Hakikat aleyhine hürriyet olamaz. -- salazar
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
@hicranaydinakcakaya

KARA KEKİK ( DEDEM VE NENEM)

14 Haziran 2010 Pazartesi
Yorum

KARA KEKİK ( DEDEM VE NENEM)

9

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

2495

Okunma

KARA KEKİK   ( DEDEM VE NENEM)

KARA KEKİK ( DEDEM VE NENEM)

Geçtiğimiz hafta sonu babamın doğup büyüdüğü, dedemin bir zamanlar kır atıyla rüzgar

gibi estiği, coğrafyaya bir gezinti yaptık.

Amcamlar, halamlar, kuzenler, gelinler, damatlar vs. vs… toplandık her seferinde olduğu

gibi. Eskilerden konuştuk, gidenleri yad ettik, kalanları andık, yanımızda olamayanların

kulaklarını çınlattık. En çok da babaannemle dedemden bahsettik her zaman olduğu gibi…

Özellikle dedemle ilgili sohbetlere bir türlü doyamıyorum. Belki de onu hiç tanımamış,

tanıyamamış olmanın verdiği bir açlık bu. Hatta bundan eminim.

Dedem ki, lakabı Kara Bıçak Ramazan Efe. Zamanının gözü pek, gönlü tok, dağlara, kekik

kokularına aşık; at, avrat, silahtan başka dünyalık düşünmeyen bir yağız adam. Ne acıdır

ki Ramazan dedemi bir kerecik olsun rüyamda dahi göremedim. Bu yaşımdayım,

göremedim. Görsem asla unutmam çünkü. Bu yüzden her seferinde anlattırırım onu

tanıyan birine rastlarsam, böylesi büyük boy sülale toplantılarında.

Ramazan Aydın. Benim dedem. 1891 Muğla Köyceğiz’e bağlı Elcik köyünde doğmuş. Esmer,

uzun boylu, tüm zamane kızlarının hayallerini süsleyen bir deli yiğit. Babamı değil de

amcamı benzetiyorlar daha çok dedeme. Babam mavi gözleri, buğday teni, kumral saçları

ile babaanneme daha çok benziyor. Babaannemi tanıma fırsatım oldu, bu yüzden şanslıyım.

O, dedemden çok daha uzun bir yaşam sürdü… Bodrum’ da bizim yanımızda kaldığı

dönemlerde anlattığı masalları, hikayeleri ve dedemin adının geçtiği anılarını dinlemekten

büyük haz duyardım… Sarı Kız Fatma… Gözleriyle nice yiğidin aklını başından alan, bakanın

engin denizlerde kaybolur gibi kaybolduğu o masmavi boncuk gibi gözler, altın sarısı

saçlar, beline kadar uzanmış, kırk melik örülmüş, bir güzel ki dedemi ilk görüşte vurmuş

can evinden… Daha 17 sinde Fatma Kız… Dedem kır atıyla gelmiş atmış terkisine kaçırmış

nenemi…Üç evlat vermiş nenem ona, babam, amcam ve halam…

Fakat doyamamışlar birbirlerine… Dedem yaşadığı zorlu hayatın etkisinden olacak akciğer

kanserine yakalanmış, babam 4 yaşındayken göçüp gitmiş bu dünyadan…

Birinci dünya savaşında Yemen’ de Ali İhsan Paşa’ nın komutasındaki birlikte İngilizlerle

savaşmış dedem. Savaş sonunda Osmanlı Devleti ile İngilizler arasında imzalanan barış

anlaşmalarından sonra, İstanbul’u işgal eden İngilizler ve yerli işbirlikçilerin yardımlarıyla

aslı astarı olmayan, bi dolu uydurma suçla, asker, sivil bürokrat ve onlarca vatanperver

Malta’ya sürülerek esir edilmiş. Kumandanı Ali İhsan Paşa ve dedem de bunların arasında

imiş. 29 mart 1919.

