Işıkla rüzgar sokakta sevişiyor
Anlamadığım, anlatamadığım ve anlamaya çalışmaktan korktuğum bakışsın sen...
Birbirine zincirli kelimelerimin gizemini çıplak sokaklardan aldım ve o çıplak sokakların kapalı kapılar ardında ki ayıplarından. Uzaklığınla gelen, adımlarımın o sokaklara bıraktığı izler üzerinde yürüdüm hep. Öyle sinmiş ki içime ışıklarımızın sevişmesi, adımlarımın izlerinde voltaj düşüklüğü olsa bile güç kaynağım devrede. Sadece seni denedim ve yükledim kendime, günlerce bedenimin yüklenme zamanına aldırmadan. Çok kez kaçtım yalnız kaldığım gecelerde her şeyimden. Her kaçışımda yakaladın ve çekmecelerimi açtın. Öyle dolu ki yüzünün hüznüyle, her açılışında bahar mektuplarım döküldü. Saçlarının dalgasına sersemce daldım yüzme bilmediğim halde. Yüzünün tüm iklimlerini bilirim ben senin. Birçok gece ayazlarında üşümeden tünedim her bir zerrene. Ben adına yazdım gecelerimi ve sen çizdin. Rüzgar şarkısını söyledi ağıt gibi, gökyüzü hüznümü görünce ağladı, damladı üzerimize. Dizlerim kırık, siyahıma boyanmış üstü, ellerim duvarda. Silik izlerini seyrediyor olmayan pencereden sızan gölgem. Bir kaç sesimi, dokunuşumu siliyor ve öylece düşüyor yere ölü cümleler, hatalarımı silip elimin tersiyle yere attığım silgi tozları gibi. Yansımanı gördükçe bakışlarımı yakalarken, bir sigara yakıp ağlayarak su renginde yazacağım sana her seferinde. Yelkenlerim açık, anlamım rüzgar, dolaşıp keşfediyorum yazdıkça hüznümü geceye.