- 1402 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Kendim(c)e
Kuyunun içindeki kurbağa gördüğü kadar zannedermiş gökyüzünü.
Kuyuya dışardan bakmak lazım doğanın lütfunu görebilmek için.
Nasıl ekmeği fırından alan için ekmeğin geçmişi yoksa
ve nasıl akan bir suyun kaynağını merak etmeyen insanlar varsa öyle iste.
Aslında araştırılsa ekmeğin geçmişinin buğday olduğu, suyun özünün toprak olduğu anlaşılacak da onu da kim yapacak yoracak aklı.
şiirde öyle sanki
duygu karmaşası gibi(derler) kafiyeler örülür, kifayetsiz kalır sözcükler şiirlerin temeli atılır yürekte
Temeli atan duygular vefasızdan almışsa harcı, vay haline kalemin / yorulur.
Temeli atan duygu sevilense eğer ne mutlu yüreğe salına salına gezinir dizelerde binbir süslü kelimlerle.
Temel Allah içinse birde, yutkunulması gerekir bence, yutkunulması nutukların tutulması ve Allah icin "okunması" gerekir ki
Yaradan lutfetmedi mi zaten bu ayrıcalığı bizlere.
Bana kalsa şiir yazmak, sırrını çözebildiğim bir şey değil ama cevabı bulmak adına hani biraz cevap üretmek niyetine yormak istiyorum düşüncelerimi bu yönde.
ya da okuduğum değerli bir bir düşünürün tarifi ile cevap vereyim kendime de:
"Bir şiirin kapısına geldiğinde, giydiğin bütün kelimeleri çıkarır, bildiğin bütün anlamları unutur
şairi çarpan cinin bütün kaprislerine kapılmaya peşinen razı olursun
kelimeler şiirde yeniden giyinir, anlamlar yeni renkler ve ışıklar altında kelimelerle yeniden buluşur
ve sen bu andırışlar, çağrışımlar, sezişler ve coşkular altında
başka bir sen olursun
bir şiirin kapısından girilir belki ama tekrar çıkılmaz
başka bir dünyadasındır artık şiir, ne yazanın fikri, ne hocanın bilgisi gibi bir şey içerir
şairin gönül dünyasında
bazen karanlıklar içinde kırpışan bir yıldız belirir
bazen boğulacakmışcasına kuşatan dalga tufanı ya da zifiri bir karanlık kaplar benliğini...
Insan kelime bulup yazamaz, anlatamaz kendini, bunalır
bazı hallerde ise şiir, kendisi seçer sözleri kişiye ufak tefek fırça darbeleri atmak kalır seslice"
işte böyle..
Şiir diyorum dalıyorum derinlere, oysa anlatmak istediğim ama lafa nerden başlayacağımı bilmediğim bir konunun ortasında biçareyim.
Yazacaklarım kimseyi yaralamak ya da hedef almak niyetinde değil, yazacaklarım kendi düşüncelerim ve aslında bu düşüncelerimi "sesli düşünüyor"(um) anlayışında algılanmalı kendimle alakalı olduğunu anlamalı okuyanlar -şimdiden anlayışları icin teşekkürler.
Şiir evet okumaya kıyamadığım, okuyupta haksızlık etmemek için tekrar tekrar bakındığım satırlar.
Hani yazının başında da belirttiğim gibi:
Kuyunun içindeki kurbağa gördüğü kadar zannedermiş gökyüzünü.
sanırım bizler yani bazı şair/lik yolunda ilerlemeye çalışanlar bu kuyudan bakıyoruz gökyüzüne ki gökyüzümüz kocaman bir SIFIR..
Oysa;
Görmediklerimizi bir göz doktorunun pusulası altından
aklımızıda bir derviş çantasından kırıntılar ile yontmaya çalışsak belki doyar-görür ve duyarız.
Kendim(c)e demek istedigim şu;
hayranlık duyduklarımızı yavaş yavaş ele almaya başlasak,
hele de şiiri üstadlardan dinleyip okusak, okuyunca yine okusak da bir şiirin iki satırında ki bir sayfalık anlamı anlasak, bir sayfanın hiç olmayan anlamında zaman geçirmeden, iki satirin yağmurunda ıslansak.
Ama sanırım bu çok çok zor bizler icin..
"Gururumuz, yetkinligimiz, elestiriye tahammülsüzlüğümüz ve kalem tutuyor olmamız en büyük sebep mesela"
Kalemi yoruyoruz ya, budur iste şiir
iyide şiir yansıması ise yüreğin, sıralı kayfiyelerden nasiplenmek midir doğru yol
ya da
(hayranı olduğum ama yazmadığım) hece babında ki şiirlerin hecelenmesine benzetilmesi midir şiir ?
Bende, bence degil..
Herneyse uzatmadan sadede geleyim..
