2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1578
Okunma

Özlem ile Sevda burjuvanın kapitale dayalı gündelikçi sevgili arzusunun politik olarak karakterize edilmiş anlayışına dayalı olmamalıdır. Bunun için kapitalist düzenin günübirlik sevgili ve aşk anlayışını insan sosyal yapısının sadelik dolu yaşam anlayışına mahkûm etmek her gerçek özlem ve sevda yaşayanın artı değeri olmalıdır.
Zarif insan ruhu kapitalist artık değerlerini kırdı. İnsan kendini yâda içinde bulunduğu toplumun ihtiyaçlarını karşılamak yerine kendi gerçeğini kendi sevda ve özlem emeğinin eşitlikçi talebini ihtiyaçtan çıkarıp yaşadığı değerinde olmalıdır. Bu anlamda insanlar arasında yaratılan dayanışmanın getirdiği sevda kapital gücüne ve geçici görsel gösterişli yaşam kesitlerine feda edilmemesi bireysel özgürlüğün duruşundaki değerlerine uygun olmalıdır.
Luvi halk yaşamının temel anlayış felsefesindeki gibi kendimizi benliğimizin üstüne yükseltmeliyiz. Zira özlem ve özlemin sevdası bu yükselişte gerçeğimizin içsel algılamalarındaki Özlem’in bir “Özcan” anlayışı olduğunu “Özcan”ımızın özündeki sevda ile özlem düşüncesi hep ruhumuzun mutluluk durağı olmalıdır.
En ulvi bakışta insanın vücutta ne kadar küçük, akıl ve zekâda ne kadar büyük olduğunu görürüz. Bu göz kamaştıran enginlik içinde insan özlediğinin eşitliğinde sesiz gecelerin her ahengini tadabilir ve her gün çisil çisil yaşanan özlem duygularını giderme mutluluklarında yaşamı severek yaşamakta daha kuvvetli olur.
Melodinin ruhu okşamasındaki gibi yaşanan yaşamın bir öyküsü olarak özlenen özlem ve sevda akılda kalır. Akılda kalan özlem ile sevda düşler kadar güzeldir. Birbirini özleyenleri belki de her kesin kendince makul olan nedenleri ayrıştırır. Yaşananlar duman ötesi bir ülkede hatırlanacak özlem ve sevda dolu istemler gibi Güneş’ in tellerine asılı olsa da özlemle özlemi gidermek ve mutluğun temel tarifindeki anlamıyla sevdalı yaşamı sürdürmek bize yakışan olanıdır.
Bedri Demirpençe