5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1095
Okunma

Yaşadığımız zaman yelpazemizde hatırlamaya, yüreğimizde, aklımızda tutmaya değer olup olmayanla erişkinliğimizde bile hatırladığımız, hatırlayamadığımız ancak olmasını istediğimiz bir sevgili özlemi hep vardır içimizde…
Sevmeye dair anlayışımız bilinç düzeyimizle gelişen seçiciliğimize rağmen içimizden söküp atamadığımız başlıca meziyetimizdir. Sevmeyi ve sevilmeyi yürekten algılamamıza rağmen çok zaman ellerimiz yüreğimizi yazmıyor. Çırılçıplak gerçeğimizde mantığımız toplumsal anlayış alışkanlığından dolayı dilin gerçeği söylemesine mani oluyor. Dağ başında kaval dışında bir enstrümanla tanışmayan çobana büyük orkestrayla beşinci senfoniyi dinletmek gibi bir garip duruyor dilin söylememesi.
Çok istediğimiz bir şey için ne kadar çırpınsak olmayacaksa olmadığını yâda olacaksa bir şekilde olacak anlayışımıdır bizi özlediğimize koşmaktan alıkoyan. Ruhumuzu okşayan yeryüzü müziği boşluklardan, gediklerden doğuyorsa, insan müziği de saz, gitar, keman ve diğerlerinden dinleniyorsa, mavi gök, lacivert deniz ile yüreğimizin müziğini buketteki kırmızı gül gibi sunalım sevgilimize. Hiç bir şey için geç değildir. Yeter ki yüreğimizdeki ve gerçeğimizdeki sevgiyi sevgiliye dilimizle söyleyebilelim.
Bedri Demirpençe