Rahmet ile andığımız Necip F.K , Nazım Himet, Can Yücel ve anımsamayı unuttugumuz niceleri..
Bu sene içime dokunan bir yıldönümü daha geçti ki üstümden Yusuf Hayaloğlu’nun ölümü 9 Mart..
o günkü ruh halimi yansıtacak bir ayna şuan bulamıyorum maalesef.
Diyorum ya okuma düzeyi azaldıkça aslında usta şairler unutulmaya mahkummuşcasına az anılmakta ve önemsenmekte.
Bu yazarlarımızda bile böyle yani roman, hikaye ve masallarda...Artık yazarlarımız sadece masallarda, şairlerimizde eski şiirlerde....
Kültürümüzü barındıran eskiler...
Okuyanlar "aaah ah! eskiler mi kaldı" diye içgeçirebilirler
dedim ya maal/esef eskilerin gölgesinde serinlemeyi unuttuk, değer vermemeye başladık.
eskilerden bizlere kalan mirasların gölgesinde şimdiye kadar geldik belki, serinledik ama yineliYORUM böyle devam ederse bizlerden yeni nesillere kalma bir "eski" olmayacak bu gidişle.
Umarım yanılıyorumdur. Sürçü lisan etti isem affola.
Sonsuz saygımla.
YORUMLAR
Yaradan lutfetmedi mi zaten bu ayrıcalığı bizlere.
...
ayrıcalıkalr ve farkındalıklar mevsiminde...!
sevgimsaygımla teşekkürler
vefalıdostum
Mükemmel fikir ve düşünceler.
Belki dünlerin nam yapmış köşe yazarlarının başaramadığını başarmışsınız.
Ne var ki;
"Ama sanırım bu çok çok zor bizler icin..
"Gururumuz, yetkinligimiz, elestiriye tahammülsüzlüğümüz ve kalem tutuyor olmamız en büyük sebep mesela"
Kalemi yoruyoruz ya, budur iste şiir
iyide şiir yansıması ise yüreğin, sıralı kayfiyelerden nasiplenmek midir doğru yol
ya da
(hayranı olduğum ama yazmadığım) hece babında ki şiirlerin hecelenmesine benzetilmesi midir şiir ?
Bende, bence degil.."
Böyle güzel bir yazıda yazım kurallarını ihmal etmiş olmanız pek çok kişi tarafından yazınızın okunmmamasına sebep olmuştur.
Klavyeleriniz büyük harfleri basmıyor mu yoksa?
Paylaşım için teşekkürler.
"
Nar-ı Çiçek
Gözden kacan yazi/m hatalarim, degindiginiz ve uyardiginiz icin minnettarim,
daha cok dikkat etmeye calisacagim bundan sonra.
saygilarimla
Ne kadar eskirlerse eskisinler, bizim gözümüzdeki değerleri hiç eskimez şair ve yazarlarımızın.
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
ORHAN VELİ KANIK
Edebiyat adına, emek verilmiş güzel bir yazıydı kutlarım.
Sevgilerimle...
Nar-ı Çiçek
ORHAN VELİ KANIK
okumadan olur mu..
okuttugunuz icin tesekkür ederim, sevgiler
Ne kadar da güzel yazmışsın.Şiir olsun yazı olsun okumaya olan ilgi azaldıkça maalesef geri planda kalıyor.Sürc-ü lisan etmedin.Kaydeğer güzel bir yazı yazdın.Yüreğine sağlık.Sevgiyle kal.ERen
Eskiler değil ki onlar kalacaklar hep bizden sonraya da.onlar sütunlar olamazsa olmazı şiirin.
Onların kelimeleri kullanma gücünü ve şiirlerindeki derinliği öğrenmekle başlanır bence şiire.
Onları bilmeden yazılanlar şiir olmuyor maalesef.
Güzel bir ''bence''olmuş ellerine sağlık.
saygılar
AĞLASAM SESİMİ DUYARMISINIZ MISRALARIMDA
DOKUNABİLİRMİSİNİZ GÖZYAŞLARIMA ELLERİNİZLE
BİLMEZDİM ŞARKILARIN BUKADAR GÜZEL,
KELİMELERİN İSE KİFAYETSİZ OLDUĞUNU
BU DERDE DÜŞMEDEN ÖNCE.
BİR YER VAR BİLİYORUM HERŞEYİ SÖYLEMEK MÜMKÜN
EPEYCE YAKLAŞMIŞIM,
DUYUYORUM
AMA
ANLATAMIYORUM.
Orhan VELİ
İnsan yüreği; en hassas duyguları bulup çıkarmasını bilir... Anlatamasa bile...! Buna inanıyorum...
Nar-ı Çiçek
Ne güzel dile getirmissiniz..
Tesekkür ediyorum,saygilar