Cumhuriyet’in Başyazarı, Ulu Çınarı, Duayeni, Sevgili İlhan Selçuk’un Anısına…
O,Cumhuriyet okulunu aydınlık saçan hocası,önderi,aydınlanmacı felsefenin filozofuydu..O Cumhuriyet’in bilge kalemiydi..
Cumhuriyet Gazetesi bizim kütüphanemizdi. Evimiz, yuvamız okulumuzdu..Onu okuyarak yetiştik…1966-1968 yıllarında Öğretmen Okulundayken, Edebiyattan-Kompozisyon derslerinde onun köşe yazılarını okuyarak bilinçlendik, yazılı, sözlü sınavlarda onun makalelerinden alıntılar yaparak başarılı olduk..Onun yazılarıyla meslek yaşamımızı sürdürdük.. Onun yazılarını okuyarak örgütlendik.. Onun yazılarıyla “Cumhuriyet Okurları topluluğuna” katıldık..Onun yazılarıyla solcu olduk, devrimci olduk..Halktan yana, yoksuldan yana, emekçiden yana olduk… Onun yazılarıyla güzel yurdumuzun yeraltı yerüstü kaynaklarının peşkeş çekilmesine karşı çıktık… Onun yazılarıyla; Deniz Gezmişlerin..Hüseyin İnanların…Yusuf Aslanların Amerika’nın 6.Filosuna defol dedikleri eylemlerini destekledik..Onun yazılarından esinlenerek, 12 Eylül,12 Mart darbecilerinin neden darbe yaptıklarını; emekçileri, solcuları, devrimcileri, Atatürkçüleri, yurtseverleri, darağaçlarında astıklarını, zindanlara atıp,işkencelerden geçirdiklerini öğrendik… Onun kitaplarını okuyarak Ziverbey’de nasıl işkence yapıldığını öğrendik … Onun yazılarıyla öğrendik “derin devleti””devlet terörünü-Susurluğu”… Onun yazılarıyla öğrendik Uğur Mumcunun, Cumhuriyet yazarlarının niçin katledildiklerini… Onun yazılarıyla öğrendik Faili meçhul cinayetleri, yargısız infazları..Onun yazılarıyla öğrendik 1 Mayıs, Sivas Madımak, Çorum, Maraş, Gazi Mahallesi katliamlarının iç yüzünü… Onun yazılarıyla öğrendik terör belasının ABD’nin güdümünde iç ve dış güçlerce ülkemizde hortlatıldığını…
O,sosyal demokrattı, solcuydu, yurtseverdi, devrimciydi… Başvurulan kaynağımız, rehberimiz, bilgemizdi..Cumhuriyetin aydınlık “PENCERE”sinden gündüzlerimizi aydınlatan güneş, gece karanlıklarında parıldayan aydı, kutup yıldızımızdı..
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet okulu, en büyük hocasını,ulu çınarını yitirdi…Cumhuriyet devrimlerinin öncü bir yıldızı daha sonsuzluğa kaydı..Ama ışık saçarak,iz bırakarak kaydı… Bu karanlıkları aydınlatan yıldız yok olup sönmedi..Sadece iz bırakarak yer değiştirdi..
Onun, aydınlık” PENCERE"sinde yarım asra yakın tutuşturduğu aydınlık meşalesi asla sönmeyecektir. Çünkü darbeciler, bu ışığı Ziverbey zindanına atarak söndürmeye çalıştılar, ama söndüremediler…Bu günün AKP iktidarı cumhuriyet ışığını söndürmek için Ergenekon operasyonlarıyla Silivri toplama kampında onu etkisiz akmak,”PENCERE”sinden yaydığı ışığı söndürmek için çok çaba harcadı..Bizzat başbakan özel kurdurduğu Silivri Ergenekon Mahkemesinin “Ergenekon savcılığını” da üstlendi…Özel yargıçlarıyla yargılayıp,keskin kalemini kırmaya çalıştılar..Ama başaramadılar.. onun aydınlığını karartamadılar…
Ama bir şeyi başardılar: Bu ışık saçan büyük çınarı salladılar, hırpaladılar, örselediler, incittiler,dallarını kırdılar, fiziki yapısına zarar verdiler…Sağlıklı yaşamını bozdular… Bu tarihi çınarın devrilmesi onları mutlu etti..Eğer birazcık insan olma özelliklerinin hepsini yitirmemişlerse; yüreklerinde,vicdanlarında az da olsa bir sızı hissederler mi acaba diye de düşünüyorum… Türk Basınının bu yiğit bu aydınlık saçan kalemine bu acıları çektirenler tarih sahnesinde hak ettiği yeri alacaklardır…Bu böyle biline…
Sevgili İlhan Selçuk, günlerce Cumhuriyet gazetesindeki “PENCERE”nden Atatürk devrimlerinin, layık Cumhuriyetin, sosyal hukuk devletinin giderek yok edildiğini, tehlikenin ayak seslerinin kapımıza kadar gelip dayandığını ilk pencerenden gören sen oldun…Ve “TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?”diyerek bizlere seslendin…Uykudan uyanmamızı, nöbette beklememizi istedin…Atatürk’ten bu yana Cumhuriyetin tehlikeye düştüğünü Cumhuriyetteki “PENCERE” köşende hiç bu kadar keskin yazmamıştın…Bilgeliğiniz,önderliğiniz, kaleminizin keskin gücü sayesinde geç de olsa anladık, “TEHLİKENİN FARKINA” vardık…Atatürk’ten sonra gelen iktidarlarca Cumhuriyetimiz hiç bu kadar yıpratılmamış, altı oyulup dinamitlenmemişti.. Atatürk’ten sonra hiçbir iktidar bugünkü iktidar partisi AKP gibi,Anayasa’mızca layikliye karşı eylemlerin odağı olmamıştı…
Sevgili ulu çınarım, sevgili bilgem,Atatürk’ten devralıp genç kuşaklara bıraktığın aydınlık saçan meşalen, elden ele taşınacak, hiç söndürülmeyecektir…Söz veriyoruz..Bu söz Cumhuriyetçilerin ortak andıdır..
Cumhuriyetin duayeni ulu çınarı,sevgili İlhan Ağabimiz,
Hep yazılarınızda umudumuzu yitirmememizi tembihlerdin..Bu ülkede namusluların en az namussuzlar kadar cesur olmasını isterdin..Atatürk’ün devrimci yolunda senden devraldığımız aydınlık meşalenle hep aydınlığa yürüyeceğiz, yürümek değil koşacağız…Başaracağız… Emekçilerin iktidarını kuracağız…Bu iktidarın, tarihin karanlık çöplüğüne gömüleceği günler çok yakın...Ve özgürlüğe kavuştuğumuz o sabah, hep beraber özgürlük şarkısını söyleyerek sesleneceğiz halkımıza: “Ampulleri söndürün…Güneş doğuyor.. ”diye…Sizler bu ülke için,geleceğimizin aydınlığı için devrimci-yurtseverlik görevlerinizi fazlasıyla ve hakkıyla yaptınız...
Sen Işık saçarak, karanlıkları yırtarak, sonsuzluğa doğru akıp giden “Kutup Yıldızımız..” Uğurlar olsun… Gittiğin yıldızlar diyarında Pir Sultan Abdallara..Hacı Bektaşi Velilere..Yunus Emrelere.. Mahsunilere.. Mumculara… Saylanlara… Denizlere, Yusuflara, İnanlara.. Tüm devrim şehitlerine bizlerden selam götür…Işıklar içinde rahat uyu.. Ruhun şad olsun..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.