- 574 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÇATLAK KOVALARIMIZ
ÇATLAK KOVALARIMIZ
Malumunuz, meşhur hikaye. Vaktiyle Hindistan’da bir sucu yaşarmış. suçu boynuna astığı uzun bir sopanın her iki uçuna taktığı büyük kovalarla su taşırmış. Kovalardan biri çatlak diğeri ise sağlammış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine içi dolu bir şekilde gelirken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilmis. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmasından dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında su dolduran sahibi sucuya şöyle seslenmiş;
“kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”sahibi
“neden utanç duyuyorsun?” Diye sormuş. Kova cevap vermiş.
“iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.” Sucu söyle demiş:
“patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmedin mi?” tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın kendisine göre diğer tarafındaki birkaç yabani çiçeği görmüş. yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiğinden kendini kötü hissetmiş sahibinden yine özür dilemiş ve yine pişmanlığını dile getirmiş. Sucu kovaya soruyla cevap vermiş.
“yolun sadece senin tarafında güzel çiçekler olduğunu ve sağlam kovanın tarafında birkaç yabani çiçeğin dışında başka bir çiçeğin olmadığını fark etmedin mi? Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken senin çatlağından sızan sularla onları suladım. İki yıldır bu güzel çiçekleri toplayıp senin sayende patronumun sofrasını süslüyorum. Sen böyle olmasaydın, patronum evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”
Hikaye bu kadar şimdi kıssadan hisse. Hepimizin az yada çok, çatlak kova misal kusurları veya kusur gibi gördüğü eksiklikleri vardır. Asıl olan bu eksikleri bilip eksiği avantaja dönüştürecek adımları atmaktır. Eksikliklerimizi büyütüp hiçbir bir şey yapmama gibi yılgınlık, bitkinlik psikolojisine saplanmak bizleri barısızlığa iter. Kusuru veya eksiği avantaja dönüştürmek sadece mikro düzlemdeki birey için değil aynı zamanda makro düzlemde karşılığını bulan devlet dediğimiz yapılar içinde geçerlidir. Kusurlarımız bizleri başarı için teşvik eder. Kusursuz insanın başarmak gibi bir amacı yoktur. O halde başarmak ile kusurlarımız arasında doğru bir orantı vardır. Deve kuşu misalinde olduğu gibi kafalarımızı kuma gömmekle problemi çözemeyiz, aksine problemin kronik hale gelmesine yardımcı oluruz. Yukarıda ifade etmeye çalıştığım yılgınlık, bıkkınlık, ümitsizlik, ben başaramam psikolojisi sorunun tespit, teşhis ve tedavi yollarını tıkayan bir anlayışı da içinde barındırır. İlk insandan günümüze kadar tarihe yön verenler veya tarihte isim bulanlar yılmayan ve sorunların üzerine giden insanlardır. bu insanların dönemin problemlerinde boğulmayıp, problemleri aşmak için sürekli çözüm yolu aradıklarını görmekteyiz. Kusurlarımızı bilip çözüm üretme temennisi ile…
Ayhan GÜNAY