- 625 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞÜPHENİN OLDUĞU YERDE HUZUR OLMAZ
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
ŞÜPHENİN OLDUĞU YERDE HUZUR OLMAZ
Devlet millete, millet de devlete güvenecek. Bu güven tesis olmadığı
zaman; "Şüphenin olduğu yerde huzurdan söz etmek hayalcilik olur."
Gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Yetersiz kalınan nokta; "İnsanlar arasındaki iletişimdir. Birbirimize
karşı saygılı davranmakta "Tam puan." Aldığımızı söyleyemeyiz. Bu
yönde zayıf kalındığı gerçeği vardır.
Başından bu yana hata üstüne hatalar yapılmış yapılmaya da devam edilmiştir.
Köye her hangi bir inceleme için giden; bilmem hangi birimin
mensuplarına çilingir sofraları kurularak bu yanlışa ilk önce o köyde,
o ikramı yapanlar düşmüşlerdir.
Belki haklıdır bu ikramı yaparken; şunu düşünmüştür, "Eğer ben bu
çilingir sofrasını kurmazsam, benim köyüm de köylüm de kara listenin
ilk sırasına yazılır, mimleniriz, her işimiz kilitlenir." Bu düşünce
böyle bir ikramı yapmaya sevk etmiş olabilir. O zaman bu hata
karşısında yapılan ikinci hata ise; oraya gidenlerin yaptığı hatadır.
Onlar kendilerine ikram edilen; suyu, çayı içecek bir kaç lokma ekmek
- yemek yiyecek fakat çilingir sofrasına oturmayacaklardı.
Köye her hangi nedenle bir jandarma gittiğinde; yumurta- yoğurt- yağlı
ekmek- börek- çörek yapılıp ikramlarda bulunmayacaklardı. Bir tas su,
sıcak bir çay ve bir sıcak çorba ile samimiyet belirtilecekti.
Bu da ikinci hata...
Belki köylü burada da; "Eğer ben ballı börek ikramlarında bulunmazsam,
jandarma karakoluna işim düşerse canımı yakarlar." Diye düşündü...
Burada da karşılıklı hatalar yapıldı.
Polis karakoluna işiniz düştü; bir hususta bilgi alacaksınız; titreye
titreye içeri girmeye çalışıyorsunuz. Kapıda bekleyen "Hop hemşerim
burası ringonun ahırı değil.", Bir adım ilerlediniz; bu sefer bir adım
ilerdeki size; "Ne var, ne oldu, neymiş, niye geldin, düzgün adamsan
ne işin var karakolda." Gibi anlamsız sözler sizi canınızdan
bezdirmedi mi?
Dilinizin ucuna kadar geldi ki; "Ya ne yapayım, esmer gol, pembe gol
vardı da ben mi gitmedim." Diyecek oldunuz, fakat ne olur ne olmaz
diye bunu demekten vazgeçtiniz...
Mahkemeye işiniz düştü;
Mübaşire bir laf anlat, kâtibe bir laf anlat, memura bir laf anlat,
kaleme de tamamını bir daha anlat. Kaleme gelene kadar, siz zaten
pelür kâğıt gibi oldunuz. Orada az bir hatalı kelam etmeniz,
yandığınız gündür.
Polissiniz, yol denetimindesiniz; motor sürücüsü birini durdurdunuz ve evrak
soruyorsunuz, "Kaskınız yok işlem yapacağım." Diyorsunuz. Anında size
üst amirden telefon geliyor; "Ya benim canım memurum nerdesin, yine
kimin canını yaktın, şehrin iş adamı, aş adamı, yaş adamı, kaş adamı,
belediye başkanı, dernek başkanı, parti başkanı, pırtı başkanı her kim
varsa tamamı üst üste beni arayıp duruyor:" Diye size çıkışıyor.
"Amirim ben şey kaskı olmayana işlem yapacaktım da..."
