- 1324 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Cehl-i Mürekkep
Başlıktaki cehl-i mürekkep: Osmanlıca bir deyimdir; aslında bir çeşit insan tarifidir.
Bir sonraki aşamasını da cehl-i basit diye tarif etmişler.
Bilmeyen, cahil kimse…
Bilmediğini de bilmeyen, tam tekmil cahile de cehl-i mürekkep demişler.
Bu tipler: Bir de milletin başına âlim kesilirler.
Son zamanlarda ortalıkta en çok bunlar dolaşıyor. Özellikle de internet ortamında, bazı haber ve sosyal paylaşım sitelerinde, kişisel bloglarda arz-ı endam ediyorlar.
Basit yazım kurallarını dahi bilmezken; yazılar döktürüyorlar, allamelik taslıyorlar akılları sıra.
Dil bilmezler.
Din bilmezler.
Tarih bilmezler.
Edebiyat bilmezler.
Sanat bilmezler.
Sosyoloji bilmezler.
Felsefe bilmezler.
Bunları bilmediklerini de bilmezler.
Papağan gibi ezberledikleri sloganları tekrar ederler.
Sıkışınca Atatürk’e sarılırlar.
Atatürk’ü de bilmezler.
Resmi tarihten birkaç paragraf okumuşlardır. Gazetelerdeki köşe yazarlarından birkaç satır, birkaç kelime ezberlemişlerdir.
Bunlara papağan demek bile yanlış: Papağanın taklitçileridirler.
Hangi dinden, hangi mezhepten olursa olsun: Allah’a inanan, dini vecibelerini yerine getiren, ibadet eden herkes bunların küçük kafalarına göre yobazdır.
İnancı ve inanç hürriyetini yok sayarlar. İnanlara düşman gözüyle bakarlar; onlara saldırmayı da mubah sayarlar.
Bunlara göre özgürlük: Rakı içmek, kadınlarla dans etmek, plajlarda soyunup denize girmek ve benzeri birkaç insan aktivitelerinden ibarettir.
Her yeni düşünce, her yeni yaklaşım, her yeni anlayış tehlikelidir bunlar için. Demokratik adımlara set çekerler; koro halinde saldırırlar.
Kin kusarlar.
Nefret kusarlar.
Hezeyan kusarlar.
İftira atarlar.
Yafta yapıştırırlar.
Dikta özlemi çekerler.
Yasakçılıktan medet umarlar.
Hiçbir fikre, düşünceye fikirle, düşünceyle karşılık vermezler. Bildikleri, ezberledikleri sloganları bıkmadan, usanmadan tekrar ederler. Çünkü alt yapıları yoktur, düşünme ve yeni fikirler üretme kapasiteleri sıfırdır.
Ufukları kapalıdır. Güneş bunların yüzüne doğmaz.
Cehaletleri cesaretlerinin yegâne kaynağıdır.
Kafaları otuzlu, kırklı yıllara çivilenip kalmıştır. Milim kıpırtı yoktur.
Kör ideolojinin kör tutsaklarıdırlar.
Beyinlerindeki çiviler pas tutmuştur. Oysa biraz gazyağı (üstelik ucuzdur) ile o çivilerin pasını silebilmeyi deneseler; çağdaş, ilerici gericilikten kurtulacaklar belki…
Son günlerdeki kin ve nefret kusmukları mide bulandırıyor.
Ülke sınırları dünyaya kapatılsın istiyorlar.
Dosta düşman, düşmana dost muamelesi yapılsın istiyorlar.
Azınlığın çoğunluğa tahakkümüne çalışıyorlar.
Çığlık çığlığa saldırıyorlar.
Sloganları kulaklarımızı tırmalıyor.
Üstad Cemil Meriç, şöyle tarif ediyor bunları:
“Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlığıdır slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir; yabani bağırır medeni insan konuşur.”
Sığlıkları da düşünce ile bağdaşmıyor.
Kemalatları yoktur; kem alatları çoktur...
Cahit Kılıç
Bu yazı 11.06.2010 tarihinde Haberx.com’da yayımlanmıştır.