- 1270 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Aşka Veda
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uzak yollardan topla gözlerini artık. Gecenin tüm kapılarını kapat suratıma. Sabır bentlerini sal, yüreğimi kopar at milli sulara. Hasretinin çadırlarını sök, cevap bulamadığın soruları tık mantığının bilinmezliklerine. Bütün zehirlerden arındığında, takıl kartalların peşine. Kuşku dağlarını aştıktan sonra iz sür sende gecelerde. Gülkurusu dudaklarının mührünü aç, sokul bilinçaltındaki sevilerine.
Yaşamak denilen eşikten atlayıp, elele çığlık çığlığa oyun oynadığın çocukluk günlerine dön yeniden. Yeniden ayaklarını çamurla, azar işit annenden. Yiten gençliğinin raylarında koştur sonra. Uzak köylerin tatlı melodisiyle saklambaç oynadığın akşam üstlerinde, kan çamura, ot toprağa nasıl bulanmışsa başındaki deli rüzgarlara aldırma istersen. İstersen, güneşe köprüler kur ve ellerinle besle gökteki kuşları.
Köz köz olan yüreğim, hasretinin yeliyle yanar tutuşur. Tutuşur gözlerim, ellerim, vücudum dertlenirim gün gün üstüne. Karanlıklara dalarım rotasız, dümensiz gemiler gibi. Hüznümün peşi sıra girerim ölüm sahralarına. Bir garip meçhul olurum dolanırım aşkımın peşi sıra. Dudaklarımdaki güneş yaraları iyileşmez bilirim. Bilirim ayaklarım devamlı çamurludur, kösteklidir. Günlük acılarla avuturum biçare gönlümü.
Erken indiğim bu yerkürede yıllarca bu maya ile dolaştım, bugünlere geldim. Varoluşumun bana sadece nefes alma ödülü sunduğu bu dünyada neye el attıysam, neye yüreğimi açtıysam olmadı, olmadı, olamadı. Bu talihsizlikler girdabında, beynimdeki binlerce soru şimşeğiyle yaşam mücadelesi vermek de beceri anlayacağın. Günlük hayatın streslerini aşmak için, daha doğrusu sana daha yakın olmamak için kaçtığım yollardan biri say bunu.
Gelişlerinin tatlı yellerini Kasım’ın üşüten rüzgârlarına tercih edeceğim. Sen de kafanı dinleyeceksin, ben de. Bu ikilemler içerisinde senden uzak kalmak ve kalmamak arasındaki ince çizgiyi yakalayıp, o çizginin üzerinde hedefe varabilmeyi, o hedefe vardıktan sonra nelerin bittiğini, nelerin yeniden başladığını düşünüyorum zaman zaman. Bu düşüncelerle geçmekte günümün en hassas anları. Düşünmeye başlarsam çıldırmaktan, çıldırırsam eğer bazı şeyleri gerçekten kaybetmekten korktuğumdan boş veriyorum çok şeye. Çok şeyi kapattığın o kapının ardında bırakıyor, tatlı anılarını bir rüya olarak kabul ediyorum.
Bir gün buraları, yani benimle bağlantılı olan her şeyi unutman gerekirse eğer, yüreğin yeniden dünyaya gelmenin şevkiyle bir başka atacak, bir başka dönecek başının üstündeki o pembe dünya. Gelişlerinin büyüsü gidince üzerimden sevgi ölçülerimi yeniden tartacağım. Korka korka uzandığım ellerini, en uzun birkaç saniye kaldığım gözlerinin dehlizlerini, çeşitli bahanelerle okşadığım saçlarının o müthiş gizemini de unutacağım elbet. Kolay olmasa da, ölümle bir olsa da bu mecburi değişiklik, alışacağım elbet. Elbet yüreğimde fırtınalar kopacak, kaçışlarının peşinden türküler yakacağım yanık yanık.
Evet ’Kır Çiçeği’. Dağlarda kar var şimdilerde. Mevsimlerin yalancı döngüsü erken indi buralara. Ömrümün en değerli Periyotları’ndan birini oluşturan mevsimin de kayboldu gitti anlayacağın. Benim beş para etmez geçmişim tökezledi, yıkıldı, yakıldı, küllerim kaldı bir tek geriye. Senden kalan yalancı yıllar sadece.
Yokum artık. İstesen de var olamam bir daha. Asla ulaşamayacağım bir değeri kaybetmek tek üzüntüm. O üzüntünün verdiği sarhoşlukla kalan vaktimi bir daha sevmemekle geçireceğim. Dostluklar, o kahrolası dostlukları da uğratmayacağım kapıma. Çarpılan her kapıya aldırmayacak, bir gün o kapıyı ben çarpıp gideceğim buralardan. Gizli gizli seyrettiğim bir portreyi hafızamın en temiz köşesine resmedip, onun ölümsüz seyir zevkiyle yaşamaya alışacağım. Merhaba’larda yüreğim titremeyecek, kulaklarımı dolduran melodilerde içlenmeyeceğim.