Diyemiyorsunuz... Amir "Bırak memurum bırak bu kadar iş bilen yanında
bize iş kalmıyor memurum boş ver cezayı mezayı, şimdi bir de harita
açıp sana yer bakmamızı söylemesinler..." Diyor... Böylece de mevzu
kapanıyor...
Bir yerde öğretmensiniz;
Dersiniz de öğrencilerinize dediniz ki;
"Evlatlarım insan olmanın temel şartı; kendinize ve değer
verdiklerinize yapıldığında sizleri huzursuz eden eylem ve söylemleri
kimseye karşı yapmayınız." Bir baktınız ki; ilden, ilçeden, merkezden
sekiz on müfettiş gelmiş. Size ödül vermeye gelmediler o
kadar sevinmeyin. Hani derste; "İnsan olmanın şartını anlatmıştın ya:"
Şimdi sorulara cevap ver de insanlık öğretmenin cezasını çek aklın
başına gelsin.
En baş soru; "Ders saati içinde müfredat gereği dersini işlemen
gerekirken nasıl olurda müfredat dışı konuşma yaparsın." Doğru; yani
ne denir buna?
Müfredat dışına çıkılamayıp çalışılacak ki; "Mucitler, kaşifler, ilim
ve bilim adamları çoğalsın, ülke kalkınsın." Niye HİŞTTTT dediniz?
Yanlış bir şey mi söyledim?
Köyde aza ile işiniz var; azanın yanına varmak kolay mı öyle bugüne
bugün aza olmuş... Araya azayı iyi tanıyan adamı bulacaksın, bir
çilingir sofrası da ona kuracaksın ki işin bir an önce halledilsin.
Türkiye’de iki tane var şükür on saat içinde ikisini de solluyorsun
da; şu gırtlağa yapışıp duran boğazı bir türlü geçemezsin...
Memursunuz;
İşinizi yapıyorsunuz, karşınızdaki insanın bir kısım evrakları noksan
olduğu için izah etmeye çalışıyorsunuz. Nereden bileceksiniz adamın
yanlış bir şey demeyelim afedersiniz adamın değil, iş adamı olduğunu...
Adama köpürdü; ne sabunu be sinirden köpürdü; "Ulan seni ta Hakkari’ye
sürmezsem ne olayım." Bu söz salonlarda, koridorlarda çın çın öter...
Gerçi şimdi kim hangi memura kızarsa "Seni İstanbul’a yollayalım da;
dünyanın bucaklarını saymakla ömrüm geçsin." Deniliyormuş...
Geçim çok kolay ya ondan...
Bir dairede işiniz var. Kalkıp daireye gittiniz.
Köylüyseniz; daireye girerken; ürkek, korkak, çekingen adımlarla
ilerlersiniz. Mahalleli iseniz; garibim köylüye yol gösterirsiniz.
Şehrin varoşlarındansanız; bugün gidip yarın geleceğinizi daha
gitmeden bilirsiniz. Mercedesle geldiyseniz; bina girişine
mercedesinizi bırakırsınız; kapılar size açılır, müdür bey kapıda sizi
karşılar. İşiniz siz kahve yudumlarken yapılır. "Akşama parlatalım
müdür ha ne dersin hahaha." Dersiniz ve çıkar gidersiniz.
O köylü garibim de kenarda öylece sırasını bekler, ne sırası olduğunu
kendi de bilmez ya.. bekleten mi? Bekleten bilir. bekletmekten de
keyif
alır....
Hakkınız nedir? Ödeviniz nedir? Nerede size öncelik vardır? Hangi
durumda hangi yükümlülüğünüz vardır?
Bunlarla ilgili bir tek bilginiz dahi yoktur.
Bu konularla ilgili başınıza bir iş geldi vardınız dayreye; "Beyim ben
bilmem, anlamam bu nedir?" dediniz.
