4 KADIN, 4 YAŞAM, 1 ORTAK NOKTA!
1. KADIN
Her günün sabahında yaşam onun için bir ilkbahar mutluluğundaki coşkuyla başlardı. Zinde ruhu, yaşam dolu enerjisi etrafında kendini sarmalayan yüreklere olan adanmışlığı, bölgede tanınmış ailesinin bilinirliğin den öte eğittiği öğrencilerinin ve ailelerinin yüreklerini süslüyordu. Küçük umut dolu yavrucaklara kendisi gibi öğretmen olan eşiyle beraber verdikleri sevgiden öte çevresinde , mutluluk dolu , huzurlu yaşamlarında çevrelerinde gıpta ile izlenirlerdi, sorunsuz ekonomik koşullarıyla yaşardı öğretmen Ayşe !...
Yaşam olumluluklarının bu güzellikli zaman dilimlerinde sevgisini ve kendisini adadığı minik yüreklerin bir benzerinin yuvasını süsleme arzuları ve hasretiyle yaşama baktığı olumlu pencerenin önündekini görmeyince hep pencerenin ardındaki minik yürekleri sevdi. Kendine ait olmasa da ona yakın olan anne , baba olan öğrencilerinde bir yaşam ve evlat özlemi süre gitti kendi kutsallıklarında ve kendi özlemlerinde. Her şeye karşın umutsuzluklarının umudunda bir yaşam sürdü kaderine inat gün güzellikleri ve gece uzantılarının karanlıklarıyla dolu bir hayat oldu yaşaması…
2. KADIN
Beylik deyimiyle Anadolu’nun bağrında ki kırsal kesiminde yaşayan çok çocuklu bir ailenin ikici sıradaki kız çocuğuydu. Doğa sevgisi yetenekli hareketli yaşamı ağaçlara tırmanmaları sonunda düşüp küçük yaşlarda sakatlanan bir ayakla yaşamını sürdürmeye çalışıyordu. Bu sakatlıklı haliyle geldiği yirmi beşinci yaşında evde kalmış anlayışına maruz kaldı. Kahredici kırsal kesim anlayışındaki acımasızlık burada da kendini göstermiş ve Ayşe kız ailesi tarafından çocuğu olmayan bir kadının üstüne kuma olarak imam nikâhıyla evlendirildi.
Zaman su gibi aktı. Ayşe’nin ikinci yılın sonunda Ayşe’nin de çocuğu olmadı. Bu arada kuma gittiği kadın kocasından boşanarak başkasıyla evlendi ve birinci yılında bir çocuk sahibi olma sevincini yaşarken , Ayşe evlendiği adamın resmi nikâhlı karısı oldu. Kocası Ayşe’nin ayağını da tedavi ettirdi. Artık Ayşe ne sakat kadındı nede nikâhsızdı.
Ayşe ve eşi il merkezine senelerce tedavi olmak amacıyla gidip geldiler. Yaşadıkları kasabada Ayşe’nin tedavi olduğu biliniyordu…
Tek eksikleri olmasını istedikleri bir çocuktu. Ancak yaşam onlara bu özlemi yeğenlerini sevmek ve onlarla mutlu olmaktan öte bir şans vermedi…
3. KADIN
Büyük ve kalabalık bir kentin yaşam öğretileriyle büyümüş Anadolu’nun bir kentinde öğretmenlik yaparken bu kentin eşrafından çok çapkın biriyle nişanlanmıştı. Nişanlısı Mehmet’in ailesi Ayşe’nin gelinleri olmasını kabul etmemelerine karşın sevdalı istemleri onların evlenme hayallerine mani olamamıştı. Senelere sonra Mehmet’in ailesi de bu evliliğin olmasını onaylamıştı. Ayşe ile Mehmet düğün gününü kararlaştırdılar.
Okulların tatil olmasıyla Ayşe ailesinin yaşadığı kente döndü. Evlilik hazırlıklarını yapmaya başladı. Sevgi dolu yüreğinde ve hayalindeki gelinliği almak ve alırken Mehmet görsün diye gelmesini bekledi. Bu arada tüm hazırlıklarını tamamlamış ve nikâh gününü de alarak Mehmet’i beklemeye başlamıştı.
Zaman hızlı geçiyordu. Mehmet’le kararlaştırdıkları o gün geldi. Ancak Mehmet gelmedi. Yaşadıkları kentte kimse Mehmet’in nerede olduğunu bilmiyor ve ulaşamıyordu . Ulaşılamayan Mehmet’ in Ayşe’ ye gelmesi gereken günden bir gün önce amcasının kızıyla gizlice evlendiğini tüm kent bir hafta sonra Ayşe ile beraber öğrenmişti.
Ayşe zor günler geçirdi. O şehirden ayrıldı. Ailesinin yaşadığı büyük kente giderek ailesiyle yaşamaya başladı yüreği yaralı gönlü kırıktı. Bir yıl sonra görücü usulüyle bir beyle evlendi. Mutluluğu yakaladım derken, çocuklarının olmadığını anladı. Kontrollerin sonucunda haber Ayşe için kötü idi “kısırdı”. Çocuklarının olması için zorunlu ve zorlu bir tedavi gördü. Minikte olsa bazı operasyonlar geçirdi. Ancak tedavi sonuç vermedi. Huzursuzluk başladı. Beyi evi terk edince boşanmak zorunda kaldılar.
Boşanmanın ardından yine ailesiyle yaşamaya başladı. Ve yaşam ona bir süre sonra eşini kaybetmiş iki çocuklu bir beyefendiyle evlenme şansını getirince hemen evlendi. Mutluluğu yakalamıştı ancak gerçekleriyle de yüzleşmişti. Kısır değildi! Tedavi sonunda kısır kalmıştı! Geçte olsa ilk evlendiği eşinin kısır olduğu gerçeğini anlamıştı.
Yıllar geçmiş ve evlat edinebilecek yaşa gelmişti. Yedi aylık kimsesiz bir kız çocuğu evlat edindi. Yaşamını ona ve eşine adadı. Evlat edindiği kızının en iyi şartlarda eğitimini tamamlaması için uğraştı yıllarca. Kim bilir beklide o güzelim kızını evlendirme heyecanlarını yaşıyordur bugünlerde beklide torun büyütüyordur...
4. KADIN
Anadolu’yu şehir, şehir gezen İstanbul’ lu ailenin kızı idi Ayşe. Güzel idi, şirin idi, akıllı idi, başarılı idi gıpta edilen bir çocuktu. Çok güzel bir çocukluk geçirdi ailesinin göz bebeği idi. Genç kızlığa adım attığı günlerde sorun başladı yüzünde kıllar çıkıyordu. SAKAL! Olamaz o güzellik gidiyordu çevresindekiler panik içinde idi ama Ayşe’nin umurunda değildi. Sonunda aile baskısı ile doktora gitti daha doğrusu götürüldü. Teşhis konuldu 4 yıl süren zorlu bir ilaç tedavisi gördü. Sonunda ilk genç kızlık günlerine döndü artık sakal sorunu kalmamıştı. Son kontrolünde doktor “ en kısa zamanda evlenip çocuk sahibi olmalısın geç kalabilirsin” dediğinde Ayşe 25 yaşındaydı, iyi bir işi vardı, işinde başarılı idi.
Ayşe için evlilik bir kez olacak ve toprağa kadar sürmesi gereken bir ortaklıktı beraberlikti, bu nedenle aşırı seçiciydi ve çevresindeki mutsuz 1 yıla varmadan biten evlilikler daha da seçici yapıyordu Ayşe’yi.
Gün geldi Ayşe aradığı Erkeği buldu Mehmet. Çok sevdi çok sevildi. Birbirlerine tapıyorlardı, dünyaları birdi, çok mutlu idiler. Ama bir sorun vardı Mehmet Ayşe’den bir şey istedi ilk beraber oldukları gece “ Senden senin kadar güzel ve akıllı bir kız istiyorum” . Ayşe’nin dünyası karardı doktorun sözünü hatırladı. Kararını vermişti Mehmet’e belli etmedi bir süre tanıdı kendine. O süre bitti ama o kız gelmedi. Mehmet hiç bilmedi; yıllar sonra tekrar görüştüklerinde Ayşe’ye sordu “Böylesine sevgi ile sevda ile neden biz evlenmedik” …
Ayşe Mehmet’e kızını veremedi, kız sahibi olmasına engel olmadı ve Mehmet’in hayatından çıktı yaşam denen nehirde yüreğine kimseyi sokmadan sürüklendi. Şimdi Mehmet’in genç kızlığa adım atan Ayşe’ye hiç benzemeyen bir kızı ve Ayşe’nin Mehmet’in yüreğinde ki yerini dolduramayan bir eşi var.
Ayşe tek başına hayata karşı savaşmayı, ayakları üzerinde dimdik durmayı öğrendi. Mutsuz değildi. Yalnızlığı tercih etmişti kendi tercihiydi bu.
Ama elli yaşına yaklaşırken çocuk sahibi olamamanın etkisinden kurtulup, sürüklendiği nehirden kendini kurtarıp, yeni ufuklara yelken açan gemide yaşamına devam ediyor…
Dört Ayşe’nin Ortak noktaları Sevdikleri, saygı duydukları Mehmet’lerine çok güzel günler yaşattılar ama asla ikisinin kanlarından canlarından olan çocuğu veremediler.
E. Funda DENİZ
YORUMLAR
Anlatım derinliklerindeki hüzün ve sevinç her bireyin benzeşen ve benzeşmeyen kendine özgü yakışan veya yakışmayan ve/veya olması hakkındaki düşün gerçeklerinde farklı değerlendirilse de her zaman yaşayanın ve anlatanın özümsemesindeki duyguların farklılığı bir başka duruş sergiliyor olsa gerek…
Farklılıkların birleşik noktasında güzellikli bir anlatımla yazıyı kaleme almanızı kutlarım..
Yüreğinize ve elinize sağlık…
Saygılarımla
Farklı farklı yaşamlarda, aynı Ayşe... Bir ortak nokta hangi hayatı yaşarsa yaşasın, çocuğu olamayacak...Çocuk sevgisini başka başka yollarla tadacak...
Çok değişik bir yazıydı.Kutlarım...
Sevgi ve saygı ile
e.funda
Ayşe aynı Ayşe değil !
En genci 50 yaşında en büyüğü 78 yaşında olan 4 ayrı Ayşe ve kendi yaşlarında Mehmetleri var bu yazıda !
Ve ortak tek nokta var çocukları oalmadı 4 Ayşe'lerin .
İlginize teşekkür ederim