Tüm bunlardan sonra asla yorumlar üretme geçenlerden. Yorumsuz bir dünya’nın kollarında hiçbir şeye gücün yetmez. Güçsüzlüğümüzün, acizliğimizin mantık kulvarlarında yarışı hep sonda bitirdik bugüne dek. Dereceye bile giremeyeceğimiz bir yarışta şansımız olmayacaktı, olmadı da.
Aslına bakarsan bu savaşı sen kazandın. En küçük ihtimallerde bile ödün vermedin. Bu başarıyla kendini alkışlayabilirsin. Umarım bundan sonra da kazanan sen olursun. Taviz vermez kişiliğin, ağzından bir kez bile söze dönüşmeyen sevgilerinin nefreti beslediği bu oyun’da alkışlar sana. Alkış tutuyorum mükemmel karakterine ve özü’ne.
Kendimle bir başıma kaldığım anlarda beni altında bıraktığın harabelerde bir garip rüyaya dalacağım bundan sonra. O rüyaların her karesinde beni için için eriten gülüşlerini çağıracağım usumun yaslı köşelerinden. Onunla korkulu sohbetlere dalacağım. Endişelerimi yüreğimin en katı yerlerine yama yapıp, dizginsiz atlar ülkesine umut diye salacağım. Yurdumu terk etsin, beni unutsun diye var gücümle yumruğumu ilk rastladığım nesneye sallayıp bu kahrolası ellerimi bir daha işlemez hale getireceğim.
Noktasına, virgülüne dokunmadan yazdıklarımın sonu geldi anlayacağın. Bu satırlardan sonra kalemimi de kıracağım yüreğim gibi. ’Sevmek’ kelimesinin yalan gölgesinde üşüyorum artık. Sevgilerin daha ucuza satıldığı, karşılıksız verildiği yerler vardır elbet. Oralarda, o sevgilerle birazda ben oyun oynayacağım. Birazda ben ’Nefret’ kelimeleriyle dama oynayacağım.
Hoşça kal umutsuzluk şarkım, hoşça kal. Bu sana son yazışım olacak. Böylesi vedalara son katlanışım, seni belki de son görüşüm olur bu. Günün birinde her şeyi kabullenip, mantığının yardımıyla buralara düşerse yolun beni bir dost olarak bulacağından emin ol. Sana ’Hoş geldin’ der, içimdeki zaman makinesine biner giderim. Seni bundan sonra ne bekler, ne düşlerim.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
ALİ SOYTÜRK
ALİ SOYTÜRK
ALİ SOYTÜRK
Selahattin YETGİN
Selamlarım yüreğimden.
Selahattin YETGİN
Akdenizden selamlar.
merhaba ustam :)
bazen yürürüm bir yolda, ıssız diye ürkerim, acaba yanlış yoldamıyım diye... ama görünce dostlarımı az ileride, bu sefer niye daha erken gitmedim diye kızarım kendime... ben, dostu-endişelerimi, korkularımı, kaygılarımı giderdiği için severim! birde...neyse bende kalsın o da :))
yüreğine sıkı bak ustam... özleniyorsun!
Selahattin YETGİN
Daha ne yakışırsa yüreğine işte o'sun.
Seni seviyorum.
Ne kadar mı?
O da bende kalsın:)
Sevgiyle Emre...
Selahattin YETGİN
Sevgi ve selamlarımla.
Her cümlesi birbirinden kıymetli, birbirinden edebi.. Şiir havasında çok lezzetli bir yazıydı.
Güne düşen bu yazınızı ve siz değerli yazarını tebrik ederim.
Selahattin YETGİN
Yüreğin hep var olsun
Selahattin YETGİN
Okuyan gözleriniz, duyumsayan yüreğiniz var olsun efendim.
Sevgilerimle.
Yazınız çok güzeldi ve layık olduğu yerde... Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla...
Selahattin YETGİN
Sevgi ve selamlarımla.
Güne düşen yazıyı ve değerli yazarını kutluyorum. Selam ve saygılarımla
Selahattin YETGİN
Selamlar Akdenizden.
Güne düşen yazıyı ve değerli yazarımızı kutlarım.
Güzel bir paylaşımdı. saygı ve sevgilerimle...
Selahattin YETGİN
Sevgi ve selamlarımla.
Selahattin YETGİN
Antalya'dan sevgiler, saygılar.
sevdiği uğruna tüm karabasanları terkeden yürek
bir gün yeniden karanlığa dönüşünü kutlar
ki ortada ne bir sofra vardır ne de sevgili,
daha hazin olanı ise ;
şairin kadeh kaldırmaya devam etmesidir
çünkü bilir ki ölüm bazen de yaşamak demektir...
tebrik ve saygımla,
miNa.. tarafından 6/11/2010 4:07:20 AM zamanında düzenlenmiştir.
Selahattin YETGİN
Selamlar ve saygılar.
Selahattin YETGİN
Okuyan gözleriniz, duyumsayan yüreğiniz var olsun efendim.
Selahattin YETGİN
Bir şair daha ne ister.
Teşekkürler dost.
Yüreğin hep hissetsin ve Aynur hanımın dediği gibi hep yaşasın.
Selam ve sevgimle.