- 5090 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMA DAİR!
Zaman zaman yaşamdan bıkıp, hayıflandığımız olur. “Aman canım, böyle yaşamaktansa ölmek daha iyidir diye.Hatta bunaldığımız anlarda bile intihar etmeyi bile düşünenlerimiz de olmuştur,duymuşuzdur bile:” Şu adam tüfekle kendini vurdu
, komşu kadın balkondan kendini aşağıya attı ya da genç kız bir kutu hap içti! gibi.
Bugün, yaşama dair bir şeyler karalayıp, siz dostlarımla paylaşmak istedim.Has bel kader elbette benim de kendime göre,yaşam üzerine az da olsa değerlendirmelerim olacaktır.
Bazı insanlara, yaşamı böyle çekilmez kılan nedir?Hep düşünmüşümdür.Hiç bir şeyin kolayı yok ki.Hep zor,alın teri dökülerek elde edilen şeylerin değeri,daha kalıcı ve kıymetli olmakta..Yani yaşama sıkı sıkı sarılabilmek için bazı zorluklardan geçmek lazım bence.Ağzımızdaki lokmayı çiğnemden yutarsak ne olur?Midemize oturur,rahatsız oluruz.Yaşam da böyle.Kolayına kaçanların,alın teri dökmeden kazanmaya çalışanların sonu ne yazık ki,hüsran.
Burada soyut şeyler yazarak edebiyat yapmaya çalışmayacağım. Hissettiklerimi değil gördüklerimi yazacağım. Tabi ki;yaşamın içinden…
Bazı zamanlar kendime de çok kızdığım olmuştur. Neden mi?Yaşım elliyi aştı.”Artık oturup masal yazmanın zamanı geldi “diye düşünmüşümdür, pasifsize olmayı tercih ettiğim anlarda…
“Yatan aslandan, gezen tilki daha yeğdir” diye bir atasözü var ya.Çok severim bu atasözünü.Zaten sürekli dışarıda insanlarla iç içeyim.İletişim halindeyim.Öyle pozitif insanlarla karşılaşmaktayım ki;işte o zaman kendimi tekrar sorguluyorum:”Kendine gel!Yaşama sarıl!
Geçenlerde Dikimevi tarafında kaldırımda yürüyorum. Yerde iki bacağı da olmayan bir insan gözlerime takıldı.Adamcağız,bir şeyler yemek için ellerini yıkamaya çalışıyordu.Yaşama karşı barışıktı.Hayat doluydu.Yürüyemiyordu ama elleri onu istediği yöne çekip çevirebiliyordu.Kendi kendime:
- Kendine gel Ayhan! Yolda yürümeye bazen gocunuyorsun,bak şu adamın haline,elleriyle sürünerek yürüyor ama gözlerinde yaşama dair ışık var!
Bu sabah eşimle birlikte rutin yürüyüşlerimizde; iki farklı insanla karşılaştım.Nasıl bir tip mi?Öyle obez falan değil,ya da basen kısımları sağa sola yuvarlanan hanımlar da değil.
Arkamdan gelip yanımdan hızlıca geçen kişiye gözlerim takıldı. Adamcağızın iki kolu da protezli. Kollar sallanıyor.Yürüyüşü o denli sertti ki,hayret ettim.Yarıştan kopmak istemeyen hali,beni çok etkiledi.Hızımı artırsam da yetişemedim,arkasından bakakaldım!
Diğer farklı insanın hali ise önceki kolsuz adamdan daha da düşündürücüydü! Adamcağızın iki gözü de görmüyor!Elindeki asasıyla yürüyüş parkurunda yürümeye çalışıyordu.O da tek başına kimseden yardım almadan yaşama tutunmaya çalışıyordu.
Eee,işte böyle!...Bazen bakıyorum da;çevremde öyle kapris yapan insanlar var ki;hep ben diye ön plana çıkıp egolarını tatmin peşinde koşan zavallılar…Bu insanların,yaşamdan ne beklentileri olabilir ki? Ya da yaşamla ne derece barışıktırlar. Hiç zor olanı başardılar mı bu zamane dek? Hep etraftan pohpohlanmak istemeleri,onların yaşama dair ne kadar anlamız ve boş gözlerle baktıklarının bir işareti değil mi?