Malta’da iki buçuk yıl esaret hayatı yaşadıktan sonra, İstanbul’da Ankara Hükümeti’nin siyasi

temsilcisi Hamit Bey ile İngilizler arasında Anadolu’daki İngiliz esirleriyle Malta’daki Türk

esirlerinin değiştirilmesi hakkındaki anlaşmanın imzalanması ile memleketine dönmüş

dedem, yıl 1921…

Kurtuluş Savaşı’nın tam ortasına hem de. Asker dedem durur mu? Bu kez de Afyon

cephesinde Yunanlılarla çarpışmış omuz omuza. VATAN düşmanlardan kurtulup savaş

bittiğinde dönmüş memleketine…

Görünüşte civan gibi sapasağlam. Ama taaa o zamandan başlamış hastalık sinsi sinsi içine

işlemeye.İşte o zamanlarda neneme tutulmuş dedem… Sarı Kıza… Civarın kara kekik kokan

Sarı Kızına… Gözlerine vurulmuş, saçlarına vurulmuş, altın başaklar gibi beline dökülen sarı

saçlarına… Almış kaçırmış…

Elcik köyünün aşağı kısmında derin bir vadide çağlayan bir nehir yatağı… Orayı mesken

edinmiş dedem… Babadan kalma değil, satın almış… Suyun gücünden yararlanarak bir

değirmen inşa etmiş… Çevre ahalinin uğrak yeri olmuş bu değirmen deresi. Atlara da aşırı

düşkünlüğü varmış rahmetli dedemin. Elliye yakın at besliyormuş arazisinde ve hepsini

çifte, harmana, hasata koşuyormuş… Geçiminin bir kısmını da bu yoldan sağlıyormuş.

Nenem yanında, atları yanında bir de demiştim ya silaha aşık… Avcılığa da merakı varmış…

Geyik, tavşan ve tarlalarını korumak için domuz avlarmış… EN ÇOK KIR ATINI SEVERMİŞ…

Amcam ve halam onu hep kır atının üzerinde hatırlıyorlar.

İyicene tarif edin diyorum anlatanlara… Ne giyerdi? İngiliz külot pantolonu, körüklü

çizmeleri, gömleği ,cepkeni, omzunda çifte namlulu İngiliz sarması silahı, kuşağında kara

saplı bir kama ve babamın hala gözü gibi sakladığı köstekli saati.

Dedem çevresi tarafından sayılıp sevilen, daima güçsüzün yanında olan, zorbaların

korktuğu , lafı sözü dinlenen bir efsaneymiş…en yakın arkadaşları Saraç Mehmet Efe,

Süleyman Dağdelen, Dağdelen Ahmet Efe, Çerkes Cemil Efe imiş, hem silah arkadaşları hem

gönül dostları…


Dedem, bu kara yağız adam, bu kara bıçaklı efe 1950 yılında amansız bir hastalığa

yakalanıyor… Halamla amcamın anlattıklarından yola çıkarak ben diyorum akciğer kanseri,

kan kusuyormuş çünkü son zamanlarında… 1949 yılında babam dünyaya geldiğinde sanırım

dedem öleceğinin bilincindeydi… Vücudunu gün be gün saran illetin farkındaydı ki yeni

doğan oğluna kendi adını veriyor… Ramazan oğlu Ramazan Aydın.

Ve ne yazık düşündüğü gibi oluyor 1954 yılının mayıs ayında doyamadığı Fatma’ sını ve

çocuklarını geride bırakarak hakkın rahmetine kavuşuyor…Nenem gencecik yaşında en

büyüğü 18 en küçüğü 4 yaşında üç çocukla tek başına kalmış. Ama asla dedemden sonra

evlenmemiş. Evini yuvasını bırakıp gitmemiş. Amcam değirmen işini devralmış. Geçinip

gitmişler her biri birer yuva kurana kadar.Çok iyi hatırlıyorum nenem elden ayaktan

düşene kadar o tek odalı Koca yadigarı evini terk etmedi. Biz bayramlarda ziyaretine

gittiğimizde, on, on beş tane kedisi bir o kadar keçisi ile hep orda kocasının ocağını

tüttürür bulurduk onu. Evine geleni yemek yedirmeden göndermezdi. Tanısın tanımasın.

