7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
740
Okunma

Bir bahar dalı gibi taptazeydi o
Hayata temiz berrak bakışlarıyla bakan .Yüreği hiç kötülük ,fenalık yapmayı akıl edemeyen bir sessiz güvercin
Gün geldi .Oda akranları gibi gelişti ,serpildi.Güzeldi hoş bir alımı vardı.Sıcaktı gülüşü.Sadeydi konuşması .Ama içtendi davranışları.Fakirlerdi ırgatlık ederlerdi köy ağasına
Ağada ağaydı yani.Sözü kılıç gibi keskindi.Köy yerinde ağa ne derse o olurdu.Her işi olan ağanın kapısını çalar işlerini gördürürdüler.Ağada yardımı severdi
İki eşli bir adam vardı .Adı Osman köyün bakkalıydı.Bir gün geldi ağanın ocağına
Ağam bir ricam olacak ne gelirse senden gelir
-Söyle bakalım derdin nedir Osman anlat hele.
-Nasıl anlatacam bilmiyorum karşı köyde bir kız var gönlüm ona kaymıştır .
--Eee ne yapıcan sen o kızı oğlunu mu everecen
-Yok benim gönlüm kaymıştır onu kendime alacam
--Ya senin iki hanımın yokmu
--E varr
--Ya napıcan daha yeni yetme kızı
--Gönlüm ona yanıktır, ağam etme eyleme yaparsan sen yaparsın
--E peki madem öyle diyon bakarız bi hal çaresine.
Gece olunca atlar atına beyaz süt gibidir atı hele yeleleri bir başka okşanır rüzgarda
Kızın evine doğru yaklaşır atından inip ,ayağıyla kapıya bir tekme atıp odaları arar .Kızı gördüğü gibi omzuna atar.Kimse gık diyemez.Atladığı gibi ata başlar dört nala koşmaya.Kızda arkasında oturur ağlamaklı halde,Tutunmuştur beline düşmemek için
Ağa kıza şöyle bir bakar.Şafakta tam sökmekte güneşin kızıl alevi kızın yüzünde yer yer değişip pembeleşen yüzünde başka türlü çağlamaktadır
Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, nazarındaki yeşili daha bir ortaya çıkmış.Ağa o an çarpılmış kıza.Bakmış yüreği başka türlü atmakta .
Kurşun yemiş gibi böğrü , lav olmuş akıyor.
Bir dere kenarında eğleşirler.Sorar kıza gönlün osman bakkalda varmıdır.Kız ağlamaklı yosun gözlerini açarak "hayır "der gibi başını iki yana sallar
Ağa--Ben sana gönül verdim .Benimle gelirmisin. Kız başını eğer bu evet demektir
Yıllar geçer ,ağanın beş çocuğu olmuştur.Artık hem ağadır hem köyün muhtarı sözü bu kez denmeden yapılmaktadır.İşi olanın işini halleder.Yoksullara kol kanat gerer.İsteyene kız kaçırır eğer beğenirse kendi evine alırdı kimseninde çıtı çıkmaz.
Ağanın artık 5 hanımı ve 11 tanesi kız olmak üzere 23 çocuğu vardı.Ağa hem çevrenin vermiş olduğu pohpohlanmaktan hem belediye başkanlığına aday gösterilmekten olsa gerek,iyice zıvanadan çıkmış vaziyette en son hanımlarından olan çocuklara daha bir ihtimam gösterir olmuş.
Diğer çok isteyerek aldıklarını ise açmı tokmu diye düşünmeden heba etmiş dayak atmış o demir çerçeveli kemeriyle vurmuşta yüreği hiç ama hiç acımamış.
Son üç hanımının baba tarafından olan topraklarınıda kendi üzerine yaptırdı.
Yine kendi toprağında çalışan kendileri ırgatlık yapan kadınlar ve çocukları.Yine aç sefil bir ekmeğe muhtaç kendi çocukları ve hiçe saydığı kadınları
Onların toprağını işliyor ırgat gibi çalıştırıyor ama aç sefil bırakmayı ağalığın hangi kefesine sığdırıyordu kimbilir
O zamanki belediye seçimlerine yakın muhtar hastalandı.Kendine bakmadığı için ise iyice ilerledi.Koskoca bir ağa ve muhtar olan ,her sözü söylenmeden bir göz işaretiyle yapılan istediğine silah çekip vuran, istediği zulmü yapan,kara kara odalarda canını sıkanları falakaya yatıran ,evli barklı demeden kadınları eşlerinin koynundan götürüp yatağına atan ,bu adam otuz beş senelik ömrünü nihayetiyle bir yastığın üzerine son soluğunu bırakarak teslim eder