origami kar taneleri-4-
22 aralık
Uyandım. İlk işim pencereden dışarıya bakmak oldu.Kar camlara yapışmış, yağıyor da yağıyor...
Gece gördüğüm rüyaya devam ediyor gibiydim. Kartopu oynuyordum. Kar, ellerimde diyagramlarını çalıştıığım çizimlerin buruşturulmuş kağıtlarına dönüşüyor. Karşımdaki kişiye atıyorum bu buruşuk beyaz kağıt topları. Bir adam...tanıdığım biri değil önce. Kağıt toplar adama değer değmez gerçek kar oluveriyor. Sonra kocam oluyor bu kişi.ve birden işçiye dönüşüyor. Aldırmıyorum. Her şey normal sanki. Karlaşan kağıt toplar beni neşelendiriyor.
Her yer beyaz. -Sonsuz bir beyazlık. Adam iki farklı çehresiyle bakıyor bana ...sonra gidiyor. Gitmesini hem istiyor hem istemiyorum. İki çehreli oluşundan rahatsız olmaya başlıyorum. Ama, yalnız kalmaktan da korkuyorum.
Ve o’nu görüyorum. Kırmızı yanaklarıyla gülümsüyor. Gamzesi ...pırt diye içeri kaçan o mucize çukurluk her zamanki yerinde. Uzun zamndır ilk kez böylesine net görüyorum onu. Seslenmek istiyorum ona, hayır olmuyor, sesim kilitli...Sesim çıkmayınca, anlıyorum ki bu bir rüya. Rüyamda, rüya gördüğümün farkındayım. Özlem bir bıçak gibi oyuyor beni...
Kar öyle çok yağıyor ki, ellerime değen beyazlık bazen kağıt oluveriyor hala. Bir karmaşıklığın içinde yuvarlanıyorum. Zihnim ısrarla düz ve açık bir alana çıkarak rahatlamak istiyor. Fakat bu imkansız...eğri büğrü, kaygan, kadifemsi bir boşluktayım.
Uyandım. işte....Dışarıya bakıyorum. Düş mü , gerçek mi?
Gürültüler. Bu ne? Aşağıda kapılar kapanıp kapanıp açılıyor. İşçinin çığlıkları...fırlıyorum yataktan. Koşarak iniyorum.
Bekçinin karısı, kocasıyla beraber işçinin sol bacağının başında, orta çağın büyücü şifacılarının resmedildiği bir yağlı boya tablosunu andırıyorlar. Fakat tablo beni şaşırtarak canlanıyor. Kırığı yerine oturtmak için yaptıkları her hamle zavallıyı bağırtıyor.
- Başka çare yoktu, diyor kocam, benden özür diler gibi.
Doktor gelemeyecek.
Yaklaşıyorum...İşçinin tıraşsız, süzgün yüzü bembeyaz. Koyu gözleri çukura kaçmış. Bir an göz göze geliyoruz. O iki çukurda yanan birer kor bakıyor bana. Burada benim ne işim olabilirmiş gibi yadırgayıcı...Bitse şu işkence. Bekçinin karısının boncuk boncuk terlemiş yüzünde zoraki gizlediğiğ bir endişe. Başarabilecek mi? Nenesinin mahareti onda da var mı?
İşçinin ümitsizlikten bitkin düşen gözlerine dayanamıyorum. Salona geçip kar tanelerine bakıyorum. Eğer şu kabartmaların diyagramlarını yapabilirsem, ilk yaratım gerçekleşecek.Gözlerimin önünde dantel gibi kar taneleri uçuşuyor.
Bekçinin karısının;
- Tamam oldu da bitti...Maşallah, aslan gibisin, yakında koşturuverirsin...sözleriyle daldığım çizimlerden kalkıyorum.
İşçi gözlerini kapatmış, büyük bir rahatlamanın huzurlu gevşemesiyle uykuya dalmak üzere. bekçinin karısı zafer kazanmış bir kumandan gibi gülümsğyor. Kocam, minnet dolu, sevecen;.
- Hadi çıkalım da uyusun, diyor.
Sanki, kırık bacağı yerine oturtulan bendim. Öyle sevinçliyim ki! Bugün harika yemekler hazırlayacağım. Tatlılar...
...
devam edecek
..
f.a..
YORUMLAR
Çok beğeniyle okuduğum bir yazı dizisi.
Okuyucuyla bütünleşmesi mükemmel.
Yazının içine girip soğuğu yaşadım,kağıtları katlamaya çalıştım sonra baktım olmadı sıkıldım.
Bir ara işçinin acıyan dizini yüzünden ağlamaklı yüzünü görür gibiydim,
Bekçinin karısı acaba numaracı mı diye düşündüm,burnunu yaptırmak için para peşinde olmasın bu kadın dedim kendi kendime,
Kocanı gördüm bir ara,acaba lens mi alsa dedim gözlerine...Biraz ışık gelse,insan belli bir saatten sonra güzel ve ışık dolu gözler görmek istiyor.
Sonra...
Origamilerin dolu olduğu rafı tutup çöpe attım.
Bir daha da yapmadım.
SEVGİYLE KAL Müget
müget
çok güzel bir atmosfer çok güzel bir anlatım. gizemi de içinde. uzayıp gidebilir böyle. dili uzamaya uygun. geçişler çok canlı. rüya da iyi olmuş düğümleri çözmeye..
"iki çehreli adam "en beğendiğim ifade. bulunduğu yerde ironik bir şekilde soyut da agılanabiliyor somutta.
söyleyeceğim tek şey "Özlem bir bıçak gibi oyuyor beni..." ifadesi. "bıçak gibi oyma" çok bilinen bir söylem. daha özgün ifade edilebilrdi..
müget hanım sizi kutluyorum. yazı diliniz çok güzel. geçenlerde tesadüfen eski bir yazınızı okudum. parkta bir yürüyüştü yağmurda. olağanüstüydü. yazının felsefesine hayran oldum.. neredeyse her cümlede insanı yormayan tatlı bir derinlik vardı. yazıya rastladığıma memnun oldum. buradan onu da belirtmek isterim.
sevglerimle..
müget
origamiler katlanarak ilerliyor ve her katlanışında başka yüzler flim karelerinde sıralanıyor ,düş gibi rüya gibi ,belki çoğalacak yüzler belki de donacak kar tanesinin bir teki ve yazar anlatacak içindekileri tek kişilik sahnede veya alıp savuracak bizi bir sürü kar tanelerinin ortasına
bilemiyorum..
müget
hep beraber göreceğiz neler olacak.
sevgiler..
Tam benim tarzım bir anlatım biçimi. Dördüncü bölümden başlamak iyi olmadı. Geri dönüp okumam lazım. 10 NUMARA...