- 1218 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YA ATATÜRK OLMASAYDI !..
YA ATATÜRK OLMASAYDI !..
Dr. Sadık Özen
Maalesef vatandaşlarımız arasında; milletimizin en büyük şansı, dünyanın en büyük devlet adamlarından biri, en büyük devrimci ve askeri deha sahibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ilkelerini yeterince benimseyememiş olanlar var. Bunun sebebi bu büyük insanı gerektiği kadar tanıyamamış olmalarıdır.
Büyük bir imparatorluğun külleri üzerinde yeni bir cumhuriyet kurulması kolay olmadığı gibi, ortaçağın karanlıklarından gelen bir yönetimin değiştirilmesi ve yerine çağdaş bir devlet kurulması, bu devletin modern devletlerin sahip oldukları olanaklara kavuşturulması, üstelik dine dayalı bir devlet yerine laik bir demokratik hukuk devletinin getirilmesi mümkün olamayacak derecede zordur.
Mustafa Kemal Atatürk işte bu zoru başarmış ender liderlerden biridir. Hatta dünyada bir benzerinin olmadığını söylemek mübalağa olmayacaktır. Verdiği bağımsızlık savaşı bütün dünyaya örnek olmuştur.
Bu başarıya ulaşırken ne denli bir mücadele vermiş olduğu bilinmeli ve takdir edilmelidir. Ne yazık ki kafalarındaki önyargılı düşüncelerle bunu yapamayanlar var. Atatürk, yedi düvele karşı verdiği savaş yıllarında yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda düşman kazandı ve bunlar yenilgilerinin acısını hiç unutamadılar.
Ortaya koyduğu ilkeler ve yaptığı devrimler ise, dine dayalı bir devlet yönetimine taraftar olan tutucu çevrelerce insafsızca eleştirildi ve eleştirilmeye de devam ediyor. Malum olduğu üzere; bir ağacım meyvesi ne kadar çok ise, taşlayanlar da o kadar çok olurlar.
Bana göre Atatürk Yüce Allah’ın Türk Milleti’ne büyük bir lütfu ve armağanıdır. Önemli olan halkımızın bunu anlayabilecek bir bilince erişmiş olmalarıdır.
Türk Milleti, tarihi boyunca, hep ezilenlerin yanında yer almış, düşenin dostu olmuş, darda kalanlara ve muhtaçlara yardım elini uzatmıştır. Türk halkının İslam dinine mensup oluşu ise bu niteliklerini daha da güçlendirmiş ve perçinlemiştir.
Şu günlerde, Filistin ve Gazze’de yapılan İsrail saldırılarına maruz kalan, evsiz-barksız, aç-sefil, yaralı ve tedaviye muhtaç insanlara nasıl bir kucak açmakta olduğumuz ortadadır. Türk halkı, dünyanın gözleri önünde işlenen bu vahşice katliamı ve sonuçlarını büyük bir duygusallık içinde izliyor ve elinden geldiğince karşı çıkıyor ve yardımda bulunuyor.
Filistinliler’e karşı halkımızda uyanan bu duyarlılık bana Kurtuluş Savaşımız öncesini hatırlattı. Yapılan Sevr Antlaşması ile ittifak devletlerinin istilasında olan ülkemiz, istilacı devletlere uygun birer pay verilerek bölünmüş, Türk Milleti’nin egemenlik ve bağımsızlığı elinden alınmıştı. Halkımız, o günlerde , şu anda Filistin halkının maruz kaldığından daha büyük bir felaketle karşı karşıya gelmiş bulunuyordu. Çünkü karşısında tek bir düşman olmayıp, bütün emperyalist devletler vardı.
Şimdi bir an için, o günlerde içinde bulunduğumuz koşulları gözümüzün önüne getirelim ve kendimizi, Filistinliler’in şu anki durumlarının yerine koyalım ve sahip olduğumuz duygusallık içinde bir değerlendirme yapalım:
YA ATATÜRK OLMASAYDI, ACABA BUGÜN NE DURUMDA OLURDUK?
Hepimiz, kafamızdaki sabit fikirleri, siyasi görüşlerimizi ve tek yanlı görüşlerimizi bir tarafa bırakarak, durumu vicdani yargılarımızla değerlendirmeye çalışalım.
Evet, sorumu bir kere daha yineliyorum: Ya Atatürk olmasaydı?
Emperyalist devletlerin amaçları, Haçlı Seferleri’nden başlayarak Türk ırkını ortadan kaldırmak ve Türkleri haritadan silmek olmuştu. Birinci Dünya Savaşı’nı da bu amaçla yapmışlar ve ülkemizi bölmeyi başarmışlardı. Paylaştıkları bölgeler arasında bize bırakılan yerleri de, bir süre sonra elimizden almaları işten bile değildi.
