- 1668 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAKAN'IN KARDEŞİ VE DOSTLARI
“Dost Edinme Sanatı” diye bir kitap okumuştum. Çok eski yıllarda…
Epey de faydalı olmuştu benim için. Dostların karakter uyumlarının ne kadar önemli olduğunu yazıyordu.
Atalarımızın bu konudaki sözü ise gerçeği yansıtmaktadır:
“Dostunu söyle, kim olduğunu söyliyeyim”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dostları kimlerdir?.. Elbette biz kalplerdekini bilemeyiz, yazılan çizilen ve konuşulanlara dayanmak durumundayız. Ayrıca sadece şahsını ilgilendiren dostluklarını da irdelemek bize düşmez. Ancak, devletimizi çok ytakından ilgilendiren dostluklarını mutlaka önemsemek ve konuşmak durumundayız.
Önce Bush’dan başlayalım…
ABD Eski Başkanı…
Başbakanımız o zaman Başbakan bile değildi. Sıfatı sadece AKP Genel Başkanı idi. Dostluk söylemleri sadece Türkiye’de değil, dünya medyasında sürmanşetten veriliyordu. Bush bu yeni dostunu ABD’ne davet edecek, kırmızı halılar sererek devlet başkanlarına mahsus protokolle karşılayacak, samimi, dostane pozlar vererek dostluklar karşılıklı dile getirilecekti.
Ne konuştular, neler üzerine anlaştılar, ne neyin karşılığı oldu, tahmin etmek zor olmasa bile, bunlar iki dostun arasında kaldı. Kısa süre sonra da Bush, bu dostluklarını, Dünya Siyonist örgütlerinin Cesaret Madalya’sını Yahudi olmamasına rağmen Erdoğan’a verdirerek dostluğunu pekiştirmiş oldu. Böylece bir ilk de gerçekleşmiş oluyordu.
Başbakan’ın en yakın dostu Bush, Afganistan ve Irak’ı mahvetti. İsrail’in küstahlıkları dahil her hareketini destekledi, sadece Ortadoğu’da milyonlarca mazlumu katlettiler. Kanlı bir katil olarak tarihe geçti. Şimdi köşesine çekildi. Başbakanımız bu eli kanlı katil ile hala dost mudur, bilinmez. Dostluklarını kurup pekiştirirken Başbakan bu kadar kan döküleceğini ve onunla verdiği dostane pozların bu kadar kendini rahatsız edeceğini bilir miydi bilinmez.
Üstelik Büyük Ortadoğu Projesi’ne kendini tayin ettiği zaman bunu gururla takdim etmesi, şimdi ise bu projenin bir bataklık olduğunun açığa çıkması, acaba kendini rahatsız eder mi, bunu da bilemiyoruz. Amiyane tabirle “dost kazığı” yediğini düşünüyor mu dersiniz?
Tony Blair…
İngiltere Eski Başbakanı…
Ne kadar sıkı fıkı dost idiler!.. Dostlukları devlet protokolünün çok ötesine geçmişti. Ortak dostları Bush’u yalanları ile Irak katliamına ikna ettiği ifade edilir. Özellikle Irak’ın elinde tehlikeli silahlar bulunduğunu inandırıcı(!) belgelerle ortaya koyup, dostları Erdoğan ve Bush’u koalisyon ortağı olarak Irak işgalinde işbirliği yapmalarına ikna edilmeleri, bu dostunun eseri olduğu söylenmektedir.
Şu işe bakar mısınız? Şimdi Başbakanın en yakın dostu Tony Blair, devlet devlet dolaşarak, İsrail’in 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara katliamında ne kadar haklı olduğunu, eli kanlı, sopalı ve bıçaklı Türk teröristlerine (!) karşı nefis müdafaası yaptıklarını anlatıyormuş. Tam dosta yakışır bir biçimde(!)… Dostu olan Erdoğan hakkında neler söylüyor bilemiyoruz.
Silvio Berlusconi…
İtalya Başbakanı…
Birbirlerine “kardeşim” diye hitap edecek kadar dostturlar. Bu dostluklarına aileler de dahil edilmiştir. Ailece dost olduklarının göstergesi çok. Ama Berlusconi’nin, Başbakan’ın çocuğunun düğününe gelmesi, üstelik nikah şahidi olması en önemli göstergedir.