Değirmene buğday öğütmeye gelen köylülerin uğrak yeriydi nenemin mekanı… Her zaman

yeni pişmiş bazlaması olurdu çıkınında. Sıcacık, buram buram hasret kokan… keçi

sütünden yapılmış peynirler, yoğurtlar, tereyağları… ambarında buğdayı, inciri, nohutu

fasulyesi… H aa bir de yayık ayranı… İçmeye doyamadığımız buz gibi köpüklü ayranı…

Nenem hep kara kekik kokardı. Çünkü sürekli kulağının arkasında bir tutam kara kekik dalı

taşırdı. Mor çiçekli bir tutam kara kekik. Dedem çok severmiş o kokuyu. Nenem kekik

kokardı , dedem nenemi koklardı sanki hep… Nur içinde yatın dedeciğim, neneciğim,

cennet mekanınız olsun.

Keskin dilim, bazen kimseyi umursamayan tavırlarım yüzünden, haksızlıklar karşısında

hiddetlenip, celallendiğim zamanlarda annem hep der:

- Eee ne de olsa Kara Bıçak Efe’nin kanını taşıyor bu kız, diye

Biz torunları, çocukları, gelinleri, damatları hep bir araya geldiğimizde sanki dedemle

nenem yanımızdaymış gibi hep onlardan bahsederiz işte böyle…

Gecenin sonunda, yaktığımız ateşin çevresinde amca oğlu Burhanettin Abimin sazı

eşliğinde dedemin en sevdiği türküleri çalar söyleriz. Bu sefer sohbeti şu türküyle kapadık.


…. Odam kireç tutmuyorrrrr
…. Kumunu katmayıncaaaaa
….. sevda baştan gitmiyorrrr
….. sarılıp yatmayıncaaaaa

….. odam kireçtir benimmmmm
…… yüzüm güleçtir benimmmmm
…. Soyunda gir yanımaaaaaaaa
……. Terim ileçtir benimmmmmm

Gözlerimi kapıyorum, dedemi hayal ediyorum… Kır atının üzerinden bana bakıyor…

Dudakları sımsıkı bir çizgi gibi kapalı olsa da bana gülümsüyor, bunu o üzüm karası

gözlerinden anlıyorum…Dedem , dedeciğim! Bekle sen orda beni, bir gün mutlaka

karşılacağız… Neneme kavuştun bize de kavuşacaksın… Selam olsun size Kara Bıçaklı

Ramazan Efe ile Sarı Kız Fatma Hatun… Selam olsun….





