- 1000 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
S E N İ N D E C A N I N A C I S I N !
Telefon acı acı çalıyordu, saatin kaç olduğunu da bilmiyorum. Geceleri uyumaz, sabahları kalkmaz olmuştum. Sürünerek gittim telefonun yanına. "Polis!..." dedi karşıdan gelen ses. Hala gecenin mahmurluğunu atamamış ve uyanamamışken; "Trafik kazası!..." dedi. "Antalya kemer yolu üzerinde..." dedi. "Telefonunda sizin isminizi görüp aradık, durumu kötü..." dedi. "Şimdi hastaneye kaldırıyoruz…"
Antalya-kemer yolu?... Trafik kazası?... Durum kötü?... Hastane?... Telefon?... Rehber?... "Ama benim Antalyada tanıdığım kalmadı ki!" diyebildim sadece telefon kapandıktan sonra.
Cok zaman önceydi; tanıdığım ve gözlerine vuruldugum biri vardı. Çok sevmiştim, aşkın ne oldugunu ondan öğrenmiştim. O da beni seviyor, üzerime titriyor zannetmiştim. Onunla evliliği hayal etmiştim. Ona her seyimi vermiştim. Hayatımı bile feda etmiştim. Hiç sıkılmasın hep mutlu olsun istemiştim. Türlü şaklabanlıklar yaptım gülmesi için. Şaşırtmak için ummadığı anlarda güller göndermiştim. Ben onu çok sevmiştim...
Tayin isteme dedim Anadolu’dan. O hep Antalya’yı istedi. Ve isteği oldu sonunda. Elimden ucuverecek sanmıştım... İstememiştim o kalabalık şehri. Bir ev tutmuştu göreve başladığı mevkiye yakın, en kıyağından. Oldum olası zevkli kızdı. Zevkine düşkündü. Benim gibi mutavazi yasam çizgisi yoktu. Siyasi fikri hiç taşımıyordu. Fakat sevmiştim işte .
Körolası durumum her an yanında olmayı engelliyordu. Ben buradaydım o orda. Sadece yanındayım her zaman diyebiliyorduk telefonda. Bir boşluk bulup gitmeliydim yanına. Mutlaka bir boşluk... Çok özlemiştim. Akşam mesai çıkışı orda olmalıydım. O ara zili çalıp şaşırtmalıydım kapıda belirince. Arkama sakladığım gülleri uzatıp busemi konduracaktım dudaklarına, kapı eşiğinde. Hatta hediye de almalıydım üzerine yakışan bir bistüer veya bir şal...
O boşluğu buldumda hiç vakit kaybetmeden yola koyuldum bile. O da beni özlemiştir sandım. Boynuma dolanıp iki damla ağlar sandım. Hoş geldin diyecek sandım.
Erkenden inmiştim şehre. İş çıkışını bekliyeyim demiştim. Kapıdan yabancı hatta elalem sayılacak birisiyle cıktı. İkisi de gülüyor ve de havalarda uçuyorlardı. "Ben yanlış anladım" dedim. "Salak mısın oğlum" dedim. "Yapmaz" dedim. Nedense takip ettim. Acaba mı?...
Tuttuğu evin kapısındalardı. "Yok yaa. Şimdi iyi akşamlar dileyecek ve erkek yanından ayrılacak" diye düşündüm. Elini cebine attı ve anahtarı çıkardı. Kapıyı erkek açtı. O, ara dondum. Genede kızdım kendime. Yanlış anlıyorum diye... Daha bu sabah konuşmustuk.Geleceğimi bilmeden "Beni seviyorum" demişti. Ne kadar hızlı söylemişti.
Bunaltıcı sıcak havada iki kat donuyordum. Ne yapabilirdim? Elimden ne gelirdi? Bunun bir acıklaması olabilir miydi? Bu adam kimdi?
Divane gibi dolandım geç saatlere kadar. Gece de olmuştu. Sonunda kapıya yöneldim. Zil hiç bu kadar acı çalmamıştı. Üst tarafı andan üryan yarı çıplak açmıştı adam kapıyı "Buyur kardeşim?" dedi. "Ne istiyosun bu saatte?" "Şey..." diyebildim sadece. "Şeyyy!..."
İçerden "Kim o hayatım?" dedi tanıdığım bir ses. "Kim bu