi bize çok yakın
-Tamam efendim
-Size gerekli adresleri ve telofon numaralarını yazdırayım.
Gerekli yazışmaları ve konuşmaları yapınca, telofonu kapatım. Derin düşüncelere daldım. Ben İSLAHİYE ORTAOKULDA göreve 1960 yılının ekim ayında askerlik dönüşü başladım. Arada 50 yıl geçmiş. OKUL, öğretmenler, öğrencilerim gözümün önünden sinama şeridi gibi geçiyor. Tarif edemiyeceğim kadar ŞEVK ve İSTEKLE çalışıyorum. Kısa zamanda müdür yardımcılığ ve okul müdürlüğü gibi YÖNECİLİKLE DE görevlendirildim. Genç yaşta ben bu yükün altından nasıl kalkarım, nasıl yaparım diye düşüncele daldım. Bir gün ’’ORTAOKULLAR VE LİSLER YÖNETMELİ’’ kitapcığını okurken: ’’OKULU MÜDÜR YÖNETİR’’ maddesi dikkatimi çekti. ’’NEYE GÖRE YÖNETİR?’’ KANUNLARA, YÖNETMELİKLERE, TÜZÜKLERE, GENELGELERE, EMİR VE TALİMATLARA GÖRE. O halde ben bunlaı okuyarak öğrenmeliyim. Deyip okudum ve öğrendim. Yani ’’YAPACAĞIM İŞİ BİLİYORDUM.’’
Her şeyden evvel okulumu, öğretmenlerimi öğrencilerimi seviyordum. Erkenden okula gidiyor, geç saatlere kadar çalışıyordum. Öğrencilerimin yatılı okullara, öğretmen okullarına gidebilmeleriçin ek kurslar açıyorum. Onları sınava hazırlıyordum. Onların sınavda kazanmaları benim en büyük sevincim oluyordu.
Üç yıl sonra İSLAHİYE’DEN ayrıldım. MERSİN-TARSUS gibi yerlerde öğretmenlik ve yönecilik yaptım. Ancak İslahiye’deki öğrencilerimi ben unutamamıştım. ONLARDA BENİ UNUTMAMIŞLARDI. Her biri ayrı bir hikaye olan olayları burada anlatmam zor. Ancak bu konu ile ilgili birini kısaca anlatmak istiyorum.
2005 yılı kasım ayının ilk günlerinde öğrencilerimden AYŞE GÜROCAK aradı: ’’Öğretmenim bu yıl öğretmenler gününüzü biz İSLAHİYE ORTAOKULU öğrencilerinizle geçirmek ister misiniz. Biz devre arkadaşlarımızla 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE sizlerle birlikte olmak istiyoruz. ANKARA’DAN, İSTANBUL’DAN, İZMİR’DEN, ADANA’DAN ve DİĞER vilayetlerde görev yapan veya emekli olan arkadaşlara da haber ettik.’’ Bu sözler karşısında EVET demekten başka söze gerek yoktu. Anılan günde ANTAKYA’DA DR. KIZIM SİBEL’İN yanında misafirdim. İskendurun’da bulunan arkadaşım, müdür yardımcım RECEP TAŞKIN BEY beni ANTAKYA’DAN alıp İSLAHİYE’YE götürdü.
Toplantı salonunun önü çok kalabalıktı. Ayşe GÜROCAĞ’IN dediği gibi bir çok arkadaları gelmişti. Recep beyi ve beni de büyük bir coşku , saygı ve sevgi ile karşıladılar.
Toplantı salonu dopdolu olmuştu. İlçenin İ