- 624 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM DENİLEN ŞEY AKIL GÖZÜYLE GÖREBİLMEK
Canım annem hastaneye yatalı tam iki hafta oldu. Bense İki hafta içerisinde tam dörde bölündüm. Hastane, işyeri ve iki ev arası koşuşturmalar...Belki fizik kurallarına aykırı ama günde üç ya da dört saatlik bir uykuya rağmen sanki daha bir dirençli hale geldim...Hani neredeyse hızıma Türk Hava Yolları bile yetişemeyecek...
(Zorluklar karşısında direnç daha bir artıyormuş)
Ramazan başladığından beri sürekli hayatın anlamını sevgi ve şefkatle kulağımıza fısıldayan babamla her akşam iş çıkışında yaptığımız rutin inatçı tartışmalarımız tükenmek bilmiyor...
(Bazen kavgalar bile, hayatımıza anlam katan güzel anlar olabiliyormuş.)
Telefonla arayıp,
“Geçerken seni alacağım..Hazırlanıp aşağıya in iftara bize gidiyoruz...”
-Israrla “yok yok kızım gelme benim yemeklerim var...Bugünde evimde yemek istiyorum.”
“Baba bak gerçekten kızıyorum, ben yemeklerinin olduğunu biliyorum, boşuna inat etme gelip seni alacağım.”
-“Ya kızım salatamı bile yaptım.”
“Aaa iyiya işte salatanı da al gel bir daha salata yapma zahmetinden kurtarmış olursun beni, hem en sevdiğin balığı aldım..Hadi kapa telefonu aşağıdayım..Yoksa korna sesinden mahalleyi kaldırırım walla..”
-Ne kadar inatçı bir şeydin sen tamam.” Deyip her zamanki gibi yenilgisiyle aşağı iniyor...
Aslında bu çok hoşuma gidiyor..İnsan çocuğuna bile her dediğini yaptıramazken onlara istediğini yaptırıyor.. Ana baba olmanın gerekçesi evladı mutlu etmek mi..? Sanırım bu asırlarca hep böyle sürüp gidecek..
(Nedense en büyük fedakarlığı bize fedakarlık yapanlara değilde, bizden sonrakilere yapıyoruz..)
Neyse çorbamızı,yemeklerimizi ve balığımızı pişirip, iftarımızı açmak için masa başına oturduk.. Yemekler yendi, masa toplandı,çayın kokusu mutfağı sardı..
(Sanırım küçük mutlulukları içimize daha bir sindire sindire çekiyoruz..)
Çok garip..Babam “akşam bir rüya gördüm” deyip İlk defa rüyasını anlattı. Rüyasında rahmetli annesini yani babaannemi görmüş..İpincecik bir genç kız görünümündeymiş..Yanına yaklaşmış bir şeyler söylemeye çalışmış..Ne kadar dikkatli dinlemişse de karışık sesler yüzünden, annesinin söylediklerini bir türlü anlayamamış babam..Sonra yerde duran beyaz bir çuvalı işaret etmiş babaannem..Çuvala bakmış içerisinde taze fasulye...Sonra babam yanına yaklaşarak “Anne ne kadar uzun süre oldu seni görmeyeli çok özlemişim” deyip sarılmak, kucaklamak istemiş..O ise babamın sarılmaması için kendini geri çekmiş..O an babam “Annem bana sarılmak, kucaklaşmak istemedi” deyip bu duruma çok üzülmüş..Babaannemin peşinden gitmek istemiş ama babaannem eliyle işaret ederek “gelme” demiş..
(Bazen en yakınımızdakiler en uzak,en uzaktakiler ise en yakınımız olurmuş..)
Babam rüyasını anlatırken, içimde bir darlık, yüreğimi fena halde yakan bir sızı başladı...O an olmayan, hiç olmayacak birine olan özlemin ne kadar can alıcı, ne kadar çaresiz bir şey olduğunu yüreğimin derinliklerine kadar inen milim milim sızıyla birlikte hissettim...Her ikimizde gözlerimizden yanaklarımıza süzülen gözyaşını saklama çabası içerisinde göz göze gelmemeye gayret gösterdik..
(Gözyaşlarımızı silecek birine en çok ihtiyacımız olduğu anlarda hep sakladık süzülen gözyaşlarımızı..)
Her ne kadar bu doğanın kanunuysa da, ölümlü bir dünyada da yaşıyorsak, Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın..Ayırırsa da sıralı bir ölüm vermesi dileğim..
(Hayat aslında o kadar kısa ki...Bir farkedebilsek...Görebilsek..İstesekde, istemesekte, dört nala koşarken çakılıp kaldığımızda bir gün, mutlaka kapımızı çalacağını..)
17/09/2007
Suskunlarulkesi
YORUMLAR
öncelikle annenize çok geçmiş olsun, Allah'tan şifa dilerim tez zamanda. size de kolaylıklar tabi ki...
yazınıza gelince süperdi, yaşadığınız şeyleri anlayabilecek şeyler yaşadım diyelim kısaca, e böyle olunca da daha bi anlamlı geldi bana okuduklarım.
tebrikler...