- 5274 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Büyümüşde Küçülmüş Oğlum (Bir Babanın oğluna mektupları)
BÜYÜMÜŞTE KÜÇÜLMÜŞ OĞLUM
Sevgili oğlum,
Senin yaşında çocuk olmak isterdim. Senin yaşında hayatın acı gerçeklerini henüz keşfetmemiş, kitabı seven, ailesini seven arkadaşını seven onlarla oynayan, ama ölçüyü kaçırmadan oynayan insan olmak isterdim. Çocukluğumdan gençliğime geçerken eskiden yaptığım hataları yapmadan yaşayan insan olmak isterdim. Ama ne yazık ki bizler çocukluğumuzu yaşadık ve geçirdik. Artık sadece sizinle tecrübelerimizi paylaşmak ve sizlere anılarımızı anlatmak kalmakta.Çocukluk bize mazi size ati oldu. Bizim geçmişimiz sizin geleceğiniz çocukluk. Biz sadece çocuklukta yaptığımız hataları ve size çocukken yapamadıklarımız ama yapmamız gerekenleri size anlatarak bir dertleşme yapabiliriz ancak.
Canım oğlum,
Yozlaşan dünyada ilerde sizlerde, acı gerçeklerle karşılaştığınız zaman göreceksiniz ki, anne ve babalarınızda sizinle benzer sorunları yaşamış ve sizinle belki de aynı çocuklukları yaşamışlar.
Canım oğlum,
Büyüklüğün sadece yaşlanmak olarak algılandığı, yaşlıların her şeyi bildiklerini sandıkları bir dünya ile karşılaşacaksın. Cehaletin kol gezdiği dünyada insanların saçmalıklara inandıkları akıl ve düşüncelerini kullanamadıklarına, basit bir akıl yürütmeyi dahi düşünemediklerini göreceksin. Hem de bunları çok yerde okuması yazması olmayan insanların değil de, imam, öğretmen veya profesör, doçent gibi ünvanlı insanların yaptıklarını görerek şaşıracaksın. Çünkü cehaletin sınırı yoktur. Okuduklarını uygulamadığın, yaşadıklarından gereken dersi almadığın zaman okumuş insan olarak cahil kalmış olursun.
Canım oğlum,
Küçük yaşta sen nasıl hazır cevap insansan bende hazır cevaptım.O yüzden komşularımız ve akrabalarımız bana sık sık “ Büyümüşte küçülmüş” derlerdi. Onlar zannederdi ki mantıklı düşünenler sadece yaşlı insanlar. Çünkü onlar zannederdi ki, insan sadece yaşayarak öğrenir. Bunu söyleyen insanların çoğu da ya okuma yazmayı bilmeyen ya da ilkokul mezunu olan insanlardı. Ben sadece zeki insandım ve hazır cevaptım. Ama “ akıl yaşta değil, baştadır” atasözünü bilmeyen ve “yaşça büyükler her şeyi bilir” bilinçaltı ile yetişmiş insanlar bunu görememekteydiler işte. Halen de “yaşça büyüklere itaat edilmeli” inancı yaygındır yetiştiğim yerde. Yaşlıya saygı olmalı ama durmadan saçma şeyleri telkin eden ve tembel, çalışmayan ve ahlak bilmeyen insanlara yardım etmemizi durmadan telkin eden ve engellileri, gençleri sevmeyen insana da saygı olur mu sence?
Canım oğlum,
Sana da zaman zaman zeki , kıvrak ve insanlara yaşına göre ders veren çıkışlarını görenlerde “ Büyümüşte küçülmüş” demekteler. Yani senin de hazır cevap olman karşısında şaşırmaktalar ve hem senin hem de benim çocukluğumu bilen insanlar ise” Babasına çekmiş” demekteler. Babana çekmekle beraber sen ayrı ben ayrı insanlarız . Sen benden daha ileri olacak ve kendini büyük sanan insanlara hazır cevaplarınla gereken dersi vereceksin.
Canım oğlum,
Çok insan tanımaktayım ki, kendi değerleri ile çatıştığı hatta iki üniversite tamamladığı halde anne ve babalarına saygısızlık olur diye inanmadıkları hatta karşı çıktıkları şeyleri sırf anne ve babaları üzülmesin diye yanlarında onaylamaktalar. Halbuki bu anne ve babaya saygı değil kesinlikle. Anne ve babaya saygısı olan insan onlara yanlışlarını ve hatalarını da onları kırmadan ve cesaretle onlara anlatabilen insandır. İnsanlar sır anne ve babamız darılmasın diye yalanları doğru kabul ederek belki de çocuklarına ve kendilerine en büyük kötülüğü yapmaktalar. Onlara sorarsan saygı ama saygı insanın kendi değerleri ile çatışmaması ile olur canım oğlum. Kendi değerleri ile çatışma pahasına anne ve babayı bile haklı gören insan cahildir bence.İnsan değerlerine sadıksa anne ve babasına da yanlışlarını kibarca anlatmalı.
Canım oğlum,
Ben bunu anlatınca” Olur mu baba” diye bana soracaksın belki de. Bak oğlum bunu sana da izah edeyim.