Hicran Aydın Akçakaya/Bodrum
14haziran2010

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kara kekik ( dedem ve nenem) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kara kekik ( dedem ve nenem) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KARA KEKİK ( DEDEM VE NENEM) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
vega4
vega4, @vega4
4.6.2014 12:21:49
Hanımefendi; Kara Bıçaklı Ramazan Efe ile Kekik Kokulu Sarı Kız Fatma Hatun' a Allah'tan rahmet diliyor, mekanları cennet olsun diyorum.
Sıcak uslûbunuzla adeta tarihten bir yaprak sunmuşsunuz.
Aile tarihi tam, Osmanlı' nın sonundan ve Türk İstiklal Savaşından bir kesit.
Nesilleri boyunca daima gururla anlatılacak bir iz bırakmış olmaları, onların asil kanlarının yaşamlarının her safahasına ışık tutmasındandır.
Bu güzel paylaşım için tebrik ediyor saygılar sunuyorum.
Adem Güngör
Adem Güngör, @ademgungor
25.11.2013 14:54:01
Bu yazı benim için çok önemli tarihe ışık tutan bir yazı dedenizi ve ninenizi rahmetle anıyorum nur içinde yatsın onlar olmasaydı bu memleket kimlerin elinde olacaktı kim bilir. Yazı çok güzel yazılmış okurken insanı sürüklüyor tebrik ederim hemşehrim saygı ve sevgilerimle. ..
yeğinadnan
yeğinadnan, @yeginadnan
18.6.2010 12:54:33
Siz yazdınız biz yaşadık.Gerek tasvir gerek se sade ve akıcı olan üslup zaman mevhumunu okurken yitirme sebebi.Betimlemeler çok güzel.Tanımadığınızı zannettiğiniz Dedenizi biz bile tanır Olduk.Allah ona gani gani rahmet edip sizleriVuslat ile şereflendirsin.Hayırlı cumalar kardeş.İnsan olan Ölümsüzdür sizde bir kez daha isbat edilmiş oldu bu.sevgi, ve selam.
ALİ ÇAĞLAYAN
ALİ ÇAĞLAYAN, @alicaglayan
16.6.2010 13:09:21

bana çok aşina gelen harika bir öykü okudum..
kalemin çok güçlü sevgili dost..
duygulandırdın..
yürekten kutlarım..
sevgim ve saygımla..
Bi
Bir_Kucuk_Ask, @bir-kucuk-ask
15.6.2010 21:03:59
Kafamda canlandırarak okudum bu güzel anıyı.Ne de güzel yazmış,anlatmışsınız.Dile kolay 50 küsür yıl oluyor dedeniz dünyadan göç edeli.O bir efsaneymiş.Ve efsaneler hiç ölmez.Şu an da ondan bahsederek ölmediğini anlıyoruz.Mekanı cennet olsun.Eski insanlar çok daha farklıydı.Şimdiki insanlar hiç doğal değil.Tamamen fabrikasyon.Ne varsa eski topraklar da var.Keyifle okudum.Varolun.ERen
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
15.6.2010 16:10:56
ne mutlu size.... iki dedemide göremedim.....çok önce vefat etmişler..... ahdı vefa örneği yazınızı kutluyorum saygılar...
Elif Masal
Elif Masal, @elif-masal
14.6.2010 23:02:10
dedem ve nenem başlığını görünce tereddüt etmeden yazıya tıkladım...

benim hayattaki tek eksiğim iki dedemide görmemiş olmam...
dün yazdıklarımı sildim çünkü onları ilerde bende özel olarak yazmak istediğimi fart ettim...

mekanları cennet olsun.
çok güzel bir yazıydı.
selam ve sevgimle.

Eli/f tarafından 6/15/2010 7:23:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
14.6.2010 21:36:55
10 puan verdi
Gerçek yaşam öyküleri beni her zaman çok etkiler.Dedenize ve ninenize Allahü Teala rahmet eylesin.Okurken o kadar etkilendim ki, sanki o yörelerdeymişim,değirmen, köy yaşamı kekik kokuları, çok güzel anlatmışsın Hicran kardeş, hele türküyü de kulaklarımda hayal edince, içim sızladı.İyi insanlar hep hayırla yad edilir.
Bol bol duayla analım,mekanları cennet olsun.Tebrikler tam puan , her şey çok güzel , hem içerik hem anlatım,sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
14.6.2010 20:46:28
Sevgili Hicran'cığım şu anda okuduklarımı kafamda canlandırıyorum. Nefis bir anlatımdı. Ben de dede ve ninene hayran oldum. Böyle güzel ve onur duyulacak bir geçmiş tabiki göğsünü kabartır. Canım nur içinde yatsınlar. İnşallah dileğin olur ve rüyanda görürsün.b Sevgilerimle.

AYSEL AKSÜMER tarafından 6/14/2010 9:44:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.