II. Ucundan Tutuverirsin
Yoldan çıkmadan gidince insan, anlıyor ki en başından çıkmış yoldan aslında. Hep doğrularla yaşadığımızı sandığımızda, bir bakıyoruz ki günün birinde Osmanlı şamarı gibi iniyor yüzümüze gerçek: Sınırlarla yaşamışız oysa. Hem de sarmaş dolaş aynı yatağa girmişiz. Tabu ağabeyleri baş göz etmiş bizi doğarken. Kirvemiz oluvermiş tüm mahalle. Azıcık dışarı çıksak kulağımızdan tuttukları gibi sokmuşlar bizi yine sınırlara. Karşılarına çekip, uzun uzadıya öğüt boncukları dizmişler, hayat dizginlerimize. Parlak, mavi boncuklar…
Hayalleriyle baş başa kalınca insan ne mavisi kalıyor, ne de parlaklığı. Zihin bileklerimize geçirilmiş prangalara dönüşüveriyor. Kabulleniyoruz. Hayaller uzak kalıyor sonra. Paramparça dağılıyor düş bulutları matlaşan boncuklara çarptıkça. Büyüyoruz. Büyüdükçe içimizde kalınlaşan tel örgülerden bakıyoruz çevremize. Camdan bibloyuz artık. Kader diyoruz adına. İçimizde zerre kadar yanlışlık yok.
Anlıyor ki insan en başından çıkmış yoldan aslında. Zihnindeki kelebeği sınırlarına kadar takip etmiş, sonra da durup izlemiş gidişini. Dokunaklı bir aşk mektubu yazmış peşinden.
Anlıyor ki insan sonradan girmiş asıl yola. Sınırlarını keşfetmenin yolunun onları aşmakla mümkün olacağını anlamış. Bir hayal kurmuş, peşinden gitmiş. Gittikçe büyümüş… Deli olmuş adı.
Ucundan tutuveririz biz de bir gün. Bir kelebeği kovalarız kelebeğe inat. Onu inandıramamaya inat… Hayallerimiz için. Kirvelere dokunsun sözümüz, kelebeğe dokunsun özümüz!
Ucundan tutuveririz biz de bir gün. Tel örgülerin dışından içimize bakarız. Dünyaya inat.
26.04.2010
Utku DUYAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.