HAYVANLAR ÂLEMİ' nden
—Hadi bakalım evlat!
—Hayırdır Baba!
— Hayır, tabi oğlum… Bizim her anımız hayır… Hayır’dan başka ne işimiz olur ki bizim.
— Nasıl yani…
— Bal yapmaya gidiyoruz…
— Bal yapmak hayır mı baba… Bizim işimiz… Zaten hep bunu yapıyoruz ama doğrusu anlamış değilim niye yaptığımızı… Çünkü biz çok az bir kısmını kullanıyoruz… Gerisini hep insanlar alıyor…
Biz niye onlar için çalışmak zorundayız ki…
— Bak oğlum… Bir arı olarak en başta bilmen gereken şu ki; Biz Âlemlerin Rabbinin vahyi ile hareket eder, tüm hayatımızı buna uygun yaşarız.
Âlemlerin Rabbi NAHL SURESİ’NDE buyurur ki;
68 - Rabbin bal arısına da şöyle vahyetti: dağlardan ve ağaçlardan ve kuracakları köşklerden göz göz evler edin…
69 - Sonra meyvelerin hepsinden ye de rabbinin müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri muhtelif bir içecek peyda olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavim için elbet bir ayet var
Ve Kuran-ı Kerim’de bizimle ilgili başka ayetler de vardır.
— Baba be… Keşke ben de OKU-ma bilsem de OKU-sam Kuran’ı Kerim’i…
— Oğlum… Kuran’ı OKU-mak için harfleri bilmen gerekmez… Kuran’ı OKU-mak KURAN’a uygun YAŞAMAKTIR… Hem bak insanlara… Okuyorlar Kuran’ı… ne oluyor… Nasıl yaşıyorlar bir bak…
Önemli olan yazıyı okumak değil… YAZI’yı YAŞAMAKTIR… YAŞAM’ı OKU-yan zaten Allah’ın ayetlerini OKU-muştur…
- Baba… Ağzından bal damlıyor valla…
- E haliyle… Sen uyanmadan dışarıda biraz ısınma çalışmaları yaptım… İşte… Allah ne verdiyse…
Dur ziyan olmasın… Peteklere doldurayım da sonra yola çıkalım…
- Hiişşşt… Kaplumbağa… Hayırdır ne bu acelen! he heee heee… Nereye böyle son sürat…
- Dilini eşek arısı soksun senin… Kendinle dalga geç… Ne yapalım Allah bizi böyle yaratmış…
Sizin gibi saatte 50 km hız yapamayabiliriz ama bizim de var kendimize göre bazı ayrıcalıklarımız…
- Ne yani… Kuran’da sizinle de mi ilgili ayet var… Hııı baba… Var mı kaplumbağalarla ilgili ayet?
- Oğlum… Allah’ın her varlığı bir ayettir… O yüzden kimseyi eksik ve noksan görme senin gibi değil diye… Senin böyle oluşun Allah’ın takdiri gereğidir… Kendi adına bir üstünlük değildir…
Ama Allah’ın emrine, kendi ASL’ına uygun yaşamamak alçaklıktır… Hem de alçakların en alçağı olmaktır… Allah CC. Halifesi kıldığı insan için de bunu söyler…
Biz insanı yaratışların en güzeliyle yarattık… Sonra onu aşağıların aşağısına- düşüklerin en düşüğüne attık… Buyurur…
- E baba niye ki yani… Madem en güzel şekilde yaratmış… Niye sonra aşağıların aşağısına atıyor ki…
- E seni de öyle yapsaydı da sonra bu hale gelseydin o zaman kaplumbağa ile dalga geçmezdin oğlum… Allah’ın o ayetini de OKU-muş, YAŞAMIŞ olurdun…
Hem Allah’ın; Aşağıların aşağısı… Diye buyurduğu gerçekten öyle olduğu için değildir… Bu insana göre izafi bir anlatımdır… Allah aslında insanın sahip olduğu özellik ve güzelliklerin farkında olmasını murad etmiştir. İNSAN Kâinatı ÖZ’ünde CEM eden bir varlıktır… Halife oluşu ondandır…
O nedenle her hali bilmek yaşamak durumundadır… O aşamalardan geçerek tekrar yücelerin yücesi makamına çıktığında HAYRANLIĞI ve HAYRETİ ile Allah’ın yaratışına tanıklık etmiş olacaktır. Zaten insanın ŞAHİD’liği budur… İnsan diliyle Kelimeyi şahadet getirir ama ancak yaşayınca ŞAHÎD olur…
- Biz bundan mı onlar için bal yapıyoruz… Onlar halifelik gibi yüce bir makamda oldukları için mi?
