Sivas Olayları Ve Başbağlar Katliamı !!!
Rabbim böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın ülkemize.
Sivas olaylarında hayatını yitiren herkesi saygıyla anıyor ve Allahtan rahmet diliyorum.Yakınlarının ve hepimizin tekrar başı sağ olsun.
Ayrıca ve özellikle bir başka konuya daha değinmek istiyorum burada.Sivas’ta yaşanan bu utanç verici ve elim olaydan tam üç gün sonra, 5 Temmuz 1993’de, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü’nde 33 sivil öldürülüp, köy ateşe verildi.
Olayın faili olduğu mahkemece karara bağlanmış olan PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, olaydan habersiz olduğunu ve sorumlusunun örgütün Tunceli bölge sorumlusu Dr. Baran olduğunu ifade etti.
Köyü yüze yakın PKK mensubu basmış, 1.5 saat örgüt propagandası yapmış ve sivas olaylarının intikamı için geldiklerini söyleyerek, tüm erkekler kurşuna dizilmişlerdir. Daha sonra köy ateşe verilmiş ve 214 ev, köy okulu, köy camii ve halkevi yakılmıştır. Erkekler köydeki kavaklık alana götürülmüş ve orada öldürülmüştür. Ölenlerin yirmi dokuzu ateşli silahla vurulmak suretiyle, dördü de yanarak hayatını kaybetmiştir.Yanarak hayatını kaybedenler; evlerinde saklanan ve baskın sırasında bulunamayan kadın ve çocuklardır.
Olaylarla ilgili olarak 20 kişi gözaltına alınmış, haklarında idam ve çeşitli sürelerde hapis cezası istemiyle dava açılmıştır. Sanıkların onsekizi bu davalardan beraat etmiş, ikisi mahkum olmuştur.
Zaten konuyla ilgili olarak olaydan sonra yayınlanan bildiride: Bu olayın Sivas Katliamına misilleme olarak yapıldığının altı çizilmiştir.
Fakat kimi güvenlik nedenlerden dolayı, bu konunun üzeri hızlı bir şekilde örtülerek, halkımıza unutturulmaya çalışılmıştır. Ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen güçlerin buldukları her fırsatı kullandıkları tarihsel bir gerçektir.Sivas olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın hazin hikayelerini ısıtıp ısıtıp her yıl yeniden önümüze getirenlere ve düşmanlarımızın ekmeklerine yağ sürenlere sormak istiyorum; Başbağlarda yitirdiğimiz canlar da bizim canlarımız değiller miydi? Bu günahsız 33 kişinin suçları neydi de her yıl Sivas’ta toplanarak andığımız Madımak Olayının kurbanları oldular...
Ve bütün bunlara rağmen; yakınları dışında ne yazılı ne de görsel basında anılmadılar. Hatta kendini bu ülkenin aydın insanları olarak niteleyen kimi yazar-çizer tayfasının umrunda bile olmadılar.
Sözüm meclisten dışarı;
Birileri kendini bilmez bir halde ahkam kesip durdular gazete, televizyon ve internet sayfalarının köşe başlarında…
Kimse de çıkıp ‘’Sivas Olayları nasıl kanayan yaramızsa Başbağlar Katliamı da bizim acımızdır’’ demedi…Diyemedi !!!
Ali ÖZKAN olarak ben,
Çıkıp buradan herkese sesleniyorum…
Sivas’ın acısı da bizim utancı da… Başbağların sancısı da bizim ayıbı da…
Bu ülkenin kardeşliğinin ve bölünmez bütünlüğünün dinamitlenmesinin karşısında olduğunu söyleyen herkes, din, dil, ırk ve meshep ayrımı gözetmeksizin olayları sahiplenmelidirler...
Bu durum herşeyden evvel insan oluşumuzun bir gerekliliğidir...