Adamın teki; yok afedersiziniz, adamın teki değil; memur beylerden
birisi kâğıda söyle kaşları çatık baktı. "Dayı sen yanmışın.". Ya
beğim nedir, niye yanmışım, ben bunun ne olduğunu bilmem ki." Diyecek
oldunuz. "Dayı git işine benim başımı ağrıtma, cezanı çek, kanunu
bilmemek mazaret değil." Diyerek sırtını döndü gitti.
Adam ya dil sürçmesi adam değil; memur beyefendi haklı... Her gün
tv’ler, radyolar baş döndüren hızla gelişen ve değişen kanunları an be
an anlatmıyor mu? Niye dinlemiyorsunuz kardeşim... Elbet cahil
kalırsın; futbolla magazin haberlerini dinleyeceğine, siyasetçilerin
atışmalarını dinleyeceğine; Tv’lerde her gün saatlerce anlatılan
"Kişisel hak ve ödevlerimiz, sosyal haklarımız, vazifelerimiz." Konulu
programlar yapılıyor. Sen gidip başka başka program izliyorsun. Kulüp
başkanı mı olacaksın o kadar futbol haberi, yorumu dinliyorsun, azıcık
da sana yarayan programları dinlesen cahil kalmazdın.
Karakola suçlu olarak yahut da bir suçlu sormaya gittiniz, elinize
bir paspas hadi süpür sil şuraları... Hadi birinizde bir koşu çay
şeker al
gel; "Fırla ulan, bak hala duruyor.." Diye de ardından nara ile
sesleniş... (Burada ki "Fırla." Bir nida oluyor).
Bir yakınınız öldü, mevta oldu.
Sala verdireceksiniz. Sırtınız kalın ense kulak yerindeyse; sala
okuyan ünü çıktığı kadar bağırır okurken. Sala uzatılır da uzatılır.
Garipseniz, kısa iki cümle sala okunmuş gibi yapılır.
O da sala bu da sala... Yapacak bir şey yok...
Yapacak şey öbür tarafta...
Adamınız var, falan partiye sırtınızı dayamışsınız. Bir tayin işiniz
mi var "Derhal ne demek, kitabına uydurulur yine yapılır. Ya bir
seneliksiniz daha... Olsun yahu isterse
bir günlük olsun. Bu bizim partili. Uydurun bir gerekçe gitsin...
Adamınız yok; yedi senedir aynı yerdesiniz tayin yapılma hakkını üç
kere de hak etmişiniz. fakat bilmem hangi partiden bir kâğıt dahi
getiremiyorsunuz. Bekleyin siz. Bu kafayla da çok beklersiniz.
Sırtınız kalın, ense kulak yerinde, yemiş yemiş şişmişsiniz, ne
bulduysanız götürmüşsünüz... Her işiniz kitabına, işleriniz hesabına
uyar yapılır. Uymayan uydurulur yapılır.
Vekilsiniz, bakanlardansınız(bakanlardan
biri olunda ister görün, ister görmeyin; yeter ki bakanlardan olun)
bilmem nerelerde yüsgek makamlardasınız.
Üzmeyin kendinizi...
21 gün askerlik yapacak Sizin mahdumuz 21 gün askerlik yapacak. Her
akşam üstü beşten sonra da "Yan Gelip Yatacak."
Sıradan memursunuz, müstahdemsiniz, bekçisiniz, polissiniz,
garipsiniz; köylü garibim, varoşlardaki garibim, kıt kanaat geçinen
naylon evlerde yaşayan garibimsiniz. Mahdumuz, biricik evladınız vatan
bekleyecek, şehit olacak... Sonra nutuklar çekilecek. 40’ı çıkmadan
etrafınızda kimse kalmayacak.
Şehit evinin kırkına kırk kişi gelmeyecek, parti bilmem nesinin aday
adayı olsaydın; değil 40’ıncı gün, 440’ıncı gününe yalaka, yağdanlıkçı,
yağcılar dolardı...
