- 589 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dilinde Aşk Vardı/ Yüreğinde İhanet -2 Bir sevda masalıydı Bizimki- Bölüm 12
Dilinde Aşk Vardı/ Yüreğinde İhanet - Bir sevda masalıydı Bizimki- Bölüm 12
On ikinci Bölüm
1
Hastaneden ayrılışımız iki bin yılı Nisan ayının ortalarına denk gelmişti. Birkaç parça halinde getirildiğim hastaneden bütün halinde ayrılmıştım. Tabi bu bütünlük sadece görünüşümde idi. Gözlerimin içi sağ olarak kurtulduğum için gülse de, yalnız kaldığım zamanlar üzerime çöken mahzunluğu kimseye gösteremezdim. Saçlarım yine eski parlak rengine kavuşmuş, kızıllığı göz alıcı parlaklıkta idi. Feyza ablanın oturdukları ev üç katlı müstakil bahçe içinde çok güzel bir evdi. Benim odam ikinci katta merdiven çıkışının yanı başında balkonu olan güzel, aydınlık bir odaydı. Kısa zamanda benimsedim. Nasıl benimsemeseydim ki, Geleceğim bu şehirde başladığı gibi geçmişimi de bu şehirde bir otel odasında son bulmuştu.
Yağmurlu nisan ayı yerini güneşli mayıs ayına bıraktığında havalar oldukça ısınmıştı. Günlerden Çarşamba idi, Feyza abla ile Necmi ağabey bir iş için dışarı çıktı ben de minik Şirvan’la evde baş başa kaldım. Şirvan’ın karnını doyurduktan sonra öğle uykusuna yatırdım. Sabah kalktıktan sonra odamı toplamaya fırsat bulamamıştım. Bu fırsattan faydalanmak için odama çıkarak etrafı toparladım. İşim bitince Şirvan’ın yanına inmek için merdivenlerin basına geldiğimde, ne olduysa adımımı attığım anda oldu ve ben yukarıdan aşağıya doğru yuvarlanmaya başladım. Korunabilmek için yus yuvarlak olmuştum ama bu sağa sola çarpmama engel olmuyordu. Son basamakta yığıldım kaldım bayılmışım. Ne kadar baygın kaldığımı bilemiyorum. Feyza ve Necmi ağabeyin beni sarsmaları ile yavaş, yavaş kendime geldim. Boş gözlerle anlamsız bir şekilde onlara bakmamdan çok fena korkmuşlar. Daha sonraları Feyza abla bana, ‘ Öyle bir baktın ki eyvah dedim mendi kendime bu kız ikinci defa hafızasını kaybetti galiba, artık iflah olmaz.
Ama korktukları gibi olmadı daha fazlası oldu. Hafızam geri geldi. Yukarıdan aşağı yuvarlanırken geçmişimin ucundan sıkı sıkıya yakalamıştım. Her şeyi dün olmuş gibi hatırlıyordum. Bütün her yerim morarmış olduğu halde Feyza ablama ve Necmi ağabeyime defalarca sarılıp yanaklarından şapır şupur öptüm. Bu müjdeyi hiç bekletmeden Seyfi ağabeye haber verdiler. O akşam bir araya geldik, Hepside nasıl bir geçmişim olduğunu merak ediyordu. Akşam yemeğini yedikten sonra salona geçtik ve ben önce tanıştığımız dünü anlattım sonrada seni neden terk ettiğim bu günü anlattım daha sonrada ailemin yanında geçecek yarınlarımı anlattım. Hasan Cevat’ımı hayallerimi anlattım bir mikrop Reşat’ı anlattım. Son noktayı gözyaşlarım koyduğunda duvardaki saat gecenin sıfır üçü’nü gösteriyordu.
2
Şirvan esneyerek, kaldığı yeri işaretledi ve defteri kapattı. Uzun, uzun esnedikten sonra:
_ Çok yoruldum. Bu günlük bu kadar okumak yeter. Saat kaça geldi Cevat.
Cevat:
_ Tam on iki olmuş saat.
Şirvan:
_ Deniz abla izin verirsen eve gidelim biz. Yarın öğleden sonra geliriz yine. Ne dersin Cevat.
Cevat:
_ Benim için sorun olmaz. Gideceksek kalkalım.
Deniz:
_ Aa Bu zengin kalkışı oluyor ama. Neyse size engel olmayacağım belki yapacak işleriniz vardır. Ama bak fazla bekletmeyin tamam mı?
Cevat:
_ hadi güzelim hazırlan çıkalım.