Şu mesajı atlamayalım:
İsrail’in Gazze’ye yardım götüren sivil Mavi Marmara yolcularına saldırması ve katliam yapmasını, izahı mümkün olmayan olay olarak değerlendiren Berlusconi, Başbakan Erdoğan’a şu mesajı göndermişti, olay sıcak iken: ’’Tayyip kardeşime söyleyin ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.’’
Sonra ne oldu?
Kardeşlik kıyağı olarak gereğini (!) elbette yaptı. Cibilliyetine uyanı yaptı.
Bu nedir derseniz, ne olacak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, İsrail’in Gazze’ye yardım gemilerine yönelik saldırısını soruşturmak üzere 2 Haziran 2010 tarihinde bağımsız ve uluslar arası bir heyet gönderme kararı aldı. Ama dost Berlusconi kardeşliğini ve dostluğunu(!) gösterdi.
Red oyu verdi.
Elbet başka dostlukları da var..
Nato Genel Sekreterliğine seçtirdiği İslam düşmanı gibi…
Ama yazı uzuyor.
Hangi cümleyi kurayım?
Ne diyeyim?
En iyisi ata sözü:
“Dostunu söyle, kim olduğunu söyleyeyim!..”
Başka söze gerek kaldı mı?
Başka bir yazımda da “düşman” bellediklerini ve sonrasını yazmak isterim. Denklemin doğruluğunu tersinden ispat etmek için…
Ekrem Şama
YORUMLAR
Merhaba sayın Şama
Siyasette dostluk yoktur sadece menfaat vardır . Dostluk kelimesi yaldızlı bir laftır .
Toplumsal ilişkilerimizde dahi dostlarımızın ihanetine uğruyoruz.
Meseleye yaklaşırken biraz da bu açıdan değerlendirirsek yararlı olur diye düşünüyorum .
Selam ve dua ile ...
Başka şeyler de oldu...
İrana yaptırım konusunda mesela dostuna kazık attı bizimki.En fazla çekimser kalınması bekleniyorken red oyu veriverdi.Tam da İranın üzerine Nükleeer bahisle çöreklenecekken, ABDli dostuna bir kazık da Brezilya ile birlikte Tahran anlaşmasına imza koydular.ABDli dostlar köpürdü buna muhtemelen.
Başka bir kazık da İsrail üzerinden geldi yine dostlara.One minütden sonra üzerine bir de Mavi Marmara gemisi vasıtasıyla ABDnin kankasına karşı çeşitli girişimlerde bulunuldu.
Yani dostlar dediklerimizden kazıklar yedik, biz de onlara dostluğa yakışmaya şeyler yaptık..
mı acaba?
:)
Devletler arası ilişkilerde karşılıklı dostluklar yoktur, çıkar hesapları vardır.
O yüzden ne sosyal medeni ilişkileri kankalık olarak değerlendirip, üzerinden sığ siyasi çıkarımlar yapmak doğrudur, ne de tersinden hareketle kazanımlar elde edildiinden bahsedilebilir.
Ne tuhaftır ki, bir yandan herkesle dost olunmasından, ülkelerle iyi ilişkiler kurulmasından, başka ülke liderleriyle sıcak dialoglar geliştirilmesinden rahatsız olan çevrelerle, bazı başka ülkelerin liderleriyle hırlaşılmasını da benzer nedenlerle eleştiren çevreler, bazen benzer düzlemlerde kesişebiliyorlar.
Bush, Berlusconi Obama ile Erdoğan yakınlığı devletlerin çıkar ilişkilerinin bile üzerindeyse, acaba Amerikan İtalyan vatandaşları da kendilerine İran ve İsraikl konusunda kendilerineTürkiye tarafından kazık atıldığını düşünüyorlar mı acaba?
Onların da vatandaşları içerisinde, "Erdoğanla kankaydınız, birbirinize kardeş diyordunuz, ne oldu BM de red oyu verdiler vs."
diyenler vardır belki de.
Belki de sadece biz kompleksliyizdir.
Küçük devletiz ya, o bakımdan hani..