Burdan duyarlı olduğunu söyleyerek, çeşitli eylem, anma, protesto ve mitinglere katılan katılan bu ülkenin güzel yürekli insanlarına, bir kez daha, kardeşce yaşamanın ne denli önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Lütfen kimsenin oyuna gelmeyin! Kendinize saflar belirlemeyin.İlle de bir tarafta olmanız gerekiyorsa; vicdanın ve insanlığın tarafında saf tutun…
BBP’nin rahmetli Kurucusu Muhsin YAZICIOĞLU’nun vefatının ardından Sanatçı Arif SAĞ’ın yaptığı açıklamala çok önemli ve hepimize bir ders niteliğindeydi…
Sanatçı Arif Sağ, Madımak Oteli yangını sırasında kendisinin de içinde bulunduğu 40’tan fazla kişinin kurtulmasında, dönemin BBP il başkanının önemli katkısının olduğunu söyledi.
Sağ, Madımak olaylarıyla ilgili BBP’nin bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, "Aksini söylersek iftira etmiş oluruz." dedi.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun "Arif Sağ konuşsun" çağrısının ardından görüşünü aldığımız Arif Sağ, Madımak Oteli yangınını, yazılan bir senaryonun hayata geçirilmesi olarak gördüğünü söyledi. "Madımak bence senaryosu yazılmış oynanmış bir oyundur. Ama senaroyoyu kim yazdı bilmiyorum" diyen Arif Sağ, ihmalkar olarak gördüğü dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı ve içişleri bakanının suçlu olduğunu, bu isimlerin faturayı ödemesi gerektiğini kaydetti. Otelin 8 saat boyunca taşlandığını, ilgili yerlere haber verildiğini ancak herhangi bir müdahalede bulunulmadığını anlatan Arif Sağ, "Bir anlık bir şey değil bu. Ben yetkililerle konuştum. Aziz Nesin konuştu. Kimse müdahale etmedi. Otel askerin, polisin gözü önünde yakıldı ama kimse müdahale etmedi. Devlet seyirci oldu." şeklinde konuştu.
O gün yaşadıkları ve nasıl kurtulduklarıyla ilgili daha önce çok defa açıklama yaptığını anlatan Arif Sağ, şunları söyledi: "Otel yanmaya başladığı zaman arkadaki camı kırdılar, biz de camdan bir boşluğa atladık. O boşluğun ne olduğunu da bilmiyorduk. Atladığımız yerdeki tenekeler yıkıldı, biz balkona düştük. Balkon da Büyük Birlik Partisi’nin binasının balkonuymuş. Otel ile bina arasında bir balkon. Sonra orada patırtılar kütürtüler duyuldu. Karşı koydular önce oradaki insanlar. ’Biz sizi çağırmadık’ gibi şeyler söylediler. Sonra BBP’nin il başkanı ya da başkan yardımcısıydı kim olduğunu bilmiyorum. Bir arkadaş beni görünce itiraz edenleri durdurdu bizi içeri aldılar. 41-42 kişiydik. İçeri girdik oturduk. Sonra bizi içeri aldırtan arkadaş, ’Arif abi, Allah’ın hikmetine bak. Yıllar önce Kızıdağ’da bir kış günü arabam bozulmuştu. Sen durdun beni arabana aldın. Sivas’a getirdin beni ölümden kurtardın. Bugün de Allah kısmet etti ben sizi ölümden kurtardım’ şeklinde konuştu. Orada bir saat kaldık, bizi emniyet müdürlüğüne götürdüler. Orada yaşadığımız budur. Biz hiç bir zaman ’BBP’liler geldiler bizi yaktılar’ gibi bir laf etmedik. Öyle bir şey yok."
BBP’li değilim. Ama bu insanı davranışlarından dolayı kendilerini yürekten alkışlıyorum.Ve bu örneğin yaşam döngümüz içerisinde hepimize örnek olmasını diliyorum.
Saygı ve selamlarımla.
Ali ASAFOĞULLARI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.