- 1591 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hiciv
Ben hep böyleyim! Portakalda vitaminken, embriyoyken, korpus luteum’a tutunurken..yalnızdım.. kalabalıkları sevmezdim pek..bugünkü sinamekiliğimi o günkü yalnızlığıma borçluyum diyebilirim. O zamanlar, yani ben mayoz bölünürkene, damarlarıma işlemiş…ha şimdi diyeceksin hangimiz mayoz bölünmedik ki? Hepimiz bölündük. Evet bölündük. Farklı farklıyız..bende bu alemi cihan içinde küçük bir ‘’fark’’ım işte..
Çocuktum, ufacıktım, mini mini minnacıktım, hatta içi dolu bir turşucuktum bazen.o aralar severdim insanları, benimle oynayan ablaları, dövmesi olan sakızları, mahalle oyunlarını, en çokta ‘’ortada sıçanlar’’ı…hiçbir şeyden haberi olmayan bir turşucuktum çünkü..belkide salatalık turşusu.. hatta ‘’hıyar’’ denebilecek kadar basiretsiz…
Sonra insanların ve hayvanların genelde en çirkin olduğu ‘’8-15 yaş arası evresi’’ni şereflendirdim..aha da tam bu esnada, parayı verip de düdüğü çalamayan, bal tutup da parmağını yalayamayan bir kaşkaval edasıyla yaşıyordum.. tokadı yeyip gözlerini faltaşı gibi açtığı halde duygularını harekete geçiremeyen, olduğu yere saplanıp bir şeylere mana vermeye çalışan, işin kötüsü neye mana vereceğini de bilmeyen, rüzgar nereye ben oraya modunda olduğu halde bunun bile farkında olmayan bir kaşkaval…bu evrenin insanları genelde böyle tamamlarlar 15 yaşlarını.. anlamakla anlamamak arasında gidip gelir.. gidiiip geliiir… gidiiiip gelir… gidiiiip geliiir… hatta med cezir !!?
Her şey 18 yaşına gelip bir şeylerin farkına varana veya vardığını sanana kadar (veya diyorum.çünkü,.daha genciz, tecrübe sıfır, deneyim hafif miktarda..) olsun! En azından 18 yaşın bir başlangıç olduğunu biliyorum.. evrensel gerçekler bunlar kes sesini okumaya devam et! Kişiliğin oturmasına ramak kala , ‘’kodum mu oturtum’’ ların, ‘’şşt yavrum’’ ların, ‘’ehueheueheh’’ lerin, içine kapanmaların, dışa vurumların, saçmalamaların bazen tavan bazen taban yaptığı evredir…bünyeden bünyeye farklılık gösterir..güzeldir..hoştur..
Sahi bende 18 yaşına geldim… aman ne iyi ettim.. buradan sonra renklendi benim filmim.. artık ne insanları, ne benimle oynayan ablaları ne de ‘’balıklı dövme çıktı yaşasın!! ‘’ sakızları sevmiyorum.. çünkü bunların bir kısmı kelek attı tedavülden kalktı ;) bir kısmı yok.. bir kısmı yok denecek kadar az… ben o cüzi kalabalıkla idare edeyim dedim.. bir sürü arkadaşım, kankam ve türevleri oldu…iyi ki de oldu! Tecrübe tecrübe diyordun. Al sana tecrübe! İyi oldu sana. Oh oldu!! (:
Ama var ya.. insana ne türev ne de integral lazımmış.. en sonunda bir dostum oldu… ondan sonra açtım ağzımı yumdum gözümü.. susturabilene hayret doğrusu.. yani aşk olsun..
Aman bu ne pislikmiş be! Çevrem ne kadar pislenmiş benim.. meğer bana,içine çöp atılmasını bekleyen içi boş bir çöp kutusu muamelesi yapılmış
.. etrafım janjanlı çöplerle doluymuş.. hepsi parlıyormuş yanımda ama içleri boşmuş aslında.. ;)) çoğu fısı fısına gülmüş durmuş bana… farkında olmadan her gece dönülmez akşamın ufkundaymışım.. gönül hicranla dolmuş.. falan filanmış meğer..
Beyinler özgür değil.. ‘’benim çevrem..’’ ler kir pas içinde kalmış.. herkes birbirine endeksli.. bundan fazlası da; insan pisliliği=çevre kirliliği…
Kılıç Bayram