BİR GÜN BENİ ÖZLERSEN
BÖLÜM ÜÇ
Ertesi gün, Ayşe öğretmen hiç durmadı. Köyde harıl harıl bir faaliyet vardı.
Dikiş nakış için yer ayarlanmış, gereken her şey düşünülmüştü. Hazırlıklar yapılıyor, Ayşe oradan oraya gidip geliyordu. Epey yorulmuştu. Duşunu alıp uzandı, çok yorgundu. Hemen uyumuştu.
Ne kadar geçtiğini anlamadan kapısı çalındı. Zorla ayağa kalktı;
---Kim o ? Diyebildi.
---Ben Kâmuran… Kapıdaydı.
---Ne var? Dedi Ayşe. Doktor;
---Ne o, hasta mısın?
--- Yok, uyumuşum.
--- Başın ağrıyor mu?
---Bilmem… Dedi Ayşe. Ayakta zor duruyordu, içeri gidip yatağa oturdu.
Doktor bu küçük odaya baktı, çok zevkli döşenmişti, fazla eşya yoktu. Ama şirin duruyordu. Ayşe’nin yanına geldi, elini tuttu
---Hey!!! Ateşin var senin.
Sonra dışarı çıktı, yan tarafta olan ebeye seslendi;
---Melek hanım, gelir misin?
---Tabi. Diye hızla geldi “ ne var?”
---Bu kız hasta, çok terlemiş. Üstünü değiştirin bakalım, ben çantamı alayım, muayene edelim.
Melek Ayşe’yi ateş içinde görünce, çok şaşırdı.
---Aman kız, ne oldun sen?
Dedi, önce soyunmasına yardım etti. Temiz çamaşır ve pijamalarını giydirdi. Ayşe kendinde değildi ateşten sayıklıyor gibiydi.
---”Annem, annem” diyor.
Doktor gelip muayene yaptı. Çok üşütmüştü, hemen iğne ilaç hazırladı.
---Serüm takalım bu gece. Bunu yalnız bırakma.
---Tamam… dedi Melek hanım. Ayşe o gece kendini bilmez yatmıştı. Melek ebe de yalnız bırakmamış, doktor sık sık gelip, kontrol etmişti. Sabah biraz gözlerini açtı;
---Ne oldu bana? Dedi. Melek ebe;
---Üşütmüşsün biraz, ateşlendin. Kendini nasıl hissediyorsun?
---Bilmem, başım kazan gibi. Sanki benim değil.
---Geçer geçer. dedi
Melek hanımın kocası kadir bey, muhtara “Ayşe hasta” deyince, yaşlı adam koşup gelmiş, “neyi var kızımın?” diye. Ayşe biraz dalmıştı. Melek ebe işaret etti, uyuyor diye. Dışarı çıktılar, orada konuştular.
---Üşütmüş, gece doktor serum taktı. Şimdi iyi, ateşi düştü. Yalnız yanına biri lazım, ben sağlık ocağına gideceğim.
---Tamam, ben hanımı yollarım. O, yanında oturur.
Doktor göründü “Nasıl Ayşe?” dedi ebeye. “Ateşi düştü uyuyor.”
Doktor içeri girdi baktı yüzü çok solgun. Ayşe hiçbir şeyden habersiz öyle yatıyordu
Doktor biraz endişeli;
--- Bu kız daha önce baş ağrısından şikayet eder miydi? Dedi.
---Yok. Dedi ebe, “iki yıldır beraberiz ilk defa böyle hasta oluyor, sağlam kızdı ama anlamadım bende. Yanlız geçen hafta çok yoruldu. Okulun badanası, temizliği, masaların boyanması, perdelerin yıkanması. Gece gündüz durmadı, çok yoruldu. Ondan olabilir.
Ayşe iki gün kendine gelmeden yattı. Doktor ona ihtimamla baktı. Köylü çok üzülmüştü.
Ayşe okulun açılacağı güne kadar, ayağa kalktı toparlandı.
Sonra doktora gülerek;
---Bağışla, seninle tanışmamız bir acayip. Anlaşmamızsa bir başka oldu, sana borçlandım. Dedi…
Doktor gülmüş; “ Bana neye borçlandın?”
---Minnet borcum oldu. Nasıl öderim?
---İyi ol, o bana yeter. Dedi Kâmuran…
---Olacağım… Çocuklar beni bekliyor, bak yarın okul açılıyor.
---Sahi, diğer okul bittimi, gördün mü, nasıl olmuş?
---Hayır görmedim. Gitmedim… Benim okulla ne işim var? Kursa ben gitmeyeceğim. dedi Ayşe.
---Öyle merak ediyorum ki…
---İstersen gidelim. Sana arkadaş olurum.
---Tamam… dedi. Ayşe hazırlanıp, beraber yürüdüler.
Onları gören köylüler, yanlarına geliyor, “ aman iyi olmuşsun, bizi korkuttun” diye sevgi gösteriyorlardı.
Ayşe çok memnundu. Onu çok seviyorlardı, bu sevgi ona yetiyordu.
Muhtarı gördüler, “ sınıfı görmeye geldik” dedi. Sağlık ocağından birazcık uzakça idi.
Muhtar, Ayşe yi ayak ta görünce çok sevinmiş, bu sevincini gözyaşları ile göstermişti.
---Aman kızım iyi olmuş, dedi “bizi korkuttun”
---Yok, muhtar baba. Bilirsin, bana bir şey olmaz, dedi. Yaşlı adamın gözyaşını eli ile silip okşadı.
---Ağlama, hadi sınıfa gidip görelim. Hoca ne zaman gelecek bakalım? Dedi. Muhtar gülümsedi;
---Geldi, geldi. Şimdi bizim evde…