VII. Tek Soruluk Sınav
Kesif bir sınavdan daha geçiyorsun bugün. Soluk alabilmenin diyetinden daha ince, sessiz kalabilmenin acısından daha kederli bir sınavdan… Sorular hayatın ta içinden, cevaplar mümkün mertebe dışından… Ne kadar kalabalıksa ruhun, o kadar yalnızsındır aslında. Ne kadar derine bakabilirsen, o kadar derindesindir. Şimdi boşalt içindeki güdümlü öğrenmişliği… Rengârenk mahmurçiçekleri koy kapına. Frapan bir insanlık olsun üstündeki giysin. Melek gibi arınmış, su gibi berrak… Çıkar uçları aşınmış eldivenlerini, teninle dokun. Dokun ki ısısı sana şarkılar söylesin hayatın. Islıklar çalsın gece boyu rüyalarına. Yalayıp geçsin siluetini nefesler.
Varsın, verdiğin değerlere karşılık vermesin insanlar. Hatta seni, en elim zamanlarında bir başına koysunlar. En savunmasız zamanlarında sırtından vursunlar. Varsın görmezden gelsinler, gülsünler. Sen yine de rengârenk çiğdemler koy kapına. En değerlilerini sun. Kim neyi ne kadar hak ediyor? Ne önemi var? Sen dağıt gitsin en değerlilerini. Duymazdan gel “kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyeceksin” sözlerini. İlk sorusu ağır belki bu sınavın… İlk cevabı da bir o kadar kural dışı. Boşalt içindeki kalabalıkları… Kuralları… Zordur geçmek bu sınavları…
Dolduramaz o koca boşluğu frişkalar, sana okkalı bir yel gerek.
Koy kalbura ele dünyayı, sana kalburüstü dost gerek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.