Yaşamak öyle kolay değil! Yaşayacaksan adam gibi, onurlu yaşayacaksın.En ufak bir rüzgarda yıkılmayacaksın!Çok çalışacaksın, gerekirse çok çile çekeceksin ama umutsuz olmayacaksın.Her zaman kendinden aşağıdakilerle kendini kıyaslama yapacaksın. Onlardan öyle ders alınacak şeyler var ki; eğer kaprisli değilsen çok şeyler kazanırsın ve yaşama sıkı sıkı sarılır, pozitif olursun.İşte o zaman çok farklı bir insan olarak yaşama tekrar dönersin…
İyi pazarlar…
YORUMLAR
Evet arkadaşım zor olanı başarmaktır yaşamak. Gülü dahi koklamak için dikenine katlanmak gerek. Barış için gerekirse kavga etmek gerek. Yutabilmek için lokmayı emek vermek gerek, bıkmadan usanmadan emek...
İşte o zaman gül daha güzel kokacak, barış daha kalıcı olacak, lokma daha lezzetli olacak.
Yaşama pozitif bakışını aktardığın yazın hem anlamlı hem de su gibi okunmakta,
Yazmaya devam Ayhan'cığım, seyrek te uğrasam sayfalarına yüreğimle izlemekteyim başarılı yazılarını...
Ve dört gözle bekliyorum yeniden, o sade, yalın, temiz duyguların şiirlere döküldüğü anı...
Bence yazıların, hikayelerin gerçekçi, akıcı ve üstadca bir kalem... Bence şiirlerin de hoştu, ne olur sanki okumayıverir işine gelmeyen... Ama ben severek okuyordum inan... Sana senin yurdundan kucak dolusu selam.
Birkaç yazı ve şiirlerinden benim siteme de gönderirsen sevinirim(www.cemaleroglu.com) adresine... Sevgilerle...
Hayat; eğrisiyle doğrusuyla, noksanıyla tamıyla, güzeliyle çirkiniyle yaşanmaya değer aslında.. Hiç bir özrü olmayan insan sağlığım tam yerinde diye Allah'a şükrederken, ayakları olmayanlar belki elleriyle yemek yiyebildiklerine, gözü görmeyenler ayaklarının bastığına yani herkes daha kötüsünü düşünüp haline razı olarak hayatını sürdürmek zorunda..
Zaten kabullenemeyenler de ezilip gidiyorlar. En önemli şeylerden biri de akıl ve ruh sağlığı belki de.. O yüzden her şey insanlar için deyip psikolojimizi çabuk toparlamamız lazım..
Yazınızı yine çok beğenerek okudum. Ders niteliğindeydi.. Zaten olaylara hep objektif bakıyorsunuz. Teşekkürler paylaşımınız için..
Saygı ve selamlarımı sunuyorum. On puanımı bırakıp çekiliyorum sayfanızdan.
AYSEL AKSÜMER tarafından 6/20/2010 10:43:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok güzel
Tamamına katılıyorum.Tabi ardından bakıpta yaşama azmiyle dolu insanlarımızın yalnız kaldıklarında neler düşündüklerini yaşama dair anlatmaya kalksak kimbilir yazacağınız ne çok hikayeler çıkar.
Benim bildiğim gördüğüm ve konuştuğum böyle biri var.
Henüz 17 yaşındayken elektirik çıraklığı yaptığı dönem makkapla delmeye çalıştığı duvarda aslında elektirige makkabın ucunu deydirdiğinden haberi olmayan bir genç. Bence hayatının karardığı gün o gün hastanede kendine geldiğinde kollarını oynatmak istediği anda anlamış kollarının olmadığını ve sadece bir ayakla kendine fazlasıyla saglam bir karekter çizen bu genç çok acı hikayesini anlatırken. Tek üzüntüsünün askerlik yapamıyacağını bilmesiydi.
Ben askere gidemiyeceğim.Dediği gün bu gün gibi aklımda.
YÜREĞİMİ DERİNDEN SARSAN BU ÇOCUĞUN SÖYLEMİŞ OLDUĞU SÖZLER
(Park ta oturuyorum yaşlı bir amca yanıma geldi.Böylede yaşanılmaz ki dedi. İki kolum da sağlam olsaydı onu öldürürdüm)
(Ağlayan insanları sevmiyorum.Git çalış çabala elin kolun saglam)
(Her şeyi hayalim de, yapıyorum)
(Tek üzüntüm annem)
(Yaşamak güzel )
Yüreğine saglık Ayhan SARIKAYA
Ne zaman yazını okusam hissettiğim her şeyi paylaşmak istiyorum.