Şirvan hemen hazırlandı ve çıktık, en yakın metro istasyonundan metroya bindik Şirvan başını omzuma dayadı ve Aksaray’a kadar öylece kestirdi. Evden içeri girdiğimizde saat bire çeyrek vardı. Şirvan eve girer girmez odasına çekildi. Benim daha uykum gelmemişti. Biraz televizyon seyrettim. Biraz kitap okudum. Birden aklıma babam geldi kalktım ışığı söndürüp camın önüne geldim ve dışarıyı seyretmeye başladım. Her ne kadar buralarda kurbağa ve cırcır böceklerinin sesi duyulmuyorsa da çok sessiz olduğu bir gerçekti. Bende yıllar önce bu pencerenin önünde babamın yaptığı bir şeyi yapmaya çalıştım. Ama benim yanımda bir Selma yoktu. Yinede ileriyi, daha ileriyi görmek için çok dikkatli bakmama rağmen sadece annemin okulunun bahçesini ve bahçedeki okulu görebildim. Daha fazlasına ihtiyacım vardı. Sokağı caddeyi ve oradaki otobüs durağını görmeliydim. Ve babamın gördüğü durakta oradan oraya gidip gelen ama ne yaptıklarını bilemeyen terkedilmiş aşkları. Aradan geçen uzun yıllar onları görmeme engel olmamalıydı. Şirvan’ın odasının önüne giderek kapısını birkaç kere tıklattım. Nihayet uykulu bir sesle cevap verdi’’ çok uykum var Cevat sende yat’’
_ hayır, yatamam kalk sende gel
Şirvan:
_ Yapma canım her neyse yarın sabah halledelim.
Cevat:
_ Şimdi halletmemiz lazım. Hadi beni kırma.
Fazla ısrar etmeme gerek kalmadı kapı açıldı ve Şirvan göründü. Elinden tutup camın ününe götürdüm. Elini bırakmamıştım hatta farkında olmadan sıkı, sıkıya tutuyordum. Cevat:
_ Bak Şirvan sana bir hikaye anlatacağım. Sakın yarına bırak deme yoksa bir daha anlatma cesaretini bulamam kendimde.
Şirvan:
_ Anlat yanında olduğuma göre seni dinliyorum.
Bundan yıllar önce şu an bulunduğumuz yerde babamla annem duruyormuş Etraf o kadar sessizmiş ki ara sıra çok uzaklardan geçen bir arabanın sesi belli belirsiz duyulup kayboluyormuş. Anneme bir hikâye anlatmış yarısı gerçek diğer yarısı olmasını yürekten istediği bir dilek. İşte ben sana o hikâyeyi anlatacağım. Şimdi senden bir şey isteyeceğim. Karşıya karanlığın içine bak, ama çok dikkatli bak ne görüyorsun?
Şirvan:
_ geldiğim gün gördüğüm okulun bahçesini ve okulun bir kısmını görebiliyorum.
Cevat:
_ Şimdi beni dikkatli dinle. Gözlerini sıkı sıkıya kapat ve beyninde canlandır şimdi ne görüyorsun?
Şirvan:
_ Okulun arka bahçesini ve yolu.
Cevat:
_ daha ileriyi görmeye çalış. Düşün ve cevap ver.
Şirvan:
_ Sokağın sonunu ve yeni yapılmış olan apartmanları görüyorum.
Cevat:
_ daha ileriye bak sen akıllı bir kızsın hatırlarsın.
Şirvan:
_ Buraya geldiğimiz ana caddeyi ve metrobüs durağını görüyorum.
Cevat:
_ Şimdi orada dur ve dikkatle bak. O durakta, üşümüş, mahzun, terkedilmiş ve unutulup sahiplerini bekleyen terkedilmiş aşkları göreceksin. Bir gün o durakta veya başka bir durakta, metrobüse binerken birinin sana çarptığını hissedip de göremezsen anlaki onlardan biri kalbine sığınmak istemiştir. Aç yüreğinin kapılarını sakın kaçırma mutlaka seni mutlu edecek biridir o belki de o biri ben bile olabilirim.
Her durakta yeni sahiplerini bekleyen terkedilmiş zavallı aşklar olduğunu hiç ama hiç aklından çıkarma. Şirvan gözlerimin içine bakarak
_ Duraktakileri bilemem ama senin gözlerindekileri görebiliyorum Cevat. O bakışlar hiç kaybolmasın. Nasıl oldu anlayamadım ama bende seni seviyorum. Yalnız şunuda bil ki ilk defa bu şekilde bir teklif aldım. Çok yaratıcı bir adamsın.
İlk defa bir kardeş gibi değil de bir sevgili gibi sarıldım Şirvan’a’’ Sağ ol baba seni çok seviyorum. ’’
*****************************
Tuğrul Ahmet Pekel/ 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.