KALIN DUVARLAR
Hayat bazen kalın duvarlar örer ya önümüze,işte o an kendimizi çok aciz,yalnız ve yorgun hissederiz.Önümüzdeki engeller aşılması çok zor gibi durur,o an her şey bitmiştir,kolda güç,ayakta mecal kalmamıştır,içindeki ses de yapamazsın der,imkansız der ya sen de bir şey yapmak istemezsin artık.İşte o an korkulan olmuştur,özgüvenini kaybetmişsin demektir,yitirmen gereken en son şey odur ama o kaybolmuştur.Şunu da unutmamak gerekli tabi ki,biz insanız ne kadar yere düşsek de ayağa kalkma imkanı bize yüce yaratıcı tarafından bahşedilmiştir.
O gün yaşamak taşıması zor bir yük halini alır.İşte bu noktada iyi düşünmek ve asla yoğunlaşmak gerekli,yani işin özüne dönüp ilerisine bakmak şart hale gelir.Ayrıca olumsuzlukların sesi ruh ve gönül dünyamıza şeytani şeyler fısıldar durur.Çoğumuz da bu sese kulak kesiliriz,neden bilmiyorum ama nefsimize kolay yada tatlı geldiği içindir galiba.İşte o anda da yeise düşmemeliyiz.
Engeller bazen karşıdakine (sevgili,baba,arkadaş vb.) sevdiğini söyleyememek,iki rekat namaz kılmamak,üzerine düşeni yapmamak,haksızlık karşısında sus pus olup sesini çıkarmamak gibi bize zor gelen şeyler,önyargıya kapılmak başlıca yaşamın ördüğü kalın duvarlardır.Bu kalın duvarları yıkacak olan balyoz inanç ve akıl ikilisidir.Engelleri aşmada inancın önemine bir hikaye ile örnek vermek istiyorum;
Geçmiş zamanların birinde,iki arkadaş ava çıkmışlar.Avdan önce iyi olan hava,av esnasında bozulmaya başlamış.Arkadaşlarında karşısına irice bir yaban tavşanı çıkmış.İki arkadaş daha önce yabanda çok gezmişler ama bu kadar iri bir tavşanı ilk defa görüyorlarmış.Tavşanı yakalamanın ve onu köyde herkese ilan etmenin vereceği sevinç ve gurur,adeta gören gözlerini görmez hale getirmiş.Uzun süren kovalamaca dan sonra izini kaybetmişler,tavşanın.Hava kararmış ve şiddetli tipi görüş mesafesini daraltmış.Bu durumda yapılacak tek şey geceyi geçirecek bir sığınak bulmak olmuş.Kapalı bir yer bulduktan sonra biraz da kuru odun,çalı çırpı bulmuşlar.Sıra ateşlemeye gelmiş ama kibrit kutusunda sadece 3 tane çöp olduğunu görünce avcılardan biri soğuğunda etkisiyle iyice kendini kötü hissetmiş,çünkü kendisi yanına almamış,arkadaşının aldığı da hafif nemlenmiş.Artık tamamen donma korkusunu hissetmeye başlamış ve vücudunun uyuşmaya başladığını hissetmeye başlamış.Arkadaşı birinci kibrit çöpünü çakmış,hafif yanar gibi olmuş ama yanmadan,kükürdü bitmiş.İkincisi de aynı akıbete uğramış.Avcı üçüncü kibriti eline aldığında yanmış olduğunu görmüş.Umutlu olan avcı da sanki umudunu kaybetmeye başlamış gibi olmuş,elinden çöp düşmüş.Umutsuz olan avcı artık dua etmeye başlamış,çünkü yapacak bir şey olmadığını düşünüyormuş.Yola çıkamazlarmış,şiddetli bir tipi varmış,mağarada kalsalar gece donacaklarını biliyorlarmış.Yapılacak tek şeyin ümitle dua etmek olduğunu çok iyi biliyormuş.Arkadaşı ise hiç umudunu kaybetmemiş,yapılacak bir şeylerin olduğunu çok iyi biliyormuş.Çünkü derdi veren dermanı da karşılarına kesin sunacaktır diye düşünüyormuş.Düşünürken yerdeki çöplere bakıyormuş,o sıra da çöplerden birinin bir tarafının yanmamış olduğunu görmüş.Arkadaşına bakmış ,arkadaşı elleriyle yüzünü kapatmış,dua ediyormuş.Ona söylememiş,durumu.İçinden de kendisi dua ederek,kibriti çakmış.Kuru yapraklar saman alevi gibi birden parlamış ve odunları ateş sarmış.Dua eden avcı,biran öldüğünü cehennemde yandığını zannetmiş.Gözlerini açtığında arkadaşının gülen yüzüyle karşılaşmış.
Unutmayın hayat önümüze kalın duvarlar örse de,duvarları yıkacak balyoz da mevcuttur bu hayatta .Korkularınızı,inatlarınızı,ön yargılarınızı,aşılmazlarınızı aşmanız dileğiyle,mutluluklar dilerim.
byk-han şairi