Nükleer Çılgın
Ülke içine dönük hamasi sözlerin,abartılmış kudret telkinlerinin,retoriklerin bir zararı yoktur.
Bilakis kendisini,ülkesini,ordusunu olduğundan güçlü görmek,hissetmek psikolojisi güçlü tutar insanı.
Ancaaak dış politikada retorikler de, hamaset de oldukça risklidir. Çünkü içerden iyi görünen hamaset dışarıdan çok kötü görünür,tahrikkar bulunur,düşmanlığı körükler.
Kendinde aşırı güç vehmedenler gün olur kazın ayağının öyle olmadığını görürler.
İsrail de kim oluyor,İran ne ki,Türkiye’nin yanında lafı mı olur gibi bir algı sizi İsrail’in ambargosunu delmek üzere gemiye bindirir , yine bu aşırı güven ve rakibi hafife alma duygusu ‘allahu ekber’ nidalarıyla silahların üzerine yürütür sizi, sonra,sonrası malum….
Günümüz dünyasının güçlü ordusunun kılıç kalkan sayısı ve bu kılıç kalkanı mahir kullanan askerlerden geçmediğini ihmal ederiz nedense, daha doğrusu işimize böylesi gelir.
İşte yıllarca dünyanın üçüncü büyük ordusuna sahibiz telkiniyle eğitilen halk yatağına huzurla yatar belki ama haddini aşan beyan ve kalkışmaların faturasını da bu halk öder maalesef.
O halde ne yapılmalıdır?
Güçlü ordu , güçlü ülke olmanın çağdaş koşulları mutlaka yerine getirilmelidir.
Ekonomide güçlü olmak bağımsızlığın ilk koşulu.
Önceki nesillerimizin bu konuda karnesi pek iyi değil ki borç üstüne borç yapıyoruz.Ama yinede kuyruğumuz dik.Ne faydası varsa.
Ordusuyla güçlü olmak caydırıcılığın ilk koşulu.
Önceki nesillerin , ordumuzu bilimin geldiği son noktanın silahlarıyla teçhiz etmede karneleri pek iyi değil maalesef.
Nükleer silah sahibi olan bir avuç İsrail, klimalı karargah odasından düğmeye bastığında havalanan füzeleri Mehmetçik uçarak mı yakalayacak havada.
İstanbul’a doğru yola çıkan nükleer bombayı hava savunma şemsiyeniz yoksa nasıl bertaraf edeceksiniz.Hani uzun menzilli hava savunma bataryalarınız , füzesavarlarınız.
Daha yakın zamanda İran tehdidi gündeme geldiğinde füzesavarları Hollanda’dan kiralamadınız mı?
İran nükleeri gerek enerji gerekse askeri amaçlı olarak hayatına sokmaya çalışırken Türkiye ne yapıyor?
Haaa bizimde nükleer araştırma reaktörlerimiz var doğru.
Araştırma .
Araştır-ma reaktörleri üç adet.
Biri İTÜ de , diğer ikisi Çekmece nükleer araştırmada
Araştırıyorlar,araştırsınlar.
Hocalar haftanın bir günü bir öğleden sonra ek görevle giderler ek gelir elde ederler. . İTÜ de olduğum dönemden bilirim.
Modernizasyonlarınızla,yazılımlarınızla dışarıya bağımlıysanız silahım var demeyin.
G3 piyade tüfeklerinizin kontrolü sizdedir çünkü bunların çalışması tamamen mekaniktir,ama elektronik çağında elektronik ve elektromagnetik sistemlerle çalışan tankınız,uçağınız,denizaltınız,helikopteriniz hem üretim hem yazılımıyla ABD ye,İsrail’e Rusya’ya ve Çin’e bağımlıysa ki öyle , bu silahları ve savaş araçlarını bir elektromagnetik sinyalle felç etmek ve devre dışına almak da onların elinde maalesef.
Kendi silah sanayimizi geliştirmezsek , nükleere geçmezsek ki buda bir tercihtir, biz güçlüyüz demek laf-ı güzaftır maalesef.
1945 lerin nükleer teknolojisi ile 140 bin cana malolan Japonya bombardımanı hatırlanırsa,2000 lerin dünyasında nükleer silah sahibi ülkelerden hangisi daha çok çılgınlık potansiyeline sahipse galip odur.
Bugün dünyada çılgınlık potansiyeline sahip üç ülke var.
İbrahim Erol
gazete54.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.