- 1072 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DERİN OKUMAK
Her yazar ve şair, eserlerinin dikkatli bir şekilde okunmasını ister. Verdiği her mesajın alınmasını, her cümlesinde yaşadığı duyguların okuru tarafından hissedilmesini..
Bu bir bağdır onun için ulaşmak ve ulaştırmak adına. Verdiği her emeğin tek tek karşılığıdır anlaşılabilmek. Çığlık çığlığa feryadını duyurabilmek.
Bazen kelimeler öyle sihirlidir ki, sadece kullanıldığı anlam değildir anlattıkları. Gözüyle değil de yüreği ile okuyanlar çözebilir belki de.
İşte derin okumak bu. Sadece gözüyle ve beyniyle olmamalı okumak. Yüreği de ittifak etmeli bunlara ve hep birlikte okumalı eseri. Çünkü her eser yürekten kopan bir parçadır müfessirinin gözünde. Aynadır duygularına, sırdaştır acılarına.. İpucudur yaşantısına..
Aslına bakarsanız ne kadar derinden hissetmişse yazarken, öyle derinden yansımasıdır satırlara.
Göz nurunun iplik iplik işlenişi gibi. Bir dantel gibi işlenişidir duyguların yazılar..
Kaybolmaktır uykusuz gecelerin kuytusundaki karanlık dehlizlerde. Ama sonunda ışığa ulaşmaktır. Çölden sonra suya kavuşmaktır belki de.
Okuruna bir bilmece sunar bazen yazar. Çözmesini ister üç beş kelimeyle kendisini. Bazen kelimeler haykırır sevdayı, duymasını ister bu sessiz çığlıkları. Bazen bir tek kelimenin üzerinde günlerce düşünmesini ister, buna vurgu yapar usulca..
Bazen de okurun kabiliyeti öylesine zirvelere çıkar ki; yazarın bile göremediğini çıkarıp sunar gözünün önüne yorumlarıyla. Bu bir diyalogdur göz ucuyla yapılan. Bazen kimse anlayamaz iki tarafın o derin muhabbetini. Telepatik bir bağ kuruluverir iki tarafta. Mesafeler kalkar aradan. Hatta bazen diğer dünya ile bile kurulabilir bu irtibat eğer gerçekten anlayarak okuyorsa insan. Dünya ile ahiret bir araya gelir ve cennet gözünde beliriverir birden..
Yine de her sırrını açıkça ortaya koymaz, yazar. İster ki sırlarına ehli olan vakıf olsun. İster ki yüreği yeten anlasın O’nu, yüreğinin büyüklüğünce. Çözmek isteyen, anlamak için gayret eden..
Yollara işaret taşları bırakır, ama yolu göstermez. İyi bir şifre çözücü olmalıdır okuyan..
İşte kâinat da bir kitaptır bu bağlamda. Müfessiri ise Yaradan..
İnsan bir küçük kâinat, kâinat ise bir büyük insan. Yani kocaman evrenin sırları aslında kendi bedeninde, duygularında, yüreğinde gizli insanın. Kendini çözebilmeli önce evreni çözmek isteyen insan..
Kim nefsini bildi, rabbini bildi..
Hal böyleyken en yüce kudret sahibi olan, kâinatın müfessiri de bizden istiyor ki; Kitabını derin okuyalım. Her bir harfini tek tek düşünüp derc ederek. Yoldaki işaretlerden doğru menzile ulaşabilmeli.
Öyle dahil olmalı ki bu yola, esrarını aralasın sırların sahibi.
Nefsini tanımalı önce..
Yaradanın yollara koyduğu işaretleri okumak…
İnsanları okumak, çocuklarımızı okumak, sevdiklerimizi okumak, eşimizi, arkadaşımızı okumak...
Muhabbeti okumak en geniş anlamıyla…
Salt okumak yetmez, derin okumak gerek..
YORUMLAR
Okundukça yazarın coşkusu artar dur durak bilmez satırları. Okunma olgunluğuna gelecek o süreçte de yazar kendini yaşadıklarıyla, okuduklarıyla, gözünün kadrajana düşenlerle yenilemeli. Olgun bir meyva gibi dalından koparılmaya hazır hale getirmelidir sevgili dostum.
Yazınız için sizi kutlarım
Sevgiyle kalın..