- 1720 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
büyüleyen masallar..(!).....gel şimdi ayıkla tarihin taşını ..!
merhabalar değerli dostlar...
bu yazıda toplumsal tarihi yanlışlıklar gerçeklerin ne kadar gerçek olduğu insanlığın ulaştığı son nokta irdelenmek istenmiştir..
büyüleyen masallar..(!)
"antik yunan eserlerinin "kendi yazarının ölümünden ne kadar sonra yazıldığını biliyor musunuz?”
merak ediyorsanız buyurun ..!
Herodot’unkiler yazarın ölümünden........ 1300 yıl sonra,
Aristo’nunkiler kendisinin ölümünden....... 1400 yıl sonra,
Sofokles’inkiler ......................................1400 yıl,
Homer’inkiler ise.................................... 500 yıl sonra yazılmışlar.
"Batı’nın Antik Yunan Saplantısı"
bilim tarihçileri 1800 lü tarihten geriye doğru giderek; matematik, fizik, astronomi, tıp, felsefe, tarih, sosyoloji, vs. gibi günümüzün popüler akademik disiplinlerinin yani bilimsel çalışmaların temellerinin ne zaman ve kimler tarafından atıldığını kaynakları inceleyerek aşağıdaki sonuca ulaşmışlar...
16.yy.dan sonra Avrupa’nın,
7.-16. yy.lar arası İslam Medeniyeti’nin,
2.-7. yy.lar arası Bizans Medeniyetinin,
M.Ö. 2.-M.S. 2. yy.lar arası Roma Medeniyeti’nin,
M.Ö. 8.-2. yy.lar arası Antik Yunan Medeniyeti’nin, Eski Hint Medeniyetinin ve Eski Çin Medeniyeti’nin,
M.Ö. 8. yy.dan geriye doğru ise ;
Mezopotamya Krallıkları,
Eski Hint Medeniyeti,
Eski Mısır Medeniyeti ve
Çin Medeniyeti’nin eş zamanlı olarak var olduğunu tesbit etmişler..
"Batı merkezli bir bilim tarihi " yazma niyetiyle oluşturulan bu ‘ilkler’
Antik Yunan’ın, mitolojik kahramanlar, nü heykeller ve Ege’nin muhteşem mekânları ile sarmalanmış tarihi ile karşılaşınca ‘aradıklarını bulmuşlar’ daha geriye gitme ihtiyacı duymadan orada kalakalmışlardır"...(!)
ve doğal sonuç olarak her bilimin babası Antik Yunan’dan çıkar ..(!)
Örnek:
" Hipokrat (M.Ö. 5. yy.),
Tarihin babası Herodot (M.Ö. 5. yy.),
Matematiğin babası Arşimet (M.Ö. 3. yy.) ve/veya Tales (6. yy.),
Sosyolojinin babası Xenophon (4. yy.),
Biyolojinin babası Aristo (M.Ö. 4. yy.)
ve Felsefenin babası Sokrat (M.Ö. 5. yy.) / Eflatun (M.Ö. 5.-4. yy.) / Aristo (M.Ö. 4. yy.) olarak kabul ve ilan edilir."
işin ilginci bunlardan çok önce bu bilim dallarında çalışmaları yapmış olan " Doğulu Alim " ler es geçilir..(!)
batının işlerine geldiği gibi düzenleme alışkanlığı bilinmekte... yani işlerine geldiği gibi ayıklamak...ve göze çarpan ilginç bir başka durum ise ;
"""" yukarıda adı geçen ‘babaların’ yazdığı söylenen eserlerin bugün elimizde bulunan nüshalarında "sadece kendi milletinden olanlara –Antik Yunanlılara- atıfta bulunmalarıdır."
kendilerinden önce yaşamış ve kendisi ile aynı konularda çalışmış hiçbir Doğulu (örn. Mısırlı, Hintli veya Çinli) âlimden hiç söz etmezler..
Ya bu Antik Yunan âlimleri gerçekten ‘ilahi’ / ‘doğa üstü’ güçlere sahiplerdi ve bütün bilgiler kendilerine ‘malum olmuştu’,
ya kendilerinden önceki âlimleri okumuş, onlardan yararlanmış fakat atıfta bulunmamışlardı,
ya da onların orijinal eserlerinde bu atıflar vardı fakat sonradan gelen ve Doğu’ya karşı intikam duygusu ile dolu olan Avrupalı mütercimler bu atıfları ayıklamışlardı..""""""
