gidiyorum
gidiyorum
kara gölgelere resimler çizerek,bayazı hiç tanımadan, karanlığın karasına gidiyorum
nekadarda karanlık etraf ne kadarda gözgözü görmez haller bunlar.
zifiriye hiç alışmamış bu gözler nekadarda yabacı.... ışıkları sönmemiş yumulmamış bir göz mazisi nasıl alışır buna nasıl alışır karanlığına....
oysa ben karanlığı sadece zeytin tanesi gözlerinde görmüştüm....
siyahla tanışmam zeytin tanesi gözlerinde başlamıştı....
neden sen benim ışığımı göremedin neden söndürdün... umudumu ışığımı sevdamı neden karaya büründürdün...
kara tiren gibiyim şimdi uçsuz bucaksız çıkılmayan tünellerdeyim ...
tünelin bir girişindeyim bir ortasında neresi bunun çıkışı neresi esiri olduğum karanlığın sonu...
mahkum gibiyim kara zindanlarda demir parmaklıklar gözlerinin akında selamlar ruhumu ama ışıksız....firara gözüm kesmez firarlar boğar sadakatsizliği istemem benliğime ters kaçamam gidemem senin karanlığından .....
şimdi ben gidiyorum
birgün ışırsa gökyüzü dağıtırsa karaları kara bulutları ruhumun inceliği..
işte o gün benim doğum günüm
doğum günümü kutla olurmu hediyen göreceğim ilk ışığın olsun
Uçuk...