İşte bu sırada Mustafa Kemal çıktı ortaya. Samsun’a çıktıktan sonra, Amasya Tamimi’ni yayınladı, arkasından Erzurum Kongresi’ni yaptı ve daha sonra da Sivas Kongresi’ni topladı. Amacı Türk halkı arasında birlik ve beraberliği sağlamak ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatmaktı.
Sivas Kongresi oldukça tartışmalı başladı. İlk olarak Padişah’a bağlılık ve bayram kutlaması için telgraflar çekildi. Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından bazıları, savaşmak yerine Amerikan mandası altına girmenin daha uygun olacağını savundular. Hatta görüşmelerde bulunmak üzere Amerika’dan bir heyetin gelmesi için bir telgraf çekilmesine karar bile aldılar. Mustafa Kemal bu telgraf kararını hasır altı ederek, çalışmalarını inatla sürdürdü. “Ya istiklal, ya ölüm” parolasını buradan verdi ve bu kongreden sonra Kurutuluş Savaşımız fiilen başlamış oldu.
Bundan sonrasını anlatmaya gerek görmüyorum. Hepimizin bildiği şeyler. Düşmanları toprağımızdan kovduk, egemenliğimizi kurduk ve bağımsızlığımıza kavuştuk.
Şimdi de Atatürk olmasaydı neler olacağını düşünmeye çalışalım.
1- Kurtuluş Savaşımız yapılamazdı.
2- Milletin iradesini temsil eden TBMM açılmazdı.
3- Sevr Antlaşması yürürlükte kalır, buna göre topraklarımız; İngilizler,
Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar arasında paylaşılır, Anadolu’nun küçük bir
kısmı da Osmanlı Devleti’ne bırakılmış olurdu.
4- Bizi bağımsızlığımıza kavuşturan Lozan Antlaşması yapılmamış olurdu.
5- Topraklarımızda; Pontus Rum, Ermeni ve Kürt devleri kurulur, Araplar ve
Yahudiler’e de pay ayrılmış ve İsrail Devleti bizim topraklarımız üzerinde
kurulmuş olabilirdi.
6- Cumhuriyetimizi ilan edemez, egemenlik ve bağımsızlığımıza kavuşamazdık.
7- Bize ayrılan küçük toprak üzerinde, Hilafet ve Şeriat düzeni içinde yaşamaya
mahkum olup, inanç hürriyetine kavuşamazdık.
8- Harf İnkılabı, Kıyafet Devrimi, Kadın Hakları gibi devrimleri yapamazdık.
Arapça okuma yazmaya, kadınlarımız da kara çarşaf içinde ve yüzleri peçe
altında kalmaya, erkeklerimiz potur ve şalvar giymeye, başlarımıza sarık
sarmaya devam ederdik.
9- Belki de bir zamanlar Yunanistan ve Bulgaristan’da olduğu gibi,
çocuklarımıza isim verme ve anadilimizde konuşma hakkından bile mahrum
kalabilir, isimlerimizin sonuna birtakım ekler koymak zorunda bırakılabilirdik.
10- Şimdi öncülüğünü yaptığımız “Dinler diyalogu” ve “Medeniyetler İttifakı”
kendiliğinden oluşur, bu konuda bizim çaba göstermemize ve “Ilımlı İslam”
projesine gerek kalmayabilirdi.
11-Emperyalistlerin baskı ve zulümleri altında inler, bayrağımızı asamaz, İstiklal
Marşımızı söyleyemezdik.
12-Yüce dinimizin sembolü olan ezan sesine hasret kalıp, camilerimizde veya
cemevlerinde ibadet edemezdik. Belki de camilerimiz kiliseye çevrilir, ahır ve
depolara dönüştürülebilirdi.
13-Büyük ihtimalle Türk soyu bugünlere gelinceye kadar asimile olup giderdi.
Bu yazdıklarıma karşı çıkanlar olabilecektir. Onların, “Bütün bunları Atatürk tek başına mı yaptı?” diye haykırışlarını duyar gibi oluyorum. Tabii ki “Hayır !.” Bu kadar büyük bir mücadele tek başına verilebilir ve tek başına başarıya ulaştırıla bilir mi?
Bu soruya, çıplak gözle ve yalın bir bakışla yanıt verelim. Atatürk hiçbir şeyi tep başına yapmadı. Ne Kurtuluş Savaşı’nı tek başına kazandı, ne de yaptığı devrimleri tek başına gerçekleştirdi. O, sadece bir liderdi. Ama çok büyük bir lider. Kendisine inanan ve canlarını verecek kadar seven insanları etrafında topladı. Bir sembol olmasını bildi. Savaşacağız dedi, savaştılar. “Size ölmenizi emrediyorum” dedi, öldüler. “Ya istiklal, yal ölüm” komutunu alınca “Allah ! Allah!” nidalarıyla savaş alanlarına koştular.
Atatürk’ün en büyük yanı bu birlikteliği sağlaması olmuştur. Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayırımı yapmadan, bütün insanlara aynı değeri vererek, onları yanlarına aldı. Dünyada bunu yapabilen bir başka lider çıkmamıştır.
Bu günlerde bunları yazmamın amacı şudur; Şu anda, her zamankinden çok birlik ve beraberliğe muhtacız. Bunu sağlayamadığımızda büyük tehlikelerle karşı karşıya gelebiliriz. Siyasi görüşlerimizi, kısır çekişmeleri, ayrılıkçı fikirleri bir tarafa bırakalım. Gerçekleri görelim. Birlik olalım.
Atatürk’ü yeterince tanımayanlar, okusunlar, araştırsınlar, O’nun hakkında daha çok bilgi edinmeye çalışsınlar, laikliğin dinsizlik ve inançlı olmanın gericilik olmadığını kabul etsinler. Ülkemizin geleceği için elele versinler.
Karşılıklı olarak, düşünce ve duygularımız birbirimizinki ile örtüştürmeye çalışalım. Terör belasına karşı hep birlikte mücadele verelim.
Ülkemizin olanaklarını hep birlikte, hakça ve eşit olarak paylaşmanın, kültürlerimize saygılı olmanın yollarını arayalım. Vatanımızın bölünmez bütünlüğüne hep birlikte sahip çıkalım. Kışkırtıcı sözlere kulaklarımızı tıkayalım ve yanlış eylemlerden uzak duralım.
Unutmayalım ki bu vatan bizim ve hepimizin. Unutmayalım ki, başka bir Türkiye yok !..
Bu benim tüm vatandaşlarıma çağrımdır. Lütfen okuyun ve okuduklarınızı başkalarına da ulaştırın. Ben “Göle bir maya çaldım” ve “Ya tutarsa !” diye bekliyorum. Haydi Türkiye, elele !...
En derin sevgi ve saygılarımla….
20. 06. 2010
www.fikirplatformu.net
www.edebiyatdefteri.com
www.antalyabugun.com
YORUMLAR
ortaçağın karanlıklarından gelen bir yönetimin değiştirilmesi ve yerine çağdaş bir devlet kurulması, bu devletin modern devletlerin sahip oldukları olanaklara kavuşturulması,
orta çağ ve islam hakkında çooookkk şey bildiğiniz belli...
osmanlının bozulmasının sebebini bu bakışla ne güzel anladığınıza !!! şaşırmamalı...
Atatürk bile böyle bir cümle kurmamışken....Atatürkü ya yobaz kafa anlayışı yada bu kafa yapısı sulandırıyor diye düşünüyorum.
sanırım Atatürk ü daha çok okumalısınız ve ortaçağda islam ı...
sadikozen
Bana göre siz tarih bilgilerinizi biraz yenilemelisiniz. Yazdıklarım hakkında iyi bir değerlendirme yapabilmeniz için önce fakanızdaki fikri sabitleri atmaya çalışmalısınız.
Yaptığım ulusal birlik çağrısına bile karşı çıkıyorsuynuz. Yazıklar olsun. Ülkenin içinde bulunduüğu şu acılı günlerde bile hala ayrımcılık peşindesiniz.
Benim amacım sizin durumunda olanlara uyarabilme çabası. Bunun çok zor olduğunu biliyorum. Ama yine de ısrarla yoluma devam edeceğim. Çünkü ulusal birlğin sağlanmasına milletimizin çok ihtiyacı var.
NOT: İslamiyet Dini ortaçağda kurulmuş ve o güne kadar yaşanan bütün kötülüklerin ve sefaletin sona erdirilmesi için çaba göstermiştir. Bu bir aydınlanma dönemi olmuştur. Ama ne yazık ki, bazı islam dışı güçler ve islamiyeti yeterince beyinlerine sindirememiş olanlar bu aydınlığı yeniden karartabilmek için ellerinden gelen çabayı göstermişlerdir. Aynı çabaları bugün de gösterenlerin var olduğu görülmektedir. Gerçek Müslümanlara saygım sonsuzdur. Elhamdülillah ben de Müslümanım ve dinimle gurur duyuyorum.