- 2578 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anadolu Üniversitesi İşitme Engelliler Öğretmenliği Öğrencisi Mehmet Turan Ayranci ile sohbetimiz
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ İŞİTME ENGELLİLER ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ MEHMET TURAN AYRANCI: “İ ŞİTME ENGELLİLERDE BAŞARILI OLABİLİR BUNA EN GÜZEL ÖRNEK 2. CUMHURBAŞKANIMIZ İSMET İNÖNÜDÜR”
SORU – bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Mehmet turan ayrancı Kardeş? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar? Nerelerde görev aldınız ?
Mehmet turan ayrancı- Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdum.Burada Mithat paşa İlköğretim Okulu ile eğitim hayatıma başladım. Ardından Yaltır Kardeşler İlköğretim Okulu ile ilköğrenimimi, Ankara Hasanoğlan Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi’nde ortaöğrenimimi tamamladım. Ahi Evran Üniversitesi’nde, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nü okumaya başladım. İkinci yılımın ortasında bu bölümü bırakmaya kara verdim.Ardından Anadolu Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü İşitme Engelliler Öğretmenliği Programı’na başladım ve halen burada öğrenimime devam etmekteyim.
Türkiye’de ne yazık ki eğitimin, öğrenci için ekonomik bir yükü vardır. Bu yükü azaltmak adına birçok alanda çalıştım ve bu işlerin yalnızca ekonomik olarak değil sosyal olarak da yararını daha sonraları hissettim. Alanımla ilgili işlerde çalışabilmek isterdim lakin henüz olmadı.
SORU- Neden işitme engelliler öğretmenliği ? Neden bu bölüm?
MEHMET TURAN AYRANCI- Neden işitme engelliler öğretmenliği… Bu sorunun cevabının iki boyutu var. Birincisi: neden özel eğitim? ikincisi ise özel eğitim alanı içinde neden işitme engelliler öğretmenliği?
Ahi Evran Üniversitesi’nde okurken Kırşehir Bedensel Engelliler Derneği’ne üye oldum. Dernek Başkanı, Sayın; Deniz Gök ile zaman zaman sohbetlerimiz oldu. Bu dönemden itibaren kendimi ve yaşamım boyunca yapmak istediklerimi tekrar değerlendirmeye başladım ve sonuç olarak, olmak istediğim yerin özel eğitim olduğuna karar verdim. Özel eğitim içerisinde hangi alanda yer almak istediğime karar vermekte oldukça zorlandım. İşitme engelliler öğretmenliği ve zihin engelliler öğretmenliği arasında uzun gelgitlerden sonra kişiliğimi ve bölümün gerekliliklerini dikkate alarak, işitme engelliler öğretmenliğini seçtim ve bu iki yıl içerisinde, yaptığım seçimin doğruluğunu birçok kez hissettim.
ÖSYS alan tercihlerinden önce ve sonra çevremdeki herkes bu bölümü okumanın ve mezuniyet sonrası öğretmenlik aşamasının çok zor olduğu konusunda uyardı. Kaydımı yaptırdıktan sonra fark ettim ki ‘evet gerçekten zor’. Fakat şuan yaptığınız ve öğrendiğiniz her şeyin gelecekte işitme engelli bir çocuğun konuşması için gerekliliğini fark edince ortada zor diye bir şey kalmıyor. Okuduğum bölüme ve yapacağım işe yönelik duygularım artık daha olumlu ve yoğun diyebilirim
SORU- bize ailenizden bahseder misiniz ? Anne ve babanız ne iş yapar ve kardeşleriniz nerede okur? Onların sizin gelişiminiz ve bu bölümü seçmenize bakış açısı nasıldı ?
MEHMET TURAN AYRANCI- Babam bir tekstil fabrikasında boya işçisi olarak çalışıyor. Kendisi örnek aldığım yegane insanlardan birisidir. Annem ev hanımıdır kendisinden daha temiz yürekli bir insanla karşılaştığımı söyleyemem. Üç kardeşiz, ben en büyükleriyim. En küçük kardeşim, bu yıl 5.sınıfa başlayacak, onun için iyi bir örnek olmaya çalışıyorum. Ortanca kardeşim ise Konya Selçuk Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü okuyor.
SORU- Okumak nedir? Okumak deyince ne anlamaktasınız ?Okumanın size ve çevrenize kazandırdıkları neler ? İşitme engelliler için okuma sizce ne ifade etmekte?
MEHMET TURAN AYRANCI -Okumak: Yaşadığımız çağda, kişilerin bulunduğu konumları ile aldıkları eğitim arasında bir ilişki olduğu açıktır. Eğitimin olmazsa olmazı ise okuma ve bu yüzden de formal eğitimin ilk basamağı da okuma yazma öğretimidir. Bilgi edinme işinin büyük oranda ‘okuma’ yolu ile geriye kalanının ise gezi, deney, sesli ve görsel iletişim vb. yollar aracılığı ile gerçekleştiği kanısındayım. Okuma; farklı yaşamların, tüm deneyim ve tecrübelerini ikinci elden edinmemizi sağlar. Mesela herhangi bir yazar, bir eserini hazırlarken o esere yazdığı konu ile ilgili olarak tüm yaşamı boyunca edindiği, duyduğu, gördüğü, öğrendiği her şeyi ilişkili olarak aktarır. Okuyucu ise yazar için bir ömre mal olmuş bu sistemli bilgiyi ortalama birkaç saat veya günde edinir. Özetle, ayda bir kitap okuyan bir kişi yılda 12 insan ömrü yaşar ve bence bu sebeple okuma bir mucizedir.
İşitme engelli arkadaşlarla yahut çocuklarla bir araya geldiğimizde bazılarının dilinin, okuma ve yazma boyutlarının diğer yaşıtlarından geride olduğunu fark ediyoruz. Aynı yaş, bilişsel gelişim, aynı tür ve yakın derecede işitme kayıplı iki işitme engellinin, okuma ve yazma becerileri farklı ise bunun yüksek ihtimalle tek sebebi aldıkları okuma yazma eğitiminin niteliğidir. Sahip olduğu engel nedeniyle zaten çevreden gelen uyaranları ve bu uyaranlarla algılanan bilgileri kısıtlanmış olan birey, birde okuma becerisi ve alışkanlığını kazanamadığı için bilgiyi edinme, düşüncelerini ifade etme, ve bunlardan doğan sosyal, psikolojik ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır. İşitme engelli birey, etkin bir biçimde okursa bu engele sahip olmayan akranları ile aradaki farkı kapatacaktır. Peki, ya okumayı severse! işte o zaman bir yılda on iki insan ömrü yaşayarak normal akranlarının önüne geçme şansını dahi yakalayacaktır
SORU-Arkadaş ne demek? Arkadaş seçerken neye dikkat edersiniz Bunun sizin gelişimize etkisi ne oldu ? İşitme engelliler arkadaşlıklarda neye dikkat etmekteler?
MEHMET TURAN AYRANCI- Benim için arkadaş; güvenilir ve anlaşabildiğim ‘kafa dengi’ insan demektir. Her insanla geçinebiliyor ve arkadaş olabiliyorken ama yalnızca bazı insanlarla çok yakın arkadaşlıklar kurabiliyorum ve bu insanları diğer insanlardan ayıran şey genelde onlara karşı hissettiğim güven duygusu oluyor. İşitme engellilerin arkadaş seçimlerine baktığımızda yine işitme engelli yaşıtları ile arkadaşlık kurmayı tercih ettiklerini görüyoruz. Bu durumun, bazı artılarının yanında sosyalleşme süreçleri ve dil gelişimleri üzerinde oldukça olumsuz sonuçlar yarattığı bilinmektedir. Normal akranları ile arkadaş olmalarının önündeki tek engel ise ortak bir iletişim yöntemlerinin olmaması ve böylece iletişim kurmalarının engellenmiş olmasıdır. Bu sorunun ise iki çözümü vardır ya her normal kişi işaret dilini öğrenecek ki bu zor bir seçenektir ya da işitme engelli insanlar konuşmayı edineceklerdir. Eğitimini almakta olduğumuz Doğal Sözel/İşitsel Yöntem bu ikinci seçeneği mümkün kılmaktadır.
SORU- işitme engelliler en çok hangi sorunlarla karşılaşmaktalar ve bunun çözüm yolları nelerdir?
AHMET TURAN AYRANCI- İşitme engellilerin karşılaştıkları sorunların en önemli nedeni, yaşadıkları toplumun kullandığı dilin konuşma ve dinleme boyutlarını edinememeleri sebebiyle toplumu oluşturan bireyler ile iletişim kurmakta güçlük çekmeleridir. Bu güçlük beraberinde işitme engelli bireyin sosyal, psikolojik, ekonomik yaşamını olumsuz olarak etkilemekte ve sorunlarının kaynağı olmaktadır. Bu sorunu aşmanın en etkili yolu ise ; erken tanı, periyodik odyolojik değerlendirme, erken ve uygun cihazlandırma, işitme cihazının sürekli kullanımı ve kontrolü ile sağlanan dinleme becerisini geliştirme fırsatları, uygun fiziki ortamlar, aile eğitimi, uzman-aile-odyolog ekip çalışması ve doğal etkileşimli eğitim ortamları sağlayarak işitme engelli çocukların konuşmayı edinmesini sağlama amacında olan Doğal İşitsel/Sözel Yöntemdir.
SORU- Günümüzde Üniversitelerde sizce “işitme engelliler eğitimi “ yeterli olarak verilmekte mi? Daha nasıl geliştirilebilir İşitme engelliler öğretmenliği . İşitme engellilerin eğitimi için başka neler yapılabilir?
MEHMET TURAN AYRANCI- Anadolu Üniversitesi’nde aldığımız eğitimin nitelikçe yeterli olduğu inancındayım. Öğretmenlerimiz bu konuya gerekli özeni gösteriyorlar. Diğer üniversitelerde eğitimin niteliğinin buradaki kadar yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bir de ülkemizde eğitim ve iletişim açısından; ortak yöntem uyuşmazlığı yaşanıyor. Bir yandan biz, doğal işitsel yöntem üzerine eğitim almakta iken diğer yandan belediyeler, işaret dili eğitim veriyorlar halbuki bu iki yöntem birbirinden çok farklıdır ve işaret dilini önce öğrenmek, çocuğun konuşmayı edinmesini engellemektedir. Ayrıca ortak bir işaret dili dahi yoktur. Her bölge hatta her okul kendi işaret dilini yaratabilmektedir. Eğitimde uygulanacak olan yöntemin ortak bir karara bağlanarak tekleştirilmesi atılacak ilk adım olmalıdır. Ardından nitelikli öğretmen yetiştirmek ve nitelikli öğretmen sayısını ülke ihtiyacına göre belirlemek, her işitme engelli bireye ulaşabilmek, doğan her çocuğa işitme tarama testi uygulayarak yetersizliği olan çocuğu erken tanılamak, cihazlandırmak ve aile eğitimine gerektiği önemi vermek eğitimin niteliğini geliştirecek en önemli uygulamalar olarak görüyorum.
SORU- İşitme engelli bireylerin istihdamı için başka neler yapılabilir ?
MEHMET TURAN AYRANCI- Engelli bireylerin istihdamına yönelik olarak devletimiz gerekli tedbirleri almış gözükmekte ise de bu tedbirler uygulamaya geçmemekte ve yetersiz kalmaktadır. Örneğin 1457 sayılı iş kanunu gereğince iş yerleri için %3 oranında engelli istihdamı zorunluluğu olsa da uygulamanın yeterliliği tartışılabilir. Bunların dışında öncelikle işitme engelli bir bireyin yapabilecekleri dikkate alınarak çalışabilecekleri alanları belirleyen bir meslek analizi yapılmalıdır. Toplumsal iktisadi düzenlemelerin engellileri de içine alarak planlanması ve engelli bireyin bir işe yerleştikten sonra iş yaşamı içersinde en yüksek verimin elde edilmesi için çalışma alanı içerisinde yapılabilecek düzenlemeler yeterli hale getirilmesi gerekmektedir.
SPRU- Bu konuda başka neler yapacaksınız ?
MEHMET TURAN AYRANCI- Her insan farklıdır ve sahip olunan kimi farklılıklar kişiyi olumlu etkilerken kimi farklılıklar olumsuz etkiler. Burada asıl önemli olan olumsuz farklılıkların etkisini en aza indirebilmek ve bireyin güçlü yanlarını ortaya çıkarmaktır. Örneğin yabancı ülkelerde, bir duyu organının kaybı diğer duyu organlarının gelişmesiyle sonuçlandığı ilkesinden yola çıkılarak, görme engelli kişilerin, tat alma duyuları geliştiği için çeşitli şirketlerde; gurme olarak veya şarap, kahve ve benzer üretim alanlarda tat uzmanı olarak çalışarak hem toplumun bir parçası olup üretime katılması hem de elde ettiği gelir ile yaşamını oldukça iyi şartlarda sürdürmesi olağandır. Bunların dışında kendini geliştirmeyi başarmış birçok işitme engelli de başarıyı yakalayabilmiştir. Buna ülkemizden en güzel örnek 2.Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’dür.
İşitme kayıplı ve başarılı olmuş insanların, yaşamları boyunca karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunların üstesinden nasıl geldiklerinin bilinmesi işitme engelli bireylerin önlerinde başarıya giden bir yol açacağını, başarabilme inanç ve hırsına ulaştıracağını düşünüyorum. Aynı niteliklere sahip olan insanlar, benzer koşullarda benzer sorunlarla karşılaşırlar bu yüzden kendinden önce yaşamış olan insanların başarıları ve başarısızlıkları, sonradan bu yola koyulanlara, başarıya giden yolda kestirmeler açarlar.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.