BU YAZIYI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALIN...
ÖYLE HEMEN BAĞIRIP ÇAĞIRMAYIN...
HELE BİR DAHA BİR DAHA OKUYUN...
BU YAZDIKLARIMIZ OLUYOR MU OLMUYOR MU?
ONA BAKINIZ...
Bu yazdıklarımız olurken; sen filan falansın diye olmuyor ki;
Sırtı kalının elbisesine bile dokunamayanlar. Sırtında şile bezi
olmayanı hep hırpalamıyor mu?
Askere gittiniz; ilk adımı attınız; oradan senden onbeş gün önce giden
"İşttt çömez... Gel lan buraya..." Daha ilk adımınızı attığınızda
duyduğunuz bu sözle irkilmediniz mi?"
"Yat, kalk, sürün, sağa-sola dön, uygun adım marş, iştima, temizlik."
Bunlar askerliğin olmazsa olmazlarıdır. Bunlar yapılırken disiplin de
gereklidir.
Fakat; "Lan- lun- hayt-huyt." Gibi anlamsız, kişiyi aşağıma düşüncesi
ile söylenen sözleri söyleyen de niye söylediğini bilmiyor. Problem
iletişimi bilmemezlik...
O halde;
YANLIŞ NEREDE?
DEVLETİM MİLLETİ İLE BARIŞACAK...
MİLLETİM DEVLETİME GÜVENECEK...
DEVLETİM "BEN BİLMEM KAÇ MİLYON KİŞİNİN TELEFONUNU DİNLİYORUM." İMAJI
VERMEDEN HEPİMİZE GÜLECEK. HEPİMİZİ SEVECEK.. HEPİMİZİ BAĞRINA
BASACAK...
MİLLETİM DE DEVLETİNE GÜVENECEK...
BENİM SAHİBİM BENİM DEVLETİM DİYECEK...
EVDE DURUM FARKLI MI SANKİ;
EVDE BAŞLAMIYOR MU? YASAK VE BASKI....
SONRA AZ SERBEST KALAN; "BEN KİŞİLİĞİMİ BULDUM." DİYEREK HATA ÜSTÜNE
HATA YAPMIYOR MU?
Büyük yanında konuşma ayıp, yüksek sesle konuşma yasak, koşup-oynama,
zıplama yasak. Bahçeye girme yasak.
Okula başlarsınız; "Ders zili çalmadan sınıfa girmek yasak, dersin
boş da olsa ara zil çalmadan dışarı çıkmak yasak.", "Konuşma yasak,
fikir beyan etme yasak, beş dakka geç kaldın okula girmek yasak." Bu
hep süregelen davranış biçimi olmadı mı?
YOKSA; "SEN ŞU MİLLETTENSİN BURAYA GELEMZSİN, BURADA OKUYAMAZSIN, ŞU
İŞTE ÇALIŞAMAZSIN, ESNAF OLAMAZSIN..." BÖYLE BİR ŞEY YOK...
ESNAF OLMAK İSTİYORSAN POTANSİYEL OLARAK BİR KERE PARA KASASI GÖZÜYLE
BAKILMA OLAYI; HERKESE AYNI BAKILIYOR. ESNAF OLACAKSAN DAHA DÜKKANI
AÇMADAN; "ŞUNU YATIR, BUNU ÖDE, ŞUNU BAĞLAT, ONU YAPTIR, ŞU KADAR PARA
AL BURAYA GEL... " DENMİYOR MU?
"DÜKKAN AÇMAYI İYİ DÜŞÜNDÜN MÜ? YAZIK OLMASIN EMEKLERİNE, ZARAR
ETMEYESİN, İŞİ BİLİYOR MUSUN? DİYE AKIL VEREN VAR MI? BEN DUYMADIM...
AÇILIM DENİLİYOR...
NEYİN AÇILIMI?
