- 790 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KELEBEK
KELEBEK
Ne kadar yorulduğunu farketti. Ellerine baktı yeniden. Tırnak boyu iyiydi,ne çok uzun ne çok kısa. Aşırıya kaçmamış,açık pembe bir oje sürmüştü. Ama gözleri bu masum havaya tamamen ters düşüyordu. Gece mavisi bir far sürmüş ve gözlerine çekik bir hava vermişti. Far dışında yüzünde hiç makyaj yoktu. Gözlerini,sadece gözlerini ön plana çıkarmak istemişti –sessizce açık bekleyen bir çift kapı- Güzel buluyordu kendini böyle ve güzeldi de. Uzun dalgalı saçları,özgürce dağılmıştı omuzlarına, ve yanaklarının yanından boynuna doğru... Ellerine baktı. Beyazdı. İnce yeşil damarlar görünüyordu. Bombe yapmadan,sakince uzanıyorlardı derinin altında. Ellerini sevdi. Parmakları biraz kalıncaydı ama elleri yine de güzel sayılırdı. Sağ elinin işaret parmağına taktığı yüzükle oynadı. İstemeden bir gülümseme belirdi yüzünde. Belli etmeden elini elinin içine aldı, ne kadar istiyordu kendiyle barışık olabilmeyi.
Elleri sürekli bir devinim içindeydi. İki el bilinçsiz bir uyum içinde havalanıyor, saçlarına dokunuyor,kulağın arkasına bir tutam saç yerleştiriyor, sıranın üstündeki kalemi tutup saatlerdir önünde duran aynı sayfaya, soldaki gül resminin yanına bir kelebek konduruyor, sonra bir el diğer eli tekrar buluyor ve yüzüğün üzerinde biraz dinleniyor. Sonra yeniden saçlar,yeniden kalem, bir ara çene, öbür kolun dirseği ve yeniden yüzük....Yoruldu. Uğultu aniden netleşip harflere dönüştü ve Yücel’in sesini duydu. Sinema tarihi anlatıyordu hala. Ağzında tükürük birikmiş, yutmaya bile fırsat bulamadan Fransız sinemasından bahsediyordu. Özgür her fırsatta lafa girip,tek amacı bu konudaki bilgisini göstermek olan beylik laflar ediyordu. Ara sıra yaptığı esprilere herkes gülüyordu biraz abartarak. O sadece her seferinde Özgür’e bakıp gülümsüyordu. Gerekmedikçe konuşmuyordu. Sesine hep yabancı olmuştu.
Sütyeninin vücudunu sıktığını hissetti. Aklına göğüsleri geldi. Onları tutmak,avucunun içinde duymak istedi. Onları doğrulamaya,doğrulanmaya ihtiyacı vardı. Şu an bunu yapamazdı. Bluzunun altından sarkan ipi çekti kopardı,yere attı. Harfler aynı sıraya dizildi,yaklaştı yaklaştı ve anlamsızlaşarak önce bir bütün sonra uğultu oldu.
Yücel artık ağzında biriken tükürükleri saçmaya başlamıştı. Elini tuttu. Serin bir nemlilik hissetti. Yücel , konuşurken ara ara onun gözlerine bakıyor, sonra bunu yapmaması gerekir gibi diğerlerine çeviriyordu bakışlarını. Annesini düşündü bir an. Yılları saydı,öleli beş yıl oluyordu. Kendi de genç değildi artık, kursun yaş ortalamasını yükseltiyordu. Yüzüğe gitti yine eli,istemsiz. Annesi bu yüzüğü ona verdiğinde,gözyaşları yıllardır bu anı beklemiş gibi, mavi camdan küreyi acıtarak boşaldı. Annesi de ağlıyordu,sarıldılar. Ruhunun sancılar çektiği bu doğrulanma arzusunu,onu çok seven ve biraz da başka çaresi olmadığını bilen annesi doyurmuştu. Onu anlamış ve varlığını kabul etmişti. Bir geçmişi onunla beraber silmişti annesi. Eli yeniden kaleme gitti. Kalem kağıda uzandı ve kelebeğin bir kanadını kırdı. Bileğine kadar uzanan geniş eteğinin altındaki bacaklarını düşündü. Ayak bileklerine baktı. Kalın ama beyazdı. Saatlerdir bacak bacak üstüne atarak oturduğundan apışı terlemişti. Bacağını indirdi. İki bacağını biraz araladı. Böyle oturmanın rahatlığını düşündü. Bacak arasını düşündü. Elleri huzursuzlanıp nesneleri kovalamaya başladılar yeniden. Kağıda adını yazdı, tırnaklarını elledi, eller bir ara birbirini bulup yeniden ayrıldı. Sol eliyle kulağının arkasını kaşıdı. Boynuna değen saçından gıdıklandı,saçını tutup omzunun arkasına attı, eli yerine dönerken boynuna değdi-boğazındaki adem elmasına…- el yavaşladı. Ne kadar kaçsa boşunaydı. O hep oradaydı işte. Yaşadığı sürece kurtulamayacağı gerçek, boğazının tam üstündeydi. Yutkundu. Adem elması yukarı hareket edip yerine indi. Orda donup kalan eli dizine düştü. Öbürü de bacağının yanına sarktı.
Yücel bir yudum su içti. Özgür bir şeyler söyleyip güldü,güldüler. O gülümsemiyordu artık. Önünde duran kanadı kırık kelebeğe bakıyordu.....
YORUMLAR
Şaşırtıcı bir öznesel iç döküş işlenmiş ruh halinin gelgitlerindeyken dışa vurum ihtiyacının kaleme düşüşlerini okudum özgür ve cesurca.
fazlaca detaysal olsada edebi'liğin var olduğu ancak içeriğe ihtiyaç duymadan yazmak amaçlı yazım olmuş sanırım kişinin o anki duyguları metin olmuş deneme olarak ışığı var ... selamlar saygılar...