- 495 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAPAK
Gün bitti dediğinizde başlar asıl hengâme. Biraz daha kırık girersiniz akşama, biraz daha kasvetli. Zamanla yarışmaktan yorgun düşer beden. Biraz daha yaşlı koyarsınız başınızı yastığa, biraz daha bitkin girer beden yatağa. Yumarsınız gözlerinizi gıcır, gıcır düşler kurmaya. Bazen bütün arzuladıklarınız gerçek olur düşlerde bazen uğrarsınız sükût-u hayale.
Beden yetmezmiş gibi birde uğraşacaksınız artık düşlerden yorgun düşmüş ruhu dinlendirmeye. Sabah kalktığınızda yeni güne, önce yüzünüzü yıkarsınız, düşlerden kirlenmiş yanaklarınızı su ile arındırırsınız, göz kenarlarında birikmiş; aslında düş kırıntıları olan gece boyu gördüğünüz düşlerinizi, çapak diye siler atarsınız. Bir çizik daha atarsınız gözaltlarınıza. Biraz daha yaşlı biraz daha hüzünlü başlarsınız güne ama dünden yıpranmış parça, parça olmuş umutlarınız, sabah sapa sağlam durur içinizde. Yeni bir gün, yeni umutlar demektir çünkü. Hiç hesaplamazsınız eski gerçekleştirmediğiniz umutları. Böyle gelir geçer günler, aldırış etmezsiniz önceleri. Zamanın sizle yoktur çünkü bir işi. Ama yaş ilerlemeye başladığında, her sabah birer ikişer çoğalttığınızda göz çizgilerinizi, o zaman anlarsınız zamanın nasıl elinde oynattığında sizi. Ve artık daha süratli geçer yıllar. Kaygılanırsınız, evlenmek lazım diye düşünürsünüz önce ve bu aslında o kadar önce olur ki evlendiğinizde anlarsınız daha birey olamadığınızı. Ve başlarsınız; ben aslında hiç bir umudumu, hiç bir planımı gerçekleştiremedim, ne olacaktım ne olamadım diye hayıflanır durursunuz. Sonra sırf renk katmak için hayatınıza ya da yapamadıklarınızın üstünü kapatmak için hayatta, çocuk istersiniz tanrıdan, “Bir çocuğum olsa” der durursunuz. Tanrı, bu isteğinizi karşılıksız bırakmaz. Çoğu zaman bir çocuk sahibi olursunuz. İşte o andan sonra çocuk annenin ve babanın olamadığı her şey olur. O kadar çok umutlarınız vardır ki gerçekleştiremediğiniz, bütün bunların çocuğunuzda olmasını istersiniz ve o kadar çok umut ekersiniz ki çocuğunuzun yüreğine, kimi zaman; hatta çoğu zaman kaldıramaz çocuk bunu. Aslında çok masumanedir isteğiniz, kendi düş kırıklarınızın çocuğunuzda olmasını istemezsiniz. Çocuğunuzun kurduğu düşlerden habersiz, kendi düşlerinizi ona yüklerisiniz. Sonra unuttuğunuz zaman çıkar yine ortaya. Bir bakarsınız ki, yaşı kemale erdirmişsiniz ama siz bir kemale erememişsiniz. Artık tek umuttur çocuk; çünkü geriye dönüp baktığınızda elinizde kırık dökük zamanla savaştan çıkmış bir miğfer ve umutları ıskalayıp, ıskalayıp geri gelen kırık bir mızrak, saçlarda beyazlar ve gözaltlarında bastıra, bastıra çizdiğiniz zaman çizelgesi. Öylece durur aynadaki siluetiniz ve hiç bir şey olamamanın, orta karar bile yaşamamanın verdiği derin kederle yıkarsınız göz kenarlarında biriken düş kırıntılarınızı. Şimdi sabah kalktığınızda bir daha bakın aynaya ama adam gibi bakın. Bu kez dünden bu güne ne değişmeli diye… Ve bakın iyice gözlerinize birikenler; yapamadığınız düşleriniz mi yoksa gerçekten çapak mı diye.
İ.Alper gömleksiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.