- 863 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayatın İçinden
İnanmak ya da inanmamak. İkisi arasında gidip geliyorum. Düşünüyorum düşünmeye devam edeceğim. Sıkıntılı geçen bir günün arkasından işten eve döndüm. Çantamı bıraktım elimi yüzümü yıkadım. Biraz dinleneyim dedim. Ancak eşimdeki garip haller dikkatimi çekti. Sağlık problemlerinden herhalde diye düşündüm. Fakat bu farklı bir şeydi. Belliki çok etkileyen bir şeyler olmuştu. Bir an tedirgin oldum. Soğukkanlılığımı toparlayarak nedenini sordum. Ürkek bir tavırla anlatmaya başladı.
Alttaki komşu ile beraber biraz yürüyüş yapmak için dışarı çıktık. Yeni dizayn edilmiş park,yüksekçe,havadar, esintili yürüyüş parkuru olan bir yerdir. Bir kaç tur attıktan sonra süs ağacının kırmızılaşmış meyvelerini meyve diye koparıp yiyen onaltı-onyedi yaşlarında bir genç kız dikkatimi çekti. Annesi hemen yanında"Yenmez bırak" diye sesleniyordu. Hareketlerinden özürlü olduğu anlaşılıyordu. Annesinin yüzündeki acı ifade beni konuşmaya zorladı. İstemeden de olsa sormak durumunda kaldım. Kadın o kadar dolmuştu ki kapakları açılan barajın boşalması gibi boşalttı içini. Eşim malülen emekli. Çok düşük gelirimiz var. Zor şartlarda biriktirebildiği üç-beş kuruşla ancak başımızı sokabilecek bir ev aldık. Çocukların okul masraflarını karşılayacak gelirimiz olmadığından yardım için Belediye’ye baş vurmuştum. Ne olduysa ondan sonra oldu. İki kişi geldi."Belediye’den geliyoruz.İnceleme yapacağız." dediler. Evi öğrenmişlerdi bir kere. Sık sık geliyorlar. Kendi evleri gibi kullanıyorlar. Bu kızdan başka ikide oğlum var. Ondört- onbeş yaşlarında. Hepsi de çok zekiydi ve iyi okuyorlardı. Öteki çocuklar şimdi evden çıkmıyorlar. Gelenler yanlarında doktor ve hemşire ile geliyorlar. Bize ilaç verip bayıltıyorlar. Ayıldığımızda kanlarımızın alındığını görüyoruz. O esnada bize ne yaptıklarını bilmiyorum. Hepsi silahlı. Örgüt mü mafya mı bilmiyorum. Çok korkunç adamlar. Evde ne var ne yok hepsini aldılar. Evi satmak için tapuyu bile aldılar. Şikayet ettim sonra tapuyu getirip geri verdiler. Ellerindeki bir aletle kapıyı çok kolay açıyorlar. Nasıl bir şey se o aletin açamıyacağı kapı yok. Emniyete gittim. "Böyle çok aile var. Biz birşey yapamayız."diyorlar. Can güvenliğimiz yok. Çocuklarımın ilaçlardan ve korkudan psikolojileri bozuldu ve özürlü oldular. Kızımın halini görüyorsunuz. Evde duramıyorum. Buraya gelince biraz olsun rahatlıyorum. Eğer çocuklarım olmasa çoktan intihar edeceğim. Ölüm benim için kurtuluş olacak. Ancak çocuklarımı düşünüyorum. Çok çaresizim dedi. Başını kızına doğru çevirdi. Gözlerinden süzülen yaşlarla dalıp gitti. Sanki artık orada değildi. Ben de çok etkilendim. Bir an olsun aklımdan çıkmıyor.Artık bu şehirden gitmek istiyorum demeye başladı.
Bu Anadolu’nun ucra köşesinde değil, İstanbul’un göbeğnde olan hadise. Hastanelerde çalışan, maaş alan doktor ve hemşirelerin bazıları örgüt yada mafya adına mı çalışıyor? Emniyet haberdarsa neden önlem almıyor? Devlet’in görevi vatandaşının can güvenliğini korumak değil midir? Eğer bu kadar aciz duruma düşmüşsek biz kime güveneceğiz?
Suskunyolcu
30.06.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.