"Antik Yunan eserlerinin kendi yazarının ölümünden ne kadar sonra yazıldığını biliyor musunuz?”
merak ediyorsanız buyurun
Herodot’unkiler yazarın ölümünden 1300 yıl sonra,
Aristo’nunkiler kendisinin ölümünden 1400 yıl sonra,
Sofokles’inkiler 1400 yıl,
Homer’inkiler ise 500 yıl sonra yazılmışlar.
bu kitapların bugün elimizdeki nüshalarını gerçekten bu kişiler mi yazdı ...?
kendi kutsal kitaplarını bile değiştirenler acaba orijinaline ne kadar sadık kaldı..?
..............gel şimdi ayıkla tarihin taşını ......!
sabiha küçüktüfekçi
2010
(not: batı kelimesi ile çıkarcı kötü niyetler ifade edilmek istenmiştir... bu bilgilere ulaşmak bir tuşun ucundadır..)
( " " ) ("""""")
www.medimagazin.com.tr/mm-buyuklere-masallar-3-batinin-antik-yunana-olan-hayranligi-ky-51470.html
YORUMLAR
Ondört asır, en kötü ihtimalle yirmi nesil.
Nesilden nesile tekrar.
Girdiler olsa bile kıskançlık yok.
Bizim yakaya gelince:
Elbette kendinden önce aynı konuda çalışandan bahsetmez.
Belki kıskançlığından, belki de bir öncekilerden çaldığı çokşey var.
Adam bir, "zakkum şöyledir, böyledir," dedi; soluğu Amerika'da aldırdılar hep birağız olup da.
N'oldu; patentini bir İngiliz'e sattı, kendisi de, İngiliz de köşe..
Toplum olarak katkıda bulunmaz mıyız meşhur isimlere?
Elbette bulunuruz. Bazı konularda özveriliyizdir; ne fesat, ne de kıskançızdır.
Eserlerine koşulsuz değer kattıklarımız:
-Nasreddin Hoca,
Namık Kemal,
Temel ile Dursun.
Boşuna uğraşmayınız; pirinçte taş aramayınız.
Çünkü pirinç temiz.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
"
ya da onların orijinal eserlerinde bu atıflar vardı fakat sonradan gelen ve Doğu’ya karşı intikam duygusu ile dolu olan Avrupalı mütercimler bu atıfları ayıklamışlardı.."
_________________________________
Güzel bir konudan bahsetmişiniz yine Sabiha öğretmenim. Bir çok kişi bilmektedir ki Doğu'nun da günümüzdeki ilimin gelişmesinde en az, en az Batınınki kadar katkısı vardır.
Hazin olan milletimizin köklerine sahip çıkmaması, bir kaç yüzyıldır Batının peşinden koşmasıdır...
edebiyatla kalın...
Ortada metodolojik bir sorun var: Bir eserin eldeki en eski kopyası o eserin o dönemde yazıldığını göstermez. Verilmiş örneklerden ilkini ele alırsak Herodotos'un eldeki en eski kopyası M.S. 900 lere aittir (Yani orijinal eserden 1,320-1,350 yıl sonrası) Ama bu demek değildir ki Herodotos aslında bir Ortaçağ klasiğidir. Metinlerin tarihlenmesinde çeşitli yöntemler vardır: Birden fazla kopyayı karşılaştırmak, dilbigisi ve sözlük araştırmaları yapmak, başka metinlerdeki referansları değerlendirmek, vs. Teknik ayrıntılar öncelikle benim alanımın dışında, ikincisi de onların yeri burası değil. Konu üzerinde çalışan hiç kimsenin Herodotos'un ya da başka bir klasiğin yazıldığı dönemle ilgili bir şüphesi yoktur. Bahsettiğim hatayı şöyle örneklendirebiliriz: Kuran'ın en eski iki kopyası Hz. Osman'a ait olduğu söylenen Semerkant ve Topkapı nüshalarıdır. Her ne kadar bunların üçüncü halifeye ait olduğu söylense de, Topkapı nüshasındaki kırmızı lekeler Hz. Osman'ın kanı diye yorumlansa da, Kufi yazı karakterleri yüzünden her iki Kuran da 700 lü yılların sonlarına tarihlendirirler (Lings ve Safadi 1976; Gilchrist 1989) . Eldeki en eski tam nüsha 8. yüzyıl sonuna ait olunca Kuran bu dönemde kaleme alınmıştır diyebilir miyiz?