HATALAR TEK BİR ZÜMREYE FİLAN YAPILMIYOR Kİ;
İKİ ÜÇ SINIF İNSAN MEYDANA GETİRİLMİŞ..
1. SINIFTAKİLERİN TUZU KURU...
DİĞER SINIFLARA DA SINIFINA GÖRE DAVRANILMIYOR MU?
AÇILIM EVET AÇILIM...
AMA DÜZGÜN DAVRANIŞIN HEMEN UYGULAMA SAHASINA KONULACAĞI AÇILIM...
YANİ; İLETİŞİMİN OLMAZSA OLMAZI SAYGILI DAVRANIŞI "SAYGI HAYATA
HOŞGELDİN." AÇILIMI...
BAŞKA AÇILIMLAR "TAVİZ" AÇILIMI OLUR...
Devletimi temsil noktasında olanlar; milletimin insanlarına
davranırken sevecen, güler yüzlü, müşfik olacak. Bunu yapmak zor
değil.
DEVLETİ YÖNETENLER;
İNSANIN İNSANA DAVRANIŞ ŞEKLİNİ BİR GÜZEL İNCELEDİĞİNDE "YUKARIDA
YAZDIKLARIN OLANLARIN YANINDA MASUM KALMIŞ." DİYECEKLERDİR.
DEVLETİMİ YÖNETENLER BU DURUMU BİR ELESİNLER..
HAKLILIĞIMIZI GÖRMEK İSTERLERSE GÖRECEKLERDİR...
Son günlerde siyasilerimizi dinyliyoruz;
Asmadın, asamadın filan..
"Çoğunluk elimde ben gereğini yaptım. Yapamayanları da siz bulun."
Demek daha etkili olmaz mı?
"OHAL’İ BİZ KALDIRDIK." AÇIKLAMALARI."
SİYASETÇİ ELBETKİ KONUŞACAK; HER TÜRLÜ İMKÂN ELLERİNDE. ZATEN
KONUŞMAYA İTİRAZ ETME LÜKSÜMÜZ YOK.
YAPTIM, YA DA YAPTIK." DİYE AÇIKLADIĞINIZ KONULARI SİZİN "YAPMADIĞINIZ
ANLAŞILDIĞI ZAMAN BİR İNSANIMIZIN BİLE GÜVENİNİ YİTİRME GİBİ DURUMLA
KARŞI KARŞIYA KALMAK SİZLERİ ÜZMÜYOR MU?"
BU SORUNUN CEVABININ DA DÜŞÜNÜLMESİ GEREKMEZ Mİ?
SEVGİDE ZARURET, SAYGIDA MECBURİYET VARDIR.
ŞÜPHENİN OLDUĞU YERDE HUZURDAN SÖZ ETMEK HAYALCİLİK OLUR...
ÖNEMLİ NOT:
BU MAKALEMDE; HER HANGİ BİRİM, KURUM, KURULUŞ, MAKAM TÖHMET ALTINDA
BIRAKILMAMAKTADIR. DAVRANIŞLARIMIZIN HATALI OLDU ANLATILMIŞTIR....
DAVRANIŞLARIMIZIN ACİLEN DÜZELTİLMESİ GEREKTİĞİ ANLATILMIŞTIR...
ARZ EDERİM
YORUMLAR
Evet dogrudur süphenin oldugu yerde huzur olamaz.
Cikarin ve hatirin karistigi yerde adalet asla olamaz.
Devlet cöker insan haklari söz konusu bile olamaz.
Bunlar olmadigi icinde halk arasinda esitlik olamaz.
Esitlik olmayan yerde gelisim felanda olamaz.
Biri yer biri bakar kiyamet kopmadigi gün olmaz.
Düzensizlik icinde rahat huzur güven dayanisma birlik ve beraberlik olamaz.
Olamaz olamaz olamaz...
Böyle gelmis böyle gider degisim icin kimse beyin yoramaz.
Güzeldi
Yüreginize saglik
Sonsuz saygimla