İÇİM ACIYOR:(((
Rahmet yağıyor gözler görmezse de, kalpler yağan nurun gölgesinde huzur buluyor. Ezan sesi şimdilerde diğer zamanlardan farklı adeta kulakları mest ediyor.
Uzun süren ibadet ışığı nefesleri kurutsa da açlıktan yürüyemez hale gelse de insan, şükür ediyor içindeki huzur yüzüne yansıyor ve mutlu oluyor.
Yılda bir defa da olsa açlığın aç kalmanın ne demek olduğunu anımsıyorsak ne mutlu bize. Ama gel gör ki, istisnalar hariç ders almayı kimse bilmiyor.
Nice insanlar var bir kuru ekmeğe muhtaç kalan, nice insanlar var tuttuğu orucun açlık hissini anlamayacak kadar çaresiz kalan.
Bizler kaç çeşit yemek yapmanın derdindeyken onlar bir sıcak çorba derdindeler. Bizler sıcak pide yemek için iftara yakın fırınlarda kuyruk olurken, onlar sabahın ilk ışıklarında bayat ekmek derdindeler.
Açlıkla tokluk arasında ki o ince çizgiyi görebilen gönüllere ne mutlu.Ne mutlu böyle düşünüp bu doğrultuda yaşayabilenlere...
İçim acıyor çöpte bir kuru ekmek arayan çaresizleri gördükçe.İçim acıyor el açıp boyun büktüklerinde ’ALLAH VERSİN’ denip geri çevrildiklerinde.
Tabanı delik ayakkabılarla bir kuru ekmeğin derdinde kağıt toplayanları, bir iki ayakkabı boyayıp karın doyurmak için saatlerce sokakta kalanları, pazar toplanınca arkasında bıraktıkları çürük sebzeleri yerlerden toplayıp poşetlerine dolduranları gördülçe İÇİM ACIYOR İÇİM!..
’Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ hadisini yok sayan, sadece kendi için yaşayan, paranın varlığında adam sıfatında olduğunu sanan, ne beyinsizler var bu dünyada baki kalacakmış gibi beyhude yaşayan...
Artık silkinmenin ve kendimize gelmenin vakti gelmedimi? İnsan olabilmenin yolu, iyi bir araba lüks bir semt veya marka giyimden mi geçiyor? Maneviyat nerde?Nerde ruhaniyet?
Merhamet, sadece merhamet...
Düşene tekme atmak değil önemli olan elinden tutabilmek.Bir çocuğu gülümsetebilmek, bir günlüğünede olsa mutlu edebilmek.
Kısacası insan olabilmek insan.
Şu günlerde ruhumuzun merhamet ışığıyla aydınlatmamız dileğiyle...
Vicdan aynasına baktığımızda gülümseyebiliyorsak eğer ne mutlu bizlere. Ne mutlu öldüğü zaman arkasında rahmet verecek insanlar bırakabilenlere.
Derin dondurucuda unuttuğumuz yüreklerimizi çıkaralım ve binde bir de olsa ısıtalım kırık dökük param parça yardıma muhtaç bir bedeni sevgimizle.
saygılarımla.
((((((((gülden))))))))
YORUMLAR
sevgili Gülden beni yine yanlış anladınız, ben orada sizi değil yardım ettiğini sanarak , ya da görünerek mutlu olan imkan sahiplerini eleştirdim. Ve yazı yazamadığımı da söyledim. Sadece katılmadığım düşüncemin de dilenenlere acımak olduğunu söyledim. Yine fikrimden dönmeyeceğim dilenenlerin hepsi bu işten rant sağlamak için dilenirler. Sadece insanların merhametlerine sığınarak kazanç elde etmek amacıyla ve çoğunlukla çocukları kullanarak. Yardım derneklerine üye olmanız gurur verici bir davranıştır. Güzel bir haslettir. Ama yoksul, gerçekten yokluk içinde yaşayıp kimseye aç olduğunu bile hissettiremeyen insanların içinde yaşayanların anlayacağı duygudur benim söylediklerim. Sizin yazınızı beğendiğim ve duyarlı yüreğe sahip olduğunuzu farkettiğim için yazdım. Yazabilseydim derken sizden daha iyi yazdığımı değil kendi beceriksizliğimi dile getirdim. Ama beceremedim demek ki. Benim belki de kötü bir huyum var düşüncelerimi saklamam. Her zaman açığımdır. Hoşlanmayanlar zaten engelliyor . Tamam siz de engelleyebilirsiniz hiç sorun değil, tekrar söylüyorum ki bu size destek olması için yazılmıştı. Kötü niyet içermiyor daha dikkatli olmanızı öneriyorum. Şiirinizin altındakini de sadece dostluğumu ifade amacıyla armağan olarak yazmıştım şimdi onu sileceğim. Çünkü düşman değil dost kazanma çabasındayım; insanları üzmek değil mutlu etmek çabasındayım.İnsanlar ters anlamış ve sizi etkilemişler demek ki, çünkü onu yazdığım zaman rahatsız olmamış aksine memnuniyetinizi dile getirmiştiniz. Şimdi beni yine engelleyin ben asla rahatsız olmam. Beni rahatsız eden şey açıkça düşüncelerini söylemeyen arkadan iş çeviren insanlardır, saygılar.
