- 1494 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
'Ölmeden Ölmek'
Peygamberimiz(sav) “ölmeden önce ölün” buyurur. Ne anlama gelir ölmeden ölmek?..
İnsanın kusursuz imtihan mekanı olan dünyanın çekici süslerine aldanmayıp, ölümü sürekli hatırında tutarak sonsuz ahiret yaşamı için hazırlanması, bu gerçeklere göre yaşaması ölmeden önce ölmektir. İnsanın ölümle birlikte gerçekleri gördüğünde, yapmadığı için pişmanlık duyacağı her şeyi yaşarken yapmasıdır. Yaptığı için ahirette pişmanlık duyacağı şeyleri de yaşarken yapmamasıdır; insanın dünyadan geçmesidir.
Bu anlamda bir imana sahip olmak için, Allah’ın Kendisini tanıttığı ve kullarına emir ve yasaklarını bildirdiği Kur’an’a tam olarak uymak gereklidir. Bu yüzden mümin, yaşamının sonuna kadar Allah’ın buyruklarını yerine getirme konusunda son derece dikkatlidir. Allah’ın beğendiği ahlaka sahip olma yolunda taviz vermeden kararlılıkla çaba gösterir. Allah’ın Kur’an’da, "İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder..." (Hac Suresi, 11) ayetiyle söz ettiği imanın gereklerini yaşamayan kimselerden olmamak için, hiçbir hükmü göz ardı etmeden ölene dek sabırla uygulamaya gayret eder.
İmanı kalplerine tam olarak yerleştirememiş kimseler bir ucundan dine yönelirlerken, samimi iman sahipleri Kur’an’ı yaşamlarının her anında kendilerine vazgeçilmez bir rehber edinirler. İmanları belirli koşullara bağlı değildir; kayıtsız şartsız iman ederler.
Samimi iman sahibinin Allah’a olan sadakatinin altında yatan asıl sebep, onun ahirete “kesin bir bilgiyle" iman ediyor olmasıdır. O, Allah’ın, ahiretin, cennet ve cehennemin varlığına, aklı, kalbi ve vicdanıyla kesin olarak kanaat getirmiştir. Ahiretteki sonsuz mutluluğu umut eden müminlerin bu özellikleri Kur’an’da, "Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar." (Bakara Suresi, 4) ayetiyle vurgulanır.
Dünya hayatına aldanan kişiler, kolaylık zamanlarında, kendilerince “her şey yolunda” iken dine sadıktırlar ve yeterince içten olmasa da güzel ahlak gösterebilirler. Ancak herhangi bir zorlukla karşılaştıklarında, “rahatları bozulduğunda” kolaylıkla dinden ödün verebilir ve sadakatten ayrılabilirler.
Yalnızca Allah’a ve ahirete yönelmiş olan kul, yaşamını sonsuz gerçek dostunun rızasına uygun olarak şekillendirecek, nefsani ve dünyevi tutkuların ardına düşmeyecektir. Nefsinin kötülüklerinin şuurunda olan mümin, her an kendisini saptırmaya uğraşan şeytanın taktik ve yöntemlerine karşı hazırlıklıdır. Allah’tan uzak yaşayan kişi ise nefsinin heva ve heveslerinin kendisini sürüklediği yolu göremediği için kördür.
İnsanın üzerinde pis olan ve temizlenmesi gereken tek şey nefsinin fücurudur. Kişi cennete kavuşmak için onu arındıracak, yalnızca dünyevi tutkularından vazgeçecektir. Onu kenara koyduğunda kurtuluşa kavuşacak; eğer koyamıyorsa kibrini, ardından da ahirette sonsuz pişmanlığı yaşayacaktır.
İnsan, nefsinin bencil tutkularını gözeterek yararsız ve dünyevi amaçlara yönelmekle değil, yalnızca Yüce Allah’a sığınmakla huzuru yaşayabilir. Dünyadan geçebilmek ise muhteşem güzel bir şeydir. İnsan dünyevi olan her şeyden vazgeçer, tüm bağlılıklarından sıyrılıp Allah’a yönelirse kurtuluş bulur. Samimi mümin için arınıp Allah’a yönelmek çok önemlidir. İnsanın sürekli kendini gözden geçirmesi ve nelerden arınabildiğini düşünmesi gerekir.
Allah’a kul olmak için yaratılmıştır insan ve O’nun zikrinden başka hiçbir şey ona huzur vermez. Her an teyakkuz halinde olduğunda arınıp temizlenmesi mümkün olacak ve kişi kendisini cennete hazırlayacaktır. Dünya hayatından vazgeçmiş, nefsini ezmiş, onun her türlü pisliğinden sıyrılmış ve arınmış olan samimi mümin, yaşarken ölmüştür.
…Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden ’içleri titreyerek-korkmakta’ olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah’adır. (Fatır Suresi, 18)
İnsan dünyada yaşarken sonsuzluğu kavrayabiliyorsa, ölümün ona uzak ya da yakın olmasının önemi yoktur. Çünkü o ölmeden önce ölümü tatmıştır.
YORUMLAR
Gerçekten çok güzel bir konuya değinmişsiniz özellikle biz gençler vaktimizi o kadar hovarda harcıyoruz ki nasıl geçtiğini bile anlamıyoruz ama zaman su misali geçiyor ve geri gelmiyor ve her seferinde keşke diyoruz ve keşke demek istemiyorsak yazınıza kulak verip pişman olmayacağımız şeyler yapmaya gayret göstermemiz gerekiyor.
bekir günay tarafından 6/18/2010 11:59:00 AM zamanında düzenlenmiştir.