- 1003 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZLIĞIMIZ
Yalnızlığı yaşıyoruz, kendi evlerimizde, kendi dünyamızda. Kimsesizliği yaşıyoruz yaşamak istemesekte.
Kalabalık olsa da etrafımız; içimizde ki binbir dünya da yalnızlığımızla başbaşa kalıyoruz.
Kimi zaman hüzünleri, kimi zaman sevinç ve mutlulukları yaşadığımız bu dünya iç dünyamız. Kimsenin bilmediği, bazen bilinmesini görülmesini istediğimiz, bazense etrafını kalın duvarlarla örüp, kimseyi yaklaştırmaya cesaret edemediğimiz dünyamız...
Renklere boyuyoruz bu dünyayı. Bazen en canlı tonlarla rengarenk boyayıp süslerken, bazen de siyahlarla, grilerle en koyu renklerle kapatıyoruz üzerlerini kat kat...
İçimizde yaşıyoruz imgelerimizi. Bazen ihmal ediyor, elimize ne geçerse dolduruyoruz köşe bucak. Yer kalmadığında eskileri atmaya cesaret edemiyoruz yenilerini koymak için.
Bazen hadi bir gayret deyip bahar temizliği yapmaya çalışıyoruz.’ Hadi diyoruz; iyi bir temizlik yapalım. Koyu renk perdeleri ve sıkı sıkı kapalı camları, kapıları açıp güneşi dolduralım içeriye.’
Tüm eskileri, geçmişimizi, tüm toz kaplamış anı ve hüzünlerimizi silkelemek istiyoruz. Köşe bucak dip temizliği yapmak, yeni yeni anlar taze duygular koymak geçiyor içimizden. Bazen bunu başarmak için üstün çaba ve gayret gerekiyor. Bu gücü bulamadığımız da kendimizde vazgeçiyoruz, erteliyoruz yenilenmeyi, tazelenmeyi...
’Mutluluk’ İki avuç arasında akıp giden zamanın içinde yarım kalmışlığımızla hep eşikte duruyor nedense...
Hapsediyoruz mutsuz bir yaşamın dört duvar arasında ki yalnızlığımıza kendimizi. Korkularımız eşikte bekleyen misafiri içeri almaya cesaret edemediğimiz korkularımız. Her zaman mutluluğumuza gölge düşüren umutsuzluklarımız, mutsuzluklarımız...
Çoğu zaman en içten duygularla buyur diye sarılıp içeri almak istediğimiz; fakat cesaret edemeyip, suratsız, ürkek ve korku dolu bakışlarımızla kapımızı kapıttığımız misafir!
Affet bizi...
Affet seni içeri almaya cesaret edemediğimiz, yüreğimizin en baş köşesine oturtamadığımız için...
Eşikte bekleyen içeri almaya cesaret edemediğimiz her an, her zaman beklenen misafir! Sen yine de bize alınma, küsme elbet bir gün tüm korkularımızı yenip, sana kapımızı ardına kadar açarız karşılarız seni...
Ve o gün ’Hoşgeldin. Sefa getirdin, buyur gir içeri dünyama’ deriz en gülen gözlerimizle ve yüzümüzle...
Hülya Akyıldız
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.