- Hayır, oğlum, hayır… Bizim için yüce olan ancak Allah’tır ve bize vahyidir… Herhangi bir varlığın yüceliği ise ancak Allah’ın bir ayeti oluşu nedeniyledir… Yunus Emre’nin buyurduğu gibi; Yaradılanı severiz… YARADAN’dan ötürü…
- E niye o zaman onları sokuyoruz baba ya… Hem sonra biz de ölüyoruz bir de bunun için…
Niye barış içinde yaşamıyoruz… Niye onlar bizi anlamıyor da bizi böylesine bir şeye mecbur ediyorlar… Bizimle ilgili ayetleri okumuyorlar mı? Yalnızca bizimle değil… Tüm varlıklarla ilgili ayetleri okumuyorlar mı? Neden Kâinata bu kadar zarar veriyorlar…
- Ulan oğlum… Neredeyse öğlen oldu… Sorularını geceye sakla… Yoksa bir gıdım bal yapamadan dönmek zorunda kalacağız… Allah’ın ayetlerini konuşmaktan YAŞAMAYA fırsatımız kalmayacak…
- Ama merak ediyorum baba… Anlamak istiyorum…
- Bu gidişle anlamaya pek vaktin kalmayacak…
- Niye ki?
- Bak çocuklar bu yana doğru geliyor… Şimdi ya bizi buradan kovalarlar ya da eğlence olsun diye yakalarlar, öldürürler…
- Gelecekleri varsa görecekleri de var… İğnemi hazırladım valla… Benden günah gitti…
Ya da dur bir konuşayım şunlarla… Belki anlaşmanın bir yolunu buluruz;
- Ah benim ahmak oğlum… Onlar senin dilini bilir mi?
- Onlar tüm varlığı CEM eden değil mi baba… Bilmezlerse, anlamazlarsa bu da onların ayıbı olsun.
- Ne diyeyim evlat… Sen bilirsin… Bu da takdiri ilahi demek ki
- Sen işine bak baba… Ben bir gidip geleyim şunlara…
***
- Vız vız vız…
- Aaa arı var… Kaçın lan kaçın sokmasın…
- Amma korkaksınız oğlum be… Arıdan kaçıyorsunuz… Ben şimdi onun hakkından gelirim.
- Lan oğlum dur bi dinle… Meraklı değilim sizinle kavga etmeye… Adam gibi konuşmaya geldim… Hem beni- bizi öldürünce ne geçecek elinize… Siz bizi anlamadığınız gibi kendi bilim adamlarınızı da anlamıyorsunuz… Ne diyor Einstein; "Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanlığın sadece 4 yıl ömrü kalmış demektir"
-
- Ne oldu arı kardeş… Sabah keyfin yerindeydi benimle dalga geçiyordun… Şimdi sen dalga geçilecek haldesin. Gerçi insanlar için söylenmiş ama yine de bil ki; İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş buyurmuş Âlemlerin Efendisi… O yüzden bu sana ders olsun bir daha kimseyle dalga geçme… Hem biz hayvanlar âlemi olarak Doğada uyum içinde yaşamak durumundayız… Haydi, neyse senin cahilliğine veriyorum. Sana yardım edeceğim… Çocuklar şimdi beni gördüler mi seni unuturlar… Var git sen de kendi yoluna…
- Özür dilerim kaplumbağa kardeş… Altın kapılının tahta kapılıya işi düşer demişler… Bak benim de sana işim düştü… Sen gerçekten çok iyisin… Ama seni yalnız bırakamam… Öleceksek te BİR-likte ölürüz… Seni yalnız bırakamam.
- Yok, yok endişe etme… Onlar bana bir şey yapamaz… Bak benim kale gibi bir kabuğum var… Girerim içine… Onlar dışıma ne isterse yapsınlar… İçim Allah’a Dışım onlara kalsın…