afet kırat tarafından 9/14/2007 3:39:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Vicdan aynasına baktığımızda gülümseyebiliyorsak eğer ne mutlu bizlere. Ne mutlu öldüğü zaman arkasında rahmet verecek insanlar bırakabilenlere"
keşke bütün insanlarımız bu dünyanın sadece sınavdan ibaret olduğunu anlayabilse..göçerken bu alemden yanımıza götürebileceklerimiz malum..mademki bunun bilincınde bir çok insan ozaman nerde eşitlik nerde mala mülke tapmama...insanlarda hep daha çok olsun mantığı almış başinı gidiyor....başımızı yastığa koyduğumuzda vıcdanımızı azda olsa yoklamak lazım kendimiz içinde insanlığa yaptıklarımız içınde...eğer yoksa sızlama yat ve uyu insanoğlu....bencillikten uzak, hep bana olmayan güzel toplumlara.....yazını hakıkaten çok güzel bu kalemi bu duyarlı yüreği canı gönülden kutluyorum sevgi saygı bizden size.........
İçim acıyor el açıp boyun büktüklerinde ''''ALLAH VERSİN'''' denip geri çevrildiklerinde.
Şu söz hariç hepsine katılıyorum söylediklerinizin. Çünkü yoksul insanlar el açıp dilenecek kadar gurursuz olmadıkları için açlar. O sokakta gördükleriniz sadece gurur yoksullarıdır. Vereceğiniz üçbeş kuruş onların karınlarını doyurmak için değil daha çok dilenmelerini, çocukları kullanmaları İÇİN GEREKLİDİR. Merhamet çok güzel bir haslettir ancak gereksiz olan yarının insanlarına zararlıdır. Bunun ayrılması gerekir.Evinde belki de sadece bir yavan çorbayla oruç tutmaya çalışan insana komşusu tarafından verilen bir tas çorba onu mutlu mu eder sanılıyor. Ama zengin yardım ettim sanarak mutlu oluyor. Yani sonuç yine onların mutluluğu. Aç insana verilen bir balık yeterli değildir, yardım etmek gerekiyorsa balığı tutmasını öğretmek lazımdır ki geri kalan zamanda aç kalmasın. Ama ne oluyor biliyor musun, bin türlü oyunla dünyaları kazanan insanlar işçisinin sigortasını bile yapmıyor, üç beş ay çalıştırıp yine sokağa salıyor daha ucuza çalışacak bir eleman bulduğunda.Sonra da ramazan geldi diye malının çocuğuna harçlık olarak bile verdiğinin çok daha azıyla bir kaç ramazan paketi yapıp sevap kazanmanın (!) mutluluğunu yaşıyor. Zaman maddiyat zamanıdır. Peygamberimizin bile varlığına inanmayanların bir ay için hadisi düşünmeleri de yetmiyor haliyle. Siz elinizden geldiğince dilinizin döndüğünce doğru bildiğinizi anlatmışsınız. Kim dinleyecek ne zamana kadar. Bu ay çıkana kadar çok az insan. Sonra yine maddi kazanç peşinde koşmalar. Düşüncelerimi anlatmaya kalksam bir yazı dizisi de ben hazırlardım şu sayfalarda ama ben de yazı yazmayı sevmiyor ve beceremiyorum. Sana başarılar duyarlı yüreklere teşekkürler.
Derin dondurucuda unuttuğumuz yüreklerimizi çıkaralım ve binde bir de olsa ısıtalım kırık dökük param parça yardıma muhtaç bir bedeni sevgimizle.
ülkemizin ve halkımızın durumu ortada...devletin ustune düşen görev haliyle çok fazla..layikiyle halkına bakamıyor..durum ortada...herşeyi devletten beklemek de yanlış sanırım...
hal böyle iken, fakir insanımız gözardı etmemeli ve elimizden geldiğince el uzatmalıyız..karınca kararınca tabiki...tokun açtan haberı olmalı artık...bana ne yaşamamalıyız...düşüp kalkmayan da allahtır..bugün ona yarın sana, bana...zenginimiz hakkıyla zekatını tam verse ülkede fakir kalmaz sanırım...
güzel bir konu...anlamlıydı...kutlarım duyarlı yüreği...sevgilerimle.....
Gülden Hanım burada ince bir çizgi var.Bütün dediklerinzin altına imza atarım. Devletin tanımında ne var. SOSYAL DEVLET..1300 yıl önceki avrupayla şimdiki avrupa arasında uçurum kadar fark var sosyal devlet açısından.Ya bizde bir adım atılmamış.Devlet Sosyal devlet olmanın gereğini yapacak.Yetişmediği yerde bireysel veya sivil vakıflar devreye girecek.Oda yetmiyorsa birebir yardımlar dereye girecek.Taşıma suyla değirmen dönmez.Dönmüyor.Fakirlik ayıp değil.Fakire çalışacak iş bulmayan onu dilenci durumuna düşüren zihniyatin ayıbıdır fakirlik.Hem topluma hem tanrıya karşı sevgiyle