- 4276 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zebur, Tevrat, İncil ve Kur'an-ı Kerim
Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla tüm insanlık, tabiî ki birazda doğal olarak sadece kendilerine gönderilen peygamberi ve onun getirdiği ilahi kitabı düstur edinmiş ve işin daha da kötüsü hepsi, bir diğer toplumun kitabını ve peygamberini kötüleyici veya küçümseyici bir anlayış içine girmiştir. Oysaki tüm bu ilahi kitapların kaynağı ve çıkış merkezi, hepsinin de tek bir ilah olarak kabul ettiği Allah’tır. Buna rağmen böylesi bir ayrımcılığı, açık söylemek gerekirse ben sürekli olarak acayip karşılamışımdır. Tüm bu ilahi kitapları, orijinal ya da tercüme edilmiş haliyle okuyup inceleyen, öyle sanıyorum ki çok nadir insan vardır. Hatta ve hatta çok ama çok maalesef ki gördüğüm kadarıyla insanların çoğu, emir ve buyruklarına inandığını söyledikleri kendi ilahi kitaplarını bile ‘Allah, acaba burada tam manasıyla ne demek istemiş ve neyi amaçlamış’ diye okuyup anlamaya bile çalışmıyorlar. Ne yazık ki okuyanlar ise kitaplarını öyle bir kalıplaştırmışlar ki herkes tarafından evrensel olduğu bilinen bu ilahi kitaplar tamamen evrensellikten kopmuş ve standart bir ansiklopedi haline getirilmiştir. Ben öyle düşünüyorum ve öyle inanıyor ki Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerim, hepsi de kesinlikle evrenseldir ve hiçbiri de hiçbir şekilde hiçbir zaman dilimiyle kısıtlanılmaması gereken kitaplardır. Ama şunu da üzülerek belirtiyorum ki, insanlar doğru yaptıklarını sanarak, maalesef ki öznelleştirmekle veya standartlaştırmakla kendi ilahi kitaplarına en büyük darbeyi kendileri atmıştır.
Bütün İlahi kitaplar kendi toplumunun lisanıyla indirilmiştir. Günümüzde tüm ilahi kitapların her dile çevrilmiş halini bulmak çok kolaydır. Benim herkese en öncelikli tavsiyem, hiçbir ayrım gözetmeksizin bu ilahi kitapların hepsini olabildiğince anlamaya çalışarak okumalarıdır. Nitekim son ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’e inandığını bildiğimiz günümüz Müslümanlarının kendilerine Allah’tan gelen ilk emrin ‘oku’ olduğunu bildikleri halde ve ellerinde hiçbir kati delilin de bulunmamasına rağmen İncil, Tevrat ve Zebur’un tahrif edildiğini belirterek, bu kitapları okuyup inceleme gereği bile duymadıklarını görüyoruz. Halbuse Muhammed(as), o dönem ki Yahudi ve Hıristiyanlara hitaben ‘elinizde bulunan Tevrat, Zebur ve İncil’i getirin de doğru olanı hep birlikte anlamaya çalışalım’ diye defalarca çağrıda bulunmuştur. Ve hatta bazı konuları, Tevrat’ın hükümlerine göre çözümlediği de olmuştur. Durum böyleyken, Müslümanların bu ilahi kitaplar hakkında böylesine karalayıcı bir ithafta bulunmalarını, kesinlikle doğru bir davranış olarak görmediğimi belirtiyorum.
Zira diğer bütün ilahi kitaplar gibi, Kur’an-ı Kerim’de toplumunun ve de peygamberinin lisanıyla indirilmiştir. Dolayısıyla orijinal dili Arapçadır. Nitekim Arapça, dil sadeliği ve kolay öğrenilebilirliği nedeniyle, kelime cambazlığı ya da tercüme cambazcılığı en az olan bir dildir. Yani mesela Türkçe dil kaidelerini oluşturan virgül noktalama işaretinin yerinin değişikliği bile cümlenin anlamını tamamen değiştirmekte iken, bildiğim ve anladığım kadarıyla Arapçada böyle bir olasılık mümkün değildir. Şunu demek istiyorum ki son ilahi düstur olan Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak indirilmiş olması, Allah’ın büyüklüğünün bir başka göstergesidir. Çünkü bu lisandaki bir kitap kesinlikle çarpıtılamadığı ve asla anlam bozukluğuna uğratılamadığı gibi, kesinlikle standart bir kalıba da sokulamaz. O nedenledir ki ben sürekli olarak, tüm insanlığa ilahi kitaplardaki lezzeti hissetmeye çalışmalarını tavsiye ediyorum.
Zira tüm ilahi kitapların içerik olarak, ortak noktası aynıdır. Hepsinde de Allah’ın tek bir ilah olduğu ve onun dışında hiçbir şeyin kutsallaştırılmaması gerektiği belirtilmektedir. Bu, en öncelikli esas ile birlikte ayrıca yapılması gereken şeyin, yaşanılan hayat süresince iyi davranışlar sergilenmesi ve bütün kötü fiiliyatlardan da uzak durulması gerektiği anlatılmaktadır. İşte ilahi kitapların tümünün özeti budur.
Ve yine bütün ilahi kitaplar; kulağa hoş gelmesi, dinleyenleri yormaması ve daha net anlaşılabilmesi için şiir halinde indirilmiştir. Hem de ne şiir! Zira onlar ki, hepside birbirinden farklı mükemmellikte olan evrensel şiirlerdir. Gizemlerle dolu inci taneleri gibi dünyamızı ve hayatımızı aydınlatan bu mısralar bütünü şiirlerin hiç kuşkusuz ki tek sahibi, elbette ki aynı ahenk ve namelerle yeryüzünü bereketlendiren yağmurun da sahibi olan Allah’tır.
Mehmet Akif UÇAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.