Çok saygılar arkadaşım
Yaşama dair bir kaç satır da benden gelsin mi?
Oldum olası mülayim bir yapıya sahip olmuşumdur.Kavgadan nefret ederim.En ufacık bir tartışmada elim ayağım titrer.Kimseye derdimi anlatamam, paylaşamam.Yüzeysel olarak bile çok canıma tak etmedikçe söylemem.Herşeyi içimde yaşarım.Acılarımı, özlemlemlerimi, hayattan beklentilerimi...
Benim yaşadıklarımı yaşayıp, hâlâ ayakta dimdik durabilecek az kadın olur gibime geliyor...O kadar acının üzerine, sıfırdan ikinci bir hayata başlamak ve bilmediğin koca bir şehirde sadece kızıyla üçüncü kez yeni bir hayat kurmak...Okuduğunuz kadar kolay değil, emin olun...
Ama rahmetli babacığım hep güçlü olmayı, hep şükür etmeyi, hep kendinden aşağıdakileri görüp, acın çok büyük olsa bile mutlu olmayı öğretti...
Eğer bu gün ayakta hâlâ dimdik durabiliyorsam kendimden daha kötülerini görüp şükredip, hayata daha sıkı tutunmamdan dolayııdır.Derdini veren Rabbim, biliyorum ki dermanını da veriyor.Yeter ki görmesini bil...
Yazacak koca bir hayat hikayesi var :)) neyse kısa keseyim...
Babalar gününü bir kez daha kutlarım...Sevgi ve saygı ile
mavideydisevgi tarafından 6/20/2010 10:15:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
mavideydisevgi tarafından 6/20/2010 10:19:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ayhan abim yasama dair güzelikkler okudum kaleminizden. Benim bir yegenim var Istanbulda yasiyor. Daha kücük ve göz hastaligi var. Tavuk karasi hastaligi var ve birgün görme yetenegini tamamiyle yitirecekmis Doktorlarin söylemesine göre. Inanin size o kücük kizin hayata sarilisini ve yasamayi nasil sevdigini anlatamam. Onun yasam sevgisi karsisinda bazen utaniyorum gereksiz seylere üzüldügüm icin. Kaleminize yüreginize bereket.
Profil sayfanizdan hayatinzla ilgili bilgileri okudum. Niksar dogumlu oldugunuzu yaziyorsunuz. Benim Niksar da uzun yillarim gecti. Suan hala akrabalarim yasamakta. Kendim Niksar li degilim ama yinede cok seviyorum Niksari. Okudugumda bir yakinlik hissettim abim deyisim ondandir affola. Saygilarimi ve selamlarimi gönderiyorum Ankaraya
bu aralar adını sıkça duyduğum usta bir kalem... sayfasını ziyaret ancak mümkün oldu...
mutluluğn tek şartının hep kendinden ekisk olanları görüp şükretmek olduğunu savunanlardanım ben de...
yaşamak için o kadar çok sebebimiz var ki... iki gözümüz iki kulağımız bacaklarımız ellerimiz kollarımız...
insanı yaşama bir kez daha ve sımsıkı bağlayan mükemmel ötesi bir yazıydı bu... kutluyorum sizi... saygılarıla...
Harika bir yazı sevgili arkadaşım. İnsanlar mutsuz. Hiç bir şeyden hoşnut olmuyorlar. Hep kendilerini yukarıdakilerle kıyaslıyorlar. Senin de deiğin gibi daha kötülere baksalar şükredecekler. Nu manada yaşama dair onu anlatan güzel ve anlamlı bir yazı okudum kaleminizden. Herkes okumalı bence. Saygılar, tebrikler, selamlar. Bir süreliğine aranızdan uzaklaşıyorum. Hoşçakalın. en yakında görüşmek üzere.
Sevgili arkadaşım, yazın aynen senin gibi hayat dolu
Bence umutsuz insan mutsuz insandır
Elinde olanla yetinmeyi bilecek ve şükredeceksin
Yok daha çok istiyorum diyorsan, o zaman çalışıp daha çok kazanacaksın
Başkalarına bakıp bakıp sızlanmayacaksın
Tebrikler arkadaşım, hayata bu kadar pozitif baktığın için.