- 1242 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İDEALLERİNİ YİTİREN BİR TOPLUMA DOĞRU GİDERKEN
“İdealist öğretmen” lafını çok duymuşsunuzdur. Bir anı kitabı okurken, birinin anılarını dinlerken çok rastlamışsınızdır bu söze. Sonra geçip gitmişsinizdir. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra bu söz aklınıza tekrar geldiğinde bu sözün yüreğinizi burktuğunu da görmüşsünüzdür. Çünkü etrafınızda ne “idealist öğretmen” kalmıştır ne “ideal”.
Benim de hatırı sayılır öğretmenlerim oldu. Öğrencileri için çırpınan, özverilerde bulunan öğretmenler. Okuyup öğretmen olmamda emeği ve yardımlarını unutamayacağım ilkokulda Bektaş Doğan, Cahide Cabbaroğlu, Aydın Ilgaz; ortaokulda Fevzi Çankaya, Ayhan Sarıhan, Emin Nuri İyim, Mehmet Sait Kayıkçı; lisede İhsan Kutlu, Ayhan Gümüştekin, Bedi Hişmi; üniversitede Feyza Hepçilingirler, Özden Çelebi, Ahmet Peker, Raif Özben, Şüheda Özben…
Aradan yıllar geçti. Bu öğretmenlerimizin meslektaşı olduk. Yaşadıklarımızın etkisiyle bir senteze varıp kendi öğretmenlik anlayışımızı. yaratıp göreve başladık. Yirmi küsur yıldır bu mesleğin içindeyiz artık. Biz de geriye dönüp “Acaba öğrencilerimizin kafasında nasıl şekillendik?” demenin zamanı gelmedi mi? Kendi doğrularımız, başkalarının doğruları olabildi mi acaba? Hayatını değiştirdiğimiz öğrenci oldu mu hiç?
5-6 ay önce bir internet hesabıma girdim. Elektronik postamda okunmayı bekleyen bir ileti gördüm. Nurdan D… adlı eski bir öğrencim tam 23 yıl sonra beni bulmuş. Şu anda üniversite hastanelerinin birinde işletme yöneticisi. Üçüncü üniversitesini bitirmekle uğraşıyormuş. Hatırladığı ve tekrar görmek istediği öğretmenlerdenmişim. İlköğretim ikinci kademede yalnızca bir yıl okuttuğum bir öğrencinin tam 23 yıl sonra beni hatırlaması elbette anlamlı.
Çok mutlu oldum tabii. Ne güzel!
Yakın bir zamanda aynı hesaba girince bir arkadaşlık isteğinin yanında bir elektronik posta daha gelmez mi? Cemil C…’ndan geliyor bu. O da aynı okul (Bilecik’teki Bozüyük Cumhuriyet İlköğretim Okulu)’dan öğrencim. Onu da yalnızca bir yıl okuttum. Beni bulmaktan duyduğu memnuniyeti anlatıyor. 1990 yılında benimle yaptığı bir yazışmadan elinde kalan ve bugüne kadar yanından hiç mi hiç ayırmadığını söylediği iki mektubumdan söz ediyor. Bu mektupların, ömür boyunca saklayacağı en anlamlı hediyeler olduğunu da elektronik postasına eklemiş. Benden faks numarası istiyor. Bu mektupları bana fakslayacakmış. Bu mektuplarımı Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği Bölümünde okuduğu; Amerika’da, Kanada ve şimdiki görev yeri olan Almanya-Stutgart’ta bir turizm ve uçak firmasının temsilciliğini yaptığı sürece (toplamı 20 yıl) yanından hiç mi hiç ayırmamış. Yüksek lisansını tamamlamakla da meşgulmüş ayrıca.
Elbette ona yazdığım mektupları bana faksladı.
Bir öğretmen için ne büyük bir mutluluk bu, anlatamam! Anımsayamadığım ve onunla ilgili bir bilgiyi de ondan alıyorum onunla yazışırken. Benim gibi babasız büyümüş.
İlk kez “hümanizm” sözcüğünü benim dersimde benden duyduğunu ve bu felsefeye hep bağlı kaldığını belirtiyor. Asıl mutluluk bu bence.
Bir öğretmenin ağzından çıkan bir sözcük bile demek ki bir öğrencinin hayatını değiştirebiliyormuş. Bunu da on yıllar sonra öğreniyorum. Zaten biz öğretmenler, hep öğretirken öğrenen kişiler değil miyiz? Ne güzel!
“Liberal çiftlik”e dönüştürülen ülkemizde, özellikle 12 Eylül’ün getirdiği kısa yoldan köşedönücülük felsefesi aradan geçen 30 yılda öteki insanlar gibi öğretmenlik felsefesini de çok etkiledi. Bakıyorum da çevreme farklı öğretmen portreleri çoğalmaya başladı. Okullarda da dershanelerde de benzer tipler çok ne yazık ki!
“İdeallerle ve bilgiyle donanmış, bizden önceki Köy Enstitülü öğretmen tipinden, bugün çok cılız ve ideallerini yitirmiş bir öğretmen tipine doğru mu gidiyoruz?” sorusu gelip dank etmeye başladı kafama.
Umarım yanılırım. Bir toplumda öğretmenlik buz gibi eritilirse geriye yalnızca onların eseri olan cahil ve garip yaratıklar kalır. Bunlardan da toplum değil, olsa olsa sürü olur. Öğretmenlerimiz, her bireyde davranış değişikliği yapan kişiler olduğuna göre, toplumun ideal meşalesini de onlar taşımalıdır. İdealisiz öğretmen, idealsiz toplum demektir.
NURİ SAĞALTICI
YORUMLAR
Bir toplumda öğretmenlik buz gibi eritilirse geriye yalnızca onların eseri olan cahil ve garip yaratıklar kalır. Bunlardan da toplum değil, olsa olsa sürü olur.
İdealisiz öğretmen, idealsiz toplum demektir.
Cok güzel bir ani ve ders veren bir yaziydi degerli dost.
Evet kisa yoldan üstten üstten, özde degil sözde gösteris icabi yapilan her is her meslek toplum adina faydadan cok zarar saglar.
Ögretmenlik doktorluk avukatlik gibi önemli meslekler gönülden bir bag ile yapilmali ki toplum adina gercekten
bir faydasi bir katkisi olsun.
Yüreginize saglik harika bir yaziydi
Sonsuz saygimla