Canım oğlum,
Diyelim ki olgun bir insan, anne ve babası ve çocukları ile oturmaktayken, bir akrabaları geldi yanlarına. Bu akrabaları her türlü zorluğa , engelli haline rağmen okumuş, ayakları üzerine duran, okumayı ve yazmayı seven, eşi çalışmayan, aynı zamanda da çocukları zeki insanlar diyelim. Orada o çalışkan gencin anne ve babasına diş bileyen annesi bir anda dese ki “ Kaç lira maaş almaktasın?” gençte eğitimine ve günün şartlarına göre az olan maaşını söyleyince Anne kıskançlıkla “ aa ne kadar güzel maaş” dese. O gençte maaşın az olduğunu adı gibi bildiği ve çok olmadığını bildiği halde “ gerçekten de güzel maaş” dese acaba yanında bulunan çocuğu şöyle düşünmez mi “ Bu maaş çoksa acaba hayat kolay mıdır? Ben bu hayatta ne yapacağım? Babam ve annesi haklı diye düşünerek o da onlar gibi mazlum gördükleri insanlara az maaşı bile çok görmezler mi ? Bu mu büyüklüktür? Halbuki o insan “ engelli, ayakları üzerine duran kimseye muhtaç olmayan insanlar ne kadar maaş alsa yeridir. Onların hayat mücadelesinde engelleri ne kadar iyi maaşlı iş verirse bu toplum , engeller o kadar azalır anne” diye annesinin yanlışını güzelce anlatamaz mı ? O zaman hem annesini ikna etmiş olur hem de çocuğuna , “ engelli ve çalışkan insanları koruması gerektiği” ne dair ders vermiş olur. Ama işte oğlum bizde insanlar geniş düşünmeyi akıl edemedikleri içinde hayatta her zaman onlara hak vermemizi onaylamamız isterler. Biz onaylamayınca haksız oluruz.
Canım oğlum,
Bazı insanlar vardır. 3 tane evi olduğu halde, tek evi olan akrabalarına, evi kardeşlerine hediye etmesi gerektiğini söylerler. O kadar yardımseverdirler. Halbuki seven insan seviyorsa kendisi yardım eder başkasına “sen yardım et “ demez. İnsanlar böyledir işte oğlum. Sen bunlardan olmamaya , bizleri bile yanlışlarımızda uyarmaya , küçük yaşta büyük insan gibi davranmaya alış. Büyük yaşta çocuk gibi davranmaktansa küçük yaşta büyük insan gibi davranmak daha iyidir. Daha erdemlidir.
Canım oğlum,
Büyüdükçe, yani yaşlandıkça küçülen ve değerlerinin en merkezine parayı ve maddi şeyleri koyan insanlar zenginleştikçe kendilerini de haklı görmeye başlarlar. Özellikle engelliler veya akıl yürütmekte zorlanan ve yönlendirmesi kolay insanları yönlendirmeye ve onları yönetmeye heves ederler. Bu insanların sıkışık zamanlarında bile onlara yardım ediyormuş gibi onların saflıklarından faydalanarak onlardan faydalanmaya bakarlar. Onların oyununa gelmeyenlere “ saygısız, terbiyesiz” derler. Ben bunu çok yaşadım. Sende yaşayacaksın.Ama sen “İnsanların en iyisi insanlara faydalı olandır” düsturu ile insanlara hilesiz ve gerçek manada “ Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü” düsturunu ilke edinen insan olmaya bak.Maddi açıdan zarar görsen bile manevi olarak güçlü olan , seni yönlendirmek isteyenlere boyun eğmeyen insan olmaya bak.
Canım oğlum,
Büyük insan olmak büyük insan gibi yaşamakla olur. Büyük insanda boş fikirler sahibi olan , boş insanlar ile sohbet etmekten, fuhuş sözler konuşanlardan uzak kalan insanlar olurlar. Ama insanlara kendimizi sevdireceğiz diye her önüne gelen insanla oturup konuşulmaz mesela . Sende büyük insan olarak oturup konuşacağın insanları sağlam insanlardan seçmeye gayret et.
Canım oğlum,
Yüzsüz, basit fikirler sahibi olanlar akrabaların bile olsa onlardan uzak kalmak sana rahat hayat sağlar. Bu hayat sana kimseye faydalı olmayan hayat anlamına gelmemeli. Herkese düşüncelerinle , gücünle faydalı ol ama insanlar seni anladıkları kadar, senin duygularını tam anladıkları zaman, seni yönlendirmeye kalkmadan, seni sevdikleri için onları sende sev.Sevgi en büyük erdemdir. Bu erdemi sadece gerçek manada şehvetten uzak , maddiyattan uzak ve şefkatle seven insanların gönlünde değer kazanır.
Canım oğlum,
İnsanlara değer verirken onları anlamaya, onları sevmeye ve yardım etmeye bakmamız lazım. Onlar sevilmeye ve değer verilmeye layık insanlardır.
Sevgi ile seni kucaklamaktayım.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Neden, büyüdükçe bencilleşir insanoğlu? Neden birini çok severken, taviz vermeye kalkınca o yüce sevgisi birden yok olur?Neden "Önce ben" gelir?
O masum çocukluğumuzdan, o masum duygularımızdan geriye kalan nedir?
Babadan oğula, gerçekleri anlatan bir mektuptu...
Sevgi ve saygı ile