sevnur'a
Üçüncü temele…Üçüncü şahsa…Üçüncü aile bireyine…
Bir parça demir gibi sıcaktı kar…
Sonbahar bütün hüznünü sermiş titriyordu. Ve bu sonbaharda ben; kaybettim. Canımın içini, kalbimi, dostumu,"kan”deşimi…
Kaya bloklardan inşa etmiştim oysa öyle sandım ve anlaşılan çok yanıldım. Basit değildi bizim kenetimiz öylece. Sırça bir pamuktan da imal edilmemişti. Bana öyle geliyordu… Anlamsız bir serzenişte geçiyordu vakit ve ne kadar nakit olursa olsun geri çevirmiyordu yitip gidenleri, gitmeye hazırlananları. Ne yapacağımı bilmeden; dolgun gözlerle baktım siyah güneşe. Eskisi gibi sıcak değildi sanki. İki dalım vardı beni dik tutan; iki dağ… Şimdi biri zor tutuyor beni ayakta. Hakkı var mıydı böyle gitmeye diyemeden... Gözyaşlarına armağan ettim seni; geri dönüşün muhteşem olsun diye.
Geri dönüşün! Olacak mıydı bilmiyorum ancak muhteşemliğini sorgulamak zorundayım. Gittin, ya hu bitirdin be mübarek insan. Yılgındı zaten ruhum, sana seni emanet ettimdi de beni kim ne yapsındı. İki tanelerim benim; beni sizden başka kimse taşıyamıyordu ki. Anlamadınız mı ya bunu. Yoksa ismetken noksan tuttunuz insan-ı kâmilinizi. Benim senden başka kimin yok derken yalancı mı baktı gözlerimiz, ellerimiz yalanı mı tuttu, yüreklerimiz yalana mı kenetlendi? Yoooo bir hata var burada, dinlemeden birbirimizi silemeyiz böyle. Karakalem bir çalışmadan ibaret değildi bizim kâğıdımız. Biraz mürekkep, biraz guaş boyada koydular mayamıza. Ben yalan bir hikâye için kana boyamadım ellerimi. Yanılmadan ve vazgeçmeden yılların getirdiği tutkudan tutundum. Şimdi yalnız değilim bu yolda; biliyorum.
Hayır; vermiyorum sana bu hakkı. Oyun yasak kurallar arasında. Çok çiğnemek istiyorsan birlikte çiğneriz. Tek başına yol çizmek mi kaldı eski zamandan? Gücenmek tek başınalaştı mı? Ne zamandır? Bilmeden gücenildiğini insan, var olmadan bir sebep ve dokunmadan yalnızlık; bilirim varmazsın farkına. “Ben hep seninleyim.” Diyebilmek adına gitmiyorum şimdiki zamandan; simple past tense’e… hodri meydan; hadi yapabil bizsiz, ağla, bağır, çağır, kavga et ve küs tüm dünya ya.
Ama en sonunda ardına bakmayı nezaket icabı unutmadığında, en derinden sızlasın yüreğin, acısın elin ve kanasın tüm sistemlerin. Bizi biz yapan aşkımızdı. Unutmadan; hala yiyebileceğimiz birkaç çilek kalmışken koş yetiş. Kaçırma macuncuyu, başlatma son oyunu…
Seni seviyoruz. Kardeşlerin…
FMÜ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.