'Büyüleyen Masallar'ın asıl vermek istediği mesaja gelince... Yunan biliminin en önemli özelliği doğal olayları açıklamada dini sebepler yerine gözlenebilen neden-sonuç ilişkileri araması olmuştur. Herodotos bile eserinde bir olayı açıklarken mitolojik öğelerden uzak durmuş, yanlış da olsa doğal ya da insani sebepler bulmaya çalışmıştır. Dünyayı ve evreni yorumlarken dine-mitolojiye dayanmamak o döneme kadar sadece Antik Yunan'a özgüdür (Bu düşünceye bugün ne kadar uzak olduğumuzu, her konuda kutsal kitaba ve yaraticiya referans vermeden edemeyen yazı ve yorumlarda gözlemek zor değil). İşin ilginç tarafı Yunan biliminin önünü kesenlerden biri de filozof Platon'dur. Teorik-ideal bilginin üstünlüğünü iddia etmiş, deneye ve gözleme dayanan bilgiyi kenara itmiştir.
İkinci, ama bir önceki kadar hayati olmayan bir özellik olarak da edebi, bilimsel ve felsefi eserlerin ilk defa anonimleştirilmediğini söyleyebiliriz. Mezopotamya ve Mısır'ın bilimi ve edebiyatı anonim kalmış, onu yaratanların isimleri günümüze ulaşmamıştır. Halbuki Yunan trajedilerinden tutun da, birçok mitolojik öykü bugün bize ya yazarları, ya da onları derleyenlerin adlarıyla ulaşmıştır.
Bugünkü Batı genetik olarak Yunan-Roma'nın evladı olmasa bile o kültüre sahip çıkıp, benimsediği ve içselleştirdiği için Yunan-Roma'nın devamıdır. Roma'nın çöküşünde rol alan Germen kavimler bile temelde Romalı olmaya çalışmaktaydı. Bu yüzden Batının bu iki kültüre sahip çıkışını doğal karşılamalı.
Bize gelince: Bu topraklardaki binlerce yılın birikimlerini 'Türk-İslam değil' diye reddedebiliriz ya da üstümüzdeki son katmanın altında diğer katmanların da olduğunu kabul edebiliriz. Seçim bize ait.
Not: Homeros'un durumu diğerlerinden ayrıcalık taşıyor. Sözlü edebiyatın ürünü iki eseri bir kaç yüzyıl sonra kaleme alınıyorlar. Her iki eserin meydana getiriliş tarihleri, aynı kişiye ait olup olmadıkları, eserlerin yazılı metne dökülene kadar hangi düzeltmelerden geçtiği akademide bin yıllardır tartışılır, durulur.
Fenafil tarafından 8/31/2010 10:10:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fenafil tarafından 8/31/2010 10:15:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fenafil tarafından 8/31/2010 11:04:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Konuda bahsi geçen toplumlar Kendilerinin ALLAH (c.c) lü Hz Ademi topraktan yarattığına
inansalardı Hz Adem den gelen peygamberleri, kuranda adı geçen peygamberleri onlara bağlı
ALLH dostlarını tarihlerine yazsalardı bu kadar kalabalık hıristiyan alemi olmazdı, bunlara inanmadıkları
için başta putlara vs tapmazlardı.Bu günün acımasız israili bukadar katliam yapmazdı, mesçidi aksa
daha önceki kıble idi orada Hz Musa Hz Yakup Hz Hz Yahya Hz Yusufun mazarları yatmaktadır.Caminin
kubbesi altın kaplamadır ALLAH (c.c) lü Her dilden kitap ve peygamber göndermiştir,bütün gönderdiği
kitaplarda Hz Muhammedin geleceğini haberdar etmiştir, ama onlar bu bilgileri inkar etmişlerdir.Örnek
Nemrut Hz İbrahimin dünyaya geleceğini zamanın rahipleri Nemruda bildirirler Nemrut da bütün insanların
aile ilişkilerini yasak eder. Hz İbrahimin babası Nemrudun uşağıdır o günlerde izinlidir ve hanımı Hz İbrahime
hamile kalır, Hz İbrahimin birisinden hamile kaldığını anlar ama Hz İbrahimin babasından aklına bile gelmez
Bilgilendirici bir çalışma idi.Kutluyorum sizi.Emek verilmiş bir yazı.Emeğe saygı.Değerli yazarı tüm içtenliğimle tebrik ediyorum.Sevgiyle kalın efenim.Eren
yüreğine sağlık arkadaşım harika bir yazı okudum şiirdeki üstün başarını yazıda da göstermişsin.
kutluyorum. medeniyetin ilimin fenin astrolojinin matematiğin beşiği mezopotamyadır arkadaşım bunu
her tarihçi söyler ama o dediğin zatlar buralardan aldıkları bu bilimleri ya buyurduğun gibi atıfta bulunmadan
yazmışlar yada atıfta bulunmuşlar fakat sonrakiler bunu yazmamışlar. bunun yanında mısır ve çin
uygarlığını da anmakta fayda var....
sevgiyle
Doğu, batı medeniyetleri, tarihi tartışılmıştır ve her bir tarafda kendisini daha üst görmüştür..Ama gerçekler de göz ardı edilemez..Dünya da herkes tarafından kabul edilen bir gerçekte, günümüz batı medeniyetini oluşturan demokrasisinin, temeli Yunan medeniyetidir, devamı ise Roma dır...
Demokrasi, tarih,mimari, felsefe, buluşlar, teoriler, edebiyat vs...
Unutulmaması gereken de bu dönemlerde Almanlar,İngilizler, Fransızlar,Ruslar barbar kavimler olarak yaşıyordu..Bu toplumlar Roma dan medeniyeti öğrenmiş ve uygulamıştır...O dönemde Asya toplumları daha modern yaşıyordu..Batıdan daha moderndi...
Yunan ve Roma medeniyeti günümüz dünyasını yaratmıştır..
Anadolu da hala Romalı askerlerin yaptığı yolları köprüleri kullanan kasabalar var...
Mimar Sinanın yaptığı eserlerin çoğunda Yunan, Roma teknikleri ve hatta onların yapılarından sökülen taşlar kullanılmıştır..Hatta yetmemiş Mısır piramitleri ve yapılarından sökülen kolonlar kullanılmıştır..
Değerli görüşünüz ve paylaşım için teşekkür ederim.Sabiha hanım..SAYGIMLA.
Batının dehalarının! sahibi onlardan sonra gelip ülkeyi yönetenlerdi.Bizde ise hala günümüzde bile gerçek değerleri birtakım safsatalarla suçlayıp içeri atma,susturma,sindirme çabaları var.Osmanlı tarihini incelediğimizde nedense bilim insanları yetiştirme fukaralığı yaşanmış.3 kıtaya hükmeden Osmanlı kendi içindeki değerleri gözardı etmiştir..Özellikle Mezopotamyayı anlatan Yakındoğu mitolojisini okumayız ama Yunan mitolojisini neredeyse ezbere biliriz.Kısacası bu nankörlük genlerimizde olmalı..
Aydınlatıcı yazınız için teşekkür ederim..
Saygılarımla..
Eski âlimlerimizi yeterince tanıtamamakta bizde de suç var.
Öncelikle batıdan gelen her şeye güzel denip kabul görmesi, batı özentisi; kendimizden olanın tu-kaka ilan edilmesi...
Kendi âlimi ve dehasını bizim kadar ezen bir millet var mı acaba?
Hatta şöyle bir örnekle bunu açıklayayım;
fizikçi bir profösör ve Türk. Baktı ki Türk adıyla yazdıklarına rağbet edilmiyor,
son yaptığı çalışmaları yedi cilt halinde bir İngiliz ismiyle çıkarmış.
Ayıkla ki ayıkla başımızdaki bu halleri.
Avrupa lanse ederse ancak kabul görecek.
Ve Avrupa ise öyle bir çirkeflik içinde ki.
Aile mevhumu diye bir şey kalmamış( Genel bakış) ensest ve çarpık ilişkiler.
Uyuşturucu almış başını gidiyor ve genç nüfus ancak göçebelerde var.
Şimdilerde ekonomik yönden de işsizlik ve sıkıntılarla boğuşuyor.
Bize pazarlamak istedikleri bunlardan başka ne var ki...
Kendi gücümüzün değerini bilip, ortaya koyamıyoruz, çünkü başkasından önce kendi milletimizden olanlar başına vuruyor çalışanın,üretenin.
İslam âlimleri hem fizikçi hem matematikçi hem mimar hem edebiyatçı vs vs yani tam donanımlı yetişiyormuş zamanında.
Tarihe geçen en önemli buluşlar onlar tarafından yapılmış ama isimleri Yunan mitolojisindeki isimler kadar ünlü olamamış maalesef.
Ayıklaması zor gerçekten pirinci.
Çok yararlandım,teşekkür ediyorum.Sevgilerle.