- 488 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N - 50
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 50
Tutku merhaba! Birkaç gündür söyleşemedik. Zamanımı: Çözümlemem gereken işler aldı. İkindi vakti, işe gidiyorum biliyorsun.
Bazen, ekstralar oluyor. Dün öyleydi. Oturduğum belde de: Kültür Sanat ve Portakal Festivali vardı. Kahvaltımı yapar yapmaz, koştuk festivalin yapılacağı yere. Belediye başkan yardımcısı ve zabıtalar, çok yardımcı oldular bana.
Çok güzel bir yere koydular beni. Kocaman bir şemsiye verdiler. Öylesine sıcaktı ki…Sırtım hiç kurumadı. Baya bir rahatsız oldum. Tansiyon hastasıyım. Hep korumaya çalıştım kendimi.
Değişikti, güzeldi ama çok yorucuydu. Akşama doğru, öylesine kalabalıklaştı ki… Sel gibi insan akıyordu, önümden ve arkamdan. Ben, bu festivalde, elimdekilerin tümünü satacağımı sanıyordum. Oysa, bir tane, deri bileklik satabildim. Yani, koskoca günde, 5 lira kazandım.
İşim iyi gitmiyor Tutku. Birşeyler yapmalıyım. Çözüm üretmeliyim. Yoksa, çok zor durumda kalacağım. Herkes yakınıyor. Kesin bir çözüm bulmalıyım. Şu şarkı sözü işim bir olsa. Bir ulaşabilsem? Bana bu konuda iş verecek insanlara. Bunun için de çaba harcıyorum. En büyük dileğim-isteğim bu.
Kendi hayatımı, insan gibi yaşayabilecek düzene koyduktan sonra. Başka insanlar için çalışacağım. İhtiyacı olan, engellenenler için. Çok şeyler yapmak istiyorum. En başta, bu konuya uzak-bilgisiz insanları harekete geçiririm. Barınma-bakım-eğitim yerlerinin çoğalması için, kampanyalar düzenlerim. Elimde harika bir yeteneğim var, para kazanmak için. Ve ben bir türlü ulaşamıyorum, o dünyaya. Çok üzücü bir durum. V A Z G E Ç M E Y E C E Ğ İ M.
PATİKA Derneği’nin davetlisi olarak, GOLD STY’deki yemeğe gittim, 5 Haziran akşamı. Erken gitmiştim. Yemek salonunda, biraz oturdum. Sonra, balkona koştum. Çünkü, manzara süperdi. Denizin üzerinde, güneş vardı. Sağ tarafımda ise, dağlar. Yağmur, çok güzel bir makyaj yapmıştı ve yine, güzel giydirmişti. Saçlarıma da şekil vermişti. 30 yaşlarında, çok güzel bir kadın olmuştum. Işıltılı gözlerimle, kendimden emin, bir salon kadınıydım. Farkında olmadan, olumlu elektrik yayıyorum.
Zaten gider gitmez herkes, çok güzel olduğumu söyledi. Sokakta, stand başındaki kadınla, hiçbir alakam yoktu. Balkonda, tek başıma manzarayı seyrederken, çok yakışıklı genç bir adam geldi. Konuşmaya başladı benimle. Sanki, Sinderella’ydım o akşam. Yemeğin sonuna doğru: Tanımadığım bir beyefendi yanıma geldi. Omuzlarımdan hafifçe sarıldı. Yüzüne baktım. “ Sizinle dansetmeyi, çok isterdim. “ Dedi. Hoş, değişik bir geceydi. İyi bir moral oldu.
Hayatın, hep uç noktalarını yaşıyorum. Bir hafta önce, çok lüks bir otelde, bir prenses gibi ağırlanıyorum. Bir hafta sonra sokakta, insanlara bir şeyler satacağım diye, resmen canım çıkıyor. Sağ bacağım-sırtım-belim, öylesine ağrıyordu ki. Yine de gülümsemek zorundaydım insanlara. Ne için? Sadece, 5 Lira için. Salıncakta sallanır gibi. Bir anda, en tepeye çıkıyorsun. İçin uçuyor, kahkahalar atıyorsun. Sonra, yere iniyorsun, düşmekten korkarak. Ama belli etmiyorsun. Güzel bir oyun.
Hayat, bir oyun zaten. Karmaşık bir oyun. Bazı rollerin, çok zor olduğu. Ama omuzlayabileceğin bir rolü seçiyorsun. Evet. Herşeyi sen seçiyorsun. Mızıkçılık edip, aksini iddia etsen de, her şeyi sen seçiyorsun. Söke söke, çekip alıyorsun, senin olanı.
Sokağı öğreniyorum Tutku. Dış dünyayı, her şeyi. İnsanları izliyorum hep. Gözler-yüzler-bedenler-auralar ne kadar farklı? Kimileri sana bakmamak için, başını havaya kaldırıyor. Gıcıklık olsun diye, onun baktığı yere, ben de bakıyorum. Şaşırıyor bu sefer, ben çok eğleniyorum. Bazıları, gülümseyerek yaklaşıyor. En azından, ilgi gösteriyor. Teşekkür ediyorum. Bazıları da, senin gülümsemene, bakıyor öylece. Kimileri, uzaktan bile içini donduruyor, sana bakmasa bile. Buz gibi rüzgarlar estiriyorlar, tepeden tırnağa. Tanımlayamıyorum. Ama hisediyorum.
Yemeğimi yiyip, işe gideceğim Tutku. Gece iyi dinlendim, ne ki, dünkü yorgunluğum geçmedi. Dilerim, her şey, yolunda gider. Hoşça kal.
Nilgün ACAR 13. 06. 2010 ALANYA-EVİM