- 14418 Okunma
- 12 Yorum
- 1 Beğeni
Zaman Tünelinde Ağlatan Mektuplar...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Özlemiştim sadece... Zor bir gün olacaktı. Senden gelecek tek bir söz motive edecekti. Ama telefonu açar açmaz, yönelttiğin soruyla dibe vurdum.
Hak etmiş miydim?
Bilmiyorum, ama sonrasında ısrarlı aramalarında açamadım. Muhtemelen öfke ve nefretini kusmaya devam edecektin ve ben buna katlanamayacaktım. Korkumdandı açmayışım. Şu mesajı yazmak için bile üç gün bekledim...
Oysa ne büyük mutluluktu konuşmak seninle? Dünsüz kucaklamak yarını, uçurmak sesinin mavi tınısında serçeleri göğün koynuna... Daha sıkı asılmak, rotası aşka/mutluluğa dönük sandalın küreklerine?
Oysa ne güzeldin bende sen? Ben sende ne özel...
Şimdi korkmak ha? Saklanmak birbirimizden şimdi ha? Yazık... Biz en büyük haksızlığı aşka yaptık be!
“Vazgeçmeyecek misin ?” demiştin hani? Evet. Vazgeçmeyeceğim.
Seni sevmemin seninle ilgisi yok. Bu yüreğimin sorunu.
Kavuşamasam da, istemesen de? Aşkı inkâr etsen de? Pişman olsan da? Ben satamam sevdamı! Pişman değilim yaşadıklarımdan...
Hala gururla diyebiliyorum ki; iyi ki tanıdım seni! İyi ki âşık oldum, sevdim! Ve iyi ki seviyorum hala... Sana ve korkularına rağmen!
Hani ermek misalidir menzile... Susaması gibidir çölde bedevinin hani... Eştir özlemine hani ananın askerine... Ve hani, yıkıp enkaz altı umutsuzluğunu, bakmak gibidir güne... Ve en umutsuz zamanda arar sevgili hani? Sevinç, heyecan ve zaptı zor yürek çarpıntıları... Ve sarar hani ardından adsız korku!
Hiç delice beklediğin telefonu açmaktan korktuğun oldu mu senin? Benim oldu... Korkuyorum... Ya açtığımda yoksan? Ya ecelim olacaksa sesin? Ya... Ya... ?
İstediğim çok şeyi aldım hayattan... Aşk dışında... En çok istediğimdin oysa... En vakitsiz darında uyanıp, dualarla hıçkırışlarımsın geceye! Beş vakit yalvarışım, ölmeden kavuşmaktır sana, her yüz sürüşte secdeye... Bir tek sana açık gidecek gözlerim biliyorum... El salladığım gün hayata!
Söylenmiş destanlarca sözlerinden, sadece ikisi çınlayacak kulaklarımda işte o an...”seni seviyorum” biri...”sen hiç vazgeçmeyecek misin?” diğeri... Ve bakmaya kıyamadığım yüzün kalacak açık kalan gözlerimde... Artık, çarpmayacak solumda ise adın.
Özlemin külçe yığını ağırlığıyla çökünce yüreğime, oksijende aradım umudu... Yollara vurdum bu akşam... Cami(miz)in yakınından geçerken senli mavi kareler geçti gözlerimin yeşilinden...”Çorabının” bebek yüzünde bıraktığı yarattığı o tatlı telaşı hatırlayınca gayri ihtiyari gülümseyen yüzüm, yokluğunun keskin sancısını duyumsayan yüreğimin baskısına daha fazla direnemeyen yaşlarımla ıslanmıştı...
Hazan esintisi ürpertti içimi ardından... Uzaklaştım sana yaklaştıran yerlerden. Ellerim cebimde, ıslığımda xeribim ezgisiyle eve dönerken, çok önemli bir şeyi fark ettim! Seni sensiz sevmek bile çok güzelmiş!
Sanırım büyüyor içimde ki küçüğüm... Yıllarca rest çektiğim acıyla antlaşma imzalıyorum galiba! Acı bile güzel esmercan... Acı bile... Senden gelince!
Saliseden dakikaya... Saatten güne/geceye hükmündeyim! Senin (beyninin aşk depolama tesisleri ) teslim bayrağını çekmiş olsa da (!), fabrikalar zincirine döndü benimkiler… Bekçisi de, patronu da sen! Dedim ya, acı bile bile güzel sendense gelen! Şimdi sen; Böyle yüce bir sevdadan, kaç kaç(abilir)sen!
“Bahar mı güzel olan? Sen misin güzel kılan baharımı ?” demiştim... Gülümsemiştin... Mevsim zemheri şimdi... Ruhum üşüyor... Sor dedi yüreğim, Zemheri midir böyle keskin ürperten, suskunluğun mu buz kılan zemheriyi? Güldürmüştün baharda... Çok üşüyorum... Isıtsana... Sarılsana!
...de, suskunluğun böylesi en korkuncunu duyumsatıyor yorgunluğun... Şüphe denen zehrin hızla aktığını hissediyorum iliklerime... Ve yanıtını almaktan korktuğum sorular iniyor beynime peş peşe balyoz ağırlığında... Benim adına sadakat dediğime sen aptallık deyip gülüyor musun yoksa?
Benim, sevdanın onuruyla beklediğim aylarda sen yerimi dolduracak başka renkler mi buldun çoktan?
Bana engel diye sunduğun yığınlar, en günahsız soyutlar mı? Ve sen bıyık altından gülüp bu aptal aşığa, en güzel, en genç ve en “etiksiz” somutlarla mı gün etmektesin gününü? Tükenen benim yüreğim midir sadece? Giden benim ömrümden midir su misali? Ve asla jönü olmayacak mı bu filmin? Tek mi kalacağım perde kapanana dek?
Duyuyor musun suskun acısını yüreğimin!
Ya ben de pes edersem? Ya artık yetti diyeceğimin son kıyısına yaklaşırsam? Beni ürküttüğü kadar seni ürkütüyor mu bu ihtimal? Yoksa?
Yaşarken Dünya cehenneminde, cenneti solumaktı bir yudum, duymak sesini... Çekmez miydim içime delice, korkmasaydım ürkütmekten cenneti?(!)
Gelsen diyorum hani... Gelsem ya da... Unutsak dünü... Yeni değmiş gibi gözlerim sana, ilk kez dokunacaksın gibi tenime sen... Yok, sayıp 24 saatliğine yaşam cellâtlarımızı, sınırsızca yaşasak birbirimizi doruklarda! Yansak... Alev alsak (!) .Hayal bu ya? Gelsen hani... Gelsem...
Neden zorlanıyorum hala seni anlamakta? Bana çok rahat ulaşabiliyorken sen istediğinde, neden yasak ve ulaşılmazsın sen? Adil mi?
En büyük yanılgım, bir soluktan umutlanıp, başa sarmam mıdır, yetti dediğimin kıyılarından sıyrılıp? Bunu kabullenmek ne zordur oysa bil(ebil)sen! Anka da yorulur sevdiğim... Anka da yorulur… Dirilip ölmekten!
Yoruldum…
YORUMLAR
Şairin dediği gibi, "aşk iki kişiliktir" malesef ... Malesef diyorum çünkü, yaşanmışlıklar oluyor aşktan yana güzellikler .Ama, bir biçimde eksik kalan, bir ömürlük bütünleşmek, yüreğiyle ölümüne var olabilmek sevdiğinin yanında, bırakmamak ellerini asla ... Olmayınca da olamıyor malesef ... İnsan ... İnsan faktörü sonuçta ...
Bu güzelim yazınız için kutluyorum ... Keşke... Demekten de kendimi alamıyorum ... Keşke o gerçekten yürek yarısı, ruh ikizini bulabilse diyorum bu biçimde güzel seven yürekler ... Ama, kader işte ... Olmayınca da olmuyor dost ...
Her şeye rağmen gülümseyişler , ve mutluluklar hiç ayrılmasın yanı başınızdan ...
Selam , sevgi ve saygılarla ...
mertyigitcan tarafından 7/2/2010 10:24:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Beklemiyordum...içsel dökümlerimdi oysa...kendime dönüşlerimdi,acılarımdan yorulduğum zamanlarda...duyuramadığım sessiz avazımdı çığlığı boğulan,bölük, pörçük...yutkunmak zorunda kaldıklarımdı deli avaz haykırmak isterken, duymayan muhatabına...zaman tüneline sürükledi yüreğimin ayakları dün...ürkek ellerime bulaşınca tozu, sararmış sayfalar döküldü ayaklarıma..."korkuyu aşmanın yolu korkunun üstüne gitmek,yüzeleşebilmektir" derdi bizim ihtiyar...yüzleştim!...
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Gülten Kahraman tarafından 28.12.2020 00:52:22 zamanında düzenlenmiştir.
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Yeşilvadi
gözlerim,
ismini bilmedğim bir ağacın yapraklarına takıldı
hiç konuşmuyorlardı !
hani dedim de / ses olsanıza şu yüreğime
döksenize içimde ki Haziran kasırgalarını / boşunaydı serzenişim / tepki olarak sadece salınıyorlardı....
oy lımın lımın...
sus'um.
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Yaşarken Dünya cehenneminde, cenneti solumaktı bir yudum, duymak sesini... Çekmez miydim içime delice, korkmasaydım ürkütmekten cenneti?(!)
Çok anlamlıydı.
Kıymetli yazınızı ve sizi tebrik ederim.
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
yorgunluğun doruğunda bir kanat hadi hadi der gibiydi yaşam/a yaşam/a...
t e b r i k l e r...
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...
Gülten Kahraman
Değer vermişsiniz...duyulmayanı duymuş eşlik etmişsiniz sesime...bir de gün yüzüne çıkarmış dostlar, silkeleyip tozlarını...
Minnettarım her birinize...
Saygımla...