- 1401 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Toplum Saat'inde Akrep misiniz? Yelkovan mı? Yoksa sağa sola sallanıp duran bir Sarkaç mı ?
Yazımın konu başlığına baktığınızda siz hangisi olmak isterdiniz ? Başkalarını devamlı kontrol huyunuzdan dolayı kendi işinize vakit ayıramayanlardan mısınız ? Yoksa kendi isteklerinizin başkaları tarafından onaylanmasına ihtiyaç duyanlardan mısınız? Yada başkalarını mutlu etmek için ne yaptığınızı bile anlamadan bir o yanaaa bir bu yanaaa , dalgaların kıyılardan kıyılara savurduğu bir fındık kabuğu musunuz?
Buna benzer kişisel eleştirilere gelemiyorsak belki de bunların hiçbirisi değilizdir. Çünkü gerçekleri kabullenmek hiç kolay değildir ve gerçeklerle yüzleşmek beraberinde acı gerçeklerle yüzleşmemize neden olağı için bize sorulduğunda hayatımızdan gayet memnunuzdur. Aksini iddaa eden yalan söylüyordur :)
Yaşamımızın çeşitli dönemlerinde klasik sorulara sürekli bir muhattaplık ve aşinalık söz konusudur. Önce okul hayatımızla ilgili " Derslerin nasıl yavrum, evladım?" şeklinde başlayan sorular, yetişkin evrelerimizle birlikte yerini sorumluluk almaya adım atacağımız eylemlerle devam eder. Orta öğrenimimiz sonrasında hangi mesleği düşündüğümüz ve üniversiteye gidip gitmeyeceğimiz araştırılmaya başlanır. Üniversiteyi cep te saymışçasına, üniversiteyi okumanın da artık hiçbir işe yaramadığını savunanlar oldukça bu ülkede artık kimsenin aç kalmayacağına kanaat getirir gibi olurum.
En azından belli bir kesimin üzerinden geçinenler için. Yani bir üniversite ortamının ne demek olduğundan habersiz bir kişinin düşüncelerinde oraya harcanacak zaman kaybı yerine , erkekler için askerlik yapmak ve işe girer girmez 2 yıl daha tecrübeli olmak ( yeni mezun olan birisine göre), bayanlar için ise hayırlı bir kısmet akabinde , evinde kocasının dizininin dibinde takılması daha makbüldür. Bu devirde tek tabanca çalışmak zor olacağı için eve yakın münasip bir işde kabul görülebilir :)
Evlilik durumlarında da, ufak ufak torun yolu gözleyen anane yada babanelerin "çocuk ne zaman? torunumuzu ne zaman sevicez" şeklinde sıkıştırmaları ile toplumsal anlamda insanların üzerinde bir baskı daha gerçekleşir. İnsanlar evlenmeden önceki halleri ile evlendikten sonraki halleri arasında güç bela saygı dengesini korumaya çalışırken yada bunun doğru olduğuna kanaat getiremeden, onlardan hayatlarının sonuna kadar mutlu olmaları ve bunun da meyvalarının en kısa zamanda verilmesini isterler. İsterler de İsterler :)
Yolunda gitmeyen evlilikler için, erkeğe göre herşey yolunda giderken , bayanlar açısından akıl veren çok olur. "Bekar’a karı boşamak kolaydır" şeklinde bir söze dayanaraktan, yürütemiyorsanız boşanın gitsin demek çok kolaydır kimilerine göre. Hele ki evlilik meyvalarını vermiş ise...Çoğu zaman bu tip sorulara cevap vermekten sıkıldığımız için yolumuzu değiştirir yada görmemezlikten gelmeye başlarız insanları. Bizden alınan cevaplar birkaç ekleme ile aynı ortamda dönüp dolaşıp gene kulağımıza geleceği için az ve öz konuşmak yada bundan sonra hiç lafını açmamak en doğru şeydir.
Çoğumuz gerçekte ne istediğimizi kestiremediğimiz için çevremizdeki (bu tür haber asalakları diyebiliriz sanırım bunlara) kişilere verdiğimiz cevaplara göre yaşamaya başlarız. Boş boş bakan gözlerle , amin ve inşallah sözleri arasında negatif bir emcilikle bütün enerjimizi alır götürürler ve geriye sadece karşımızdaki insana verdiğimiz cevaba uygun şekilde isteklerimizi Allah’a havale etmiş şekilde devam ederiz yaşamaya. Çünkü Allah’tan ümit kesilmez.
Ne mi yapmak gerekir ? Öncelikle yazılarımda hedeflediğim temel hedef, haddim olmayarak , zaten bilinen ve farkında olduğunuz durumları yinelemek fakat farklı bir dille kısadan hisse şeklinde vurgulayabilmek. Az biraz bu konuda faydam olabiliyorsa ne ala, bundan mutluluk duyarım. Hayatımızdan kendimiz sorumlu olduğumuza göre her yapacak olduğumuz yada yaptığımız işin detaylarının bilinmesine gerek yok.
Saygı görmek için saygı göstermek gerekiyorsa ; O zaman bizler de bu tip kişilere onların hayatlarını didikleyici sorular sormadığımızı hatırlatmalı ve onlardan da bunu beklemeliyiz. Hala anlamıyorsa yada ısrar ediyorsa cevap veremeyeceğimizi belirtip oradan ayrılmak en güzeli. Masum olan bir insanın kendisini savunmasını hayal edebiliyorsanız, bu tür bir durumda karşınızdakine laf anlatmanın ne denli güç olabileceğiniz anlamışsınızdır.Sizi kendisine bir malzeme olarak gören değil, örnek alabilen kişilere kendinizi açabilmeniz dileklerimle...
Yazan : Turgay GEZİCİ | www.bilincalti.com
Facebook Sayfamız : /pages/Kisisel-Gelisim-ve-Empati-Sureci/180199977717?ref=ts
E-Bülten’e üye olun, yazıları ilk siz okuyun.
YORUMLAR
Turgay bey yien dikkatlice okudum ders veren yazınızı ve düşündüm .
Acaba ben hangisiyim diye ve sağa sola sallanan sarkaç olduğuma karar verdim. Ama sallanmaktan kurtulmaya yani dik durmaya özen gösteriyorum..
Size yine teşekkürlerimi yolluyorum..sevgilerimle..