..........Sözcüklerin Dili.........
Ağzımda tüttürdüğüm sigaram yeni bitmişti, her akşam yaptığım gibi minik sandalyemde oturmuş önümüzdeki nesillere ilham vericek yazılarıma devam ediyordum. Günlerin farkına varamadan uzayan bıyıklarım dikkatimi çekmişti. Oval suratımın, çehresine yerleşmiş mutsuzluk görüntüsü, bu bıyıkların gelmesiyle mutlu, sevecen ve fantastik bi mahluka dönüştürmüştü beni.
Sözcükler, harfler... hepsini bu esrarlı ruhumda saklıyorum , bir gün zincirlerini kırıp çıkacaklar biliyorum.
Benim tek varlığım minik dünyamın içinde oluşan bu büyük volkan dağınının küçük bir kıvılcımla dışarı çıkması.
Sözcükler, harfler, esrarengiz duygularım... Bunları yazarken bile nasır tutmuş ellerimde kaybolan küçük kalemimi avuçlarımın içinde titrerken buluyorum.
belkide bu yorgun, soluk, bitkinlikten bitap düşmüş vücudum, beni ben yapan duygularımla ayakta duruyordur. Kendimi bir serçe kuşa benzetiyorum... Yavruyken kanadı kırılmış bir serçe kuşa hemde...
Demiş yha bir kızılderili kabilesi : "Su gibi serin ol, yavaş, sakin ve duru.İşte o zaman ruhunu dışarıya çıkartabilirsin." ne kadarda doğru söylediklerini düşünüyorum.
Şimdiden hayattan nasibini almış gözyaşlarımın bu öksüz satırlarıma döküldüğünü görebiliyorum...
Küçük damlalar kalbimin ücra köşelerinde büyük bir okyanus yarattı. Ne atlantikten büyük, ne de pasifiğin hırçın sularından küçük.
İçimde kopan bu sessiz fırtınalara inat kendimi dört köşeli, meşe ranzama attım.
Gecenin eşssiz sessizliğinde derin bir uykuya dalıp gittim....
Uyudum... Uyudum.. Uyudum....
Osman Ataklı
01.07.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.