kırık dökük
evim,sevmeye çalıştığım..kırık dökükleri onardığım..ama içerde bir yerlerde asla sevemeyeceğimi bildiğim...
bir odaya mahkumum,görünüşte iki oda ,bir salon..salonda ayağı kırık,desteklenmiş eski bir koltuk takımı..suntalem bir masa,üstünün kabuğu kalkmış,ve bacaklarının demirleri yıpranmış ve küflü..anılarım gibi.küf bağlamış ama izi kalmış işte..amaca uygunluğunu gösteriyor bana kullanmakta olduğumdan hala.
. mutfakta ,bitmeyen bir lavabo sızıntısı...üstden yıkıyorsun bulaşıkları altdan sızıntı veriyor..o ısrarla sızıyor.ben ısrarla siliyorum..kim galip gelecek biliyorum aslında.
kazanan belli...ama bende ısrarlıyım.inat ettim bulaşıkları bu sefer tuvaletde yıkamayacağım..çünkü yemek yerken ,midem bulanıyor..söyleyemiyorum.çünkü anlayan olmayacak..anlayan olacak belkide ,çözüm sunulmayacak..olsun.
.
evim,yatak odam,sadece karyolanın sığdığı,başlığın bile kendine yer bulamadığı,zaman zaman kafamı mini pancerenin kenarına vurduğum odam.
.hiç bir zaman yatak odası özelliği taşımayan,duvarları dinlenen,nefes alamadığım...odanın küçüklüğündende değil..sıkıntı içimin sıkıntısı..
evim girdabım.ıstırabım,arada mutluluğum..
.bir taraftan içimin kırıklığı,bir taraftan evimin kırıklığı,onarmaya uğraştığım ikisinide
..ama bitmiyor..
onarımı benide tüketiyor..biri bitiyor diğeri başlıyor...