ASLINDA GECELER UZUN !!
Karanlık gecelerde karanlık planlar,
Gecelerin masumiyetine bakmayın öyle, geceler masum görünmesine rağmen çok insafsızdır. Gecelerin karanlıklarına sığınan insan kılıklı karanlık varlıkların en değerli anlarıdır. Geceler…, Onlar ki geceleri karanlık işler çevirirler dökecekleri kanları, yapacakları kanlı eylemleri, soyacakları bankaları zarar verecekleri kişileri, söndürecek hayatları hep gecelerin karanlıklarında planlar.
Hayali çizgiler MERİDYENLER…
Gece ve gündüzün oluşmasını bilmeyenimiz yoktur. Kutuplar haricinde geceler ve gündüzler saatsal olarak eşittir. Ancak, gündüzlerin ve gecelerin uzayıp kısalması bu tezi birazda çürütmektedir. Mevsimsel olarak gece ve gündüz vakitleri bazen değişmektedir. Doğu Batı ekseni ile Kuzeyden Güneye doğru kutuplar arasında uzanan meridyen çizgileri içinde bulunan dünya şehirleri arasında yani meridyenlerin her çizgisinin farkı 4’ er dakikadır. Dört dakikalık süre aralığı olan meridyenler Doğu ve Batı meridyenleri olarak iki kısma ayrılır. Gök biliminde bunlar hayali çizgilerdir.
Zaman kötüler ve kötülükler için bile değerli,
İnsanoğlu bu süreleri olumlu ve olumsuz olarak kullanabilmek için olanca güçleriyle faniliği unutarak harcamaya çalışmaktadırlar. Yeterli zaman elde edemeyen bilimsel tezleri insanlık adına faal duruma geçirmeyi amaçlayanlarda gecelerden istifade etmeye çalışmaktadırlar. Gecenin karanlıklarından en çok istifade etmek isteyenler karanlık güçlerdir. Karanlık güçlerin ne yapacağı ne zaman ortaya çıkıp başa bela olacağı hiç belli olmamaktadır. Onlar tıpkı karanlığa atılan taş gibidirler. Karanlığa atılan taşın nereye rast geleceğini kimse bilemez.
İnsanlar yaşadığı sürece bir edinim bir didenim peşinde olup, amaçlarını gerçekleştirme uğruna bazen her şeyini vermeye kalkışmaktadır.
Bu tür şeyler tarih sayfalarında da görülebilir.
Kazanan karanlık güçler olunca,
Kılavuz çizgilerini ele alıp incelediğimizde her rol için iki insan meydanda dolaşmaktadır. Buna göre 1. insan kazanan, 2. insan ise kaybeden rollerini üstlenmiştir. Kazanan haksız kazançlarının zafer işaretleriyle kendini mutlu ederken, kaybedenin artık yapacağı şey yoktur. Kaybeden suçlu olduğu kişilere karşı suçunu bertaraf edebilmek için bir takım perdelemelerle onca dil döker sebeplerini sıralar ancak, battıkça batar. Debelenir durur. Çamura bulanmış insan görünüşü tanınmaz bir siluet haline döner.
Kazananlar çoğunlukla karanlıkların prensleridir. Onlar çevirdikleri karanlık işlerin galipleridir.
Kişisellikten genelliğe, kurumsallıktan memleket derinliklerine kadar inerler. Mutlaka dönemlerinde bir yerlere çöreklenir. Eğer ki, asıl dönemleri değilse bir yerlere siner orada pinekler ve en küçük fırsatlarında sırtlanların atılganlığıyla avlarına çullanırlar. Kişisellik çullanmalar kişiler arasında geçen sinsi planlarla elde edilen kinliğin ve hinliğin hınçlarıdır.
Genel olarak alınan karanlık işlerin hinliği toplumsal olarak algılamamız gerek. Karanlık işler çevirmekte olanların daldığı karanlık deryalarda odaklandıkları noktalar genel olarak toplumu huzur etme duygusu yatmaktadır. Toplum huzursuz olsun ki vampirler gibi bizim yaşamsal olarak ihtiyaç duyduğumuz kanı bulalım. Onu emerek yaşamımızı idame ettirelim. Bunlar için gerekli kan genel olarak toplum huzurudur. Toplum un huzuru onları rahatsız etmektedir. Toplumda rahat yaşayanların rahatsız olmaları onları mutlu ederler. Bilmiyorlar ki o, rahat yaşadıkları sandıkları insanların ne dertler içinde olduğu hangi şartlarda yaşamsal vazifelerini yerine getirdiklerini, çektikleri acıları, ekmek kavgası uğruna verdiği mücadeleleri.
Karanlık akıllarla döndürülen dolaplar,
Kurumsal olarak ele aldığımızda aslında burada kurum bir şey yapmamaktadır/yapamazda. Kurumsal kin ve nefret uyandırılması o kurumların başında bulunanların sayesinde bir çökelti olarak görülür ve bu çökeltilerin çözümü de ancak, kurumların başında bulunanların görevlerinden el çektirilmesi ile bir nebze bitmiş gözükür. Ancak, gelen gideni aratır sözünü kulağımıza küpe edersek bu çökeltinin çözüldüğü anlamını taşımaz.
Memleket derinliklerindeki karanlık odaklarda yine kurumlarda görülen şer mihraklarından farklı değillerdir. Memleketin en ücrasından en modern merkezlerine kadar yönetimsel olsun veya yönetime aday olsun memleketi meydana getiren coğrafi ve beşeri olarak objektif hale gelmiş insan kılıklı art niyetliler yine yazımıza konu olan karanlık mihrakların aktörlerdir. Onlar bu memleketin bütün nimetlerinden en iyi şekilde yararlanırlar. Yaşantıları da bir başka ekoldür. Ancak, bütün bunlara rağmen en güzel nimetlerinden istifade ettikleri memleketlerini karanlık fikirleriyle karanlık güçlere satmaktan geri kalmazlar. Onlar için memleket sevdası diye bir kavram yoktur. Körelmiş gözleriyle yıkanmış beyinlerinin dürtüleri sayesinde yaşantılarının bu gününü düşünürler. Ecdatlarının geçmişine, nesillerin geleceğine aldırmadan bu gün nasıl kolaylıkla lokmalarımı yutarım kaygısı bulunmaktadır.
Aslında geceler uzun, bazen de aşk yaşatır geceler..
Bütün bu kötülüklere yataklık yapan geceler. Aslında geceler uzun. Masumiyetleri aşk kokan şiirlerin yazılmasına, yaşanan güzel ve doyumsuz gecelerin ayrı bir önemi vardır. Bembeyaz gökyüzünün beyaz geceleri şairlere ilham olmaktadır geceler. Korkunç zifiri karanlıklar bazen insana heyecanlar yaşatırken bir başka keyifler yaşatmaktadır geceler.
Benim anılarımdaki geceler,,
Benim içinde ayrı bir anlamı var gecelerin,
Birkaç yıl öncesi, İbiza Adasından gece yarısı İspanya’ya dönüşümüzde fırtınaya yakalandığımızda yaşadığımız anı ile 16 yıl öncesinde Rize Öğretmen evi yanında kocaman taşlarla doldurulmuş sahilde arkadaşlarla fırtınalarla geçen vahşi gecenin balıkçıların yaşadığı hazları bize de yaşattığı bir başka hazzı var gecelerin, Van da Akdamar adasında karanlığa düşen gölgeli geceyi unutmak elde mi?
Kış günlerinde görev yaptığım yerden 45 km. lik yolu teperek her akşam evimin sıcaklığına kavuşmak için çektiğim çileli geceleri unutmak mümkün mü?
Beşeriyet ölçülerinde yaşam çizgisinin son noktası belli olan insanın mevsimsel olarak yaşamış olduğu kış, yaz, bahar geceleri ile beşeriyete ölümsüz olmadığını hatırlatan son bahar geceleri her mevsimde ayrı bir haz yaşatmaktadır. Geceler….
Ankara Topçu okulundan tayinle geldiğimiz Erzurum Topçu Alayında ilk gecemizde verilen genel alarmda 4 -5 saat eksi 14 derece soğukta çaktığımız çiviyi, İskenderun Belen Güzel Yaylada köy kahvesinden Eğitim Enstitüsüne inerken iştahla söylediğimiz türkülerin geceleri,
Antalya deniz sahillerinde sabahladığımız geceleri, zaman zaman gittiğim Kıbrıs’ın gece yarısı ışıldayan güzelliğini ve Ak Denizin maviliğini pamuk gibi bulutların arasından seyrettiğim geceleri, Mısır’ ın başkenti Kahire havaalanında geçirdiğim iki geceyi unutmak mümkün mü?
Acılarla gark olduğumuz geceler,
Böbreğimdeki Buğday iriliğindeki taşı düşürmek için sancı çektiğim geceleri, gül gibi kızımın 10 yaşından beri çektiği hastalık nedeni ile zaman zaman geçirdiği havalelerde hastane acillerinde geçirdiğimiz geceleri,
Uykularlara bizleri hapseden geceler,
İnsan her uykuya dalışında yaşamak istediklerini rüyalarla süsleyerek 24 saatin nerde ise yarısını geçirir. Akşam karanlığı bastığında gözlerimiz mahmurlaşarak ekşimik bir uyku hali alır yüzümüz. Esner esner sonunda kıvrılır uzanırız ya kanepelere ya da yataklarımıza veya pinekleriz bir köşeye geceleri,, hiç düşündüğümüz/düşündüğünüz oldu mu? Acaba, rüyalarla süslediğimiz bu güzelim geceleri yaşayamayanların var olduğunu. Karanlık güçlerin amaçsız amansız terör estirmelerinde uykusuz kalanları, amaçları dünya düzenini sağlamak veya topraklarına toprak katma olan devletlerin acımasız liderlerinin gayesiz savaşları nedeniyle halklarının sıkıntılı bir o kadar da acı geçen gündüzleri ve geceleri,
Muğlâk devinimler yaşatan geceler,
Acımasız olduğu kadar muğlâk devinimler yaşatan geceler insanoğluna değişik hazlarda yaşatmaktadır. Geceler…
Bazen de iyidir geceler,
Bu kadar kötülük planlarına sahne olmasına rağmen çoğu zaman masumiyetlere de şahitlik eder geceler. Ve aklayacak olursak bazen de iyidir geceler. En iyi yönü derin ve keyifli uyku çektirdiği vakitlerdir. Gecelerin…
ASLINDA GECELER UZUN,
Uykuya dalıp uyandığımızda sanki henüz demin yatmış gibi hissetmekteyiz bunu her insan yaşar. Böyle olmasına rağmen ASLINDA GECELER UZUN… …………..
Düzce 14.06.2010
Zekeriya ÇAVUŞ
Şair Araştırmacı Yazar
YORUMLAR
Sevgili meslektaşım yazılarınızı okuyorum. Beğeniyorum. Ama değerlendirmeye zaman bulamıyorum.
Geceler Aslında Uzun gerçekten ama kısacık zamanlara sığacak gibi değil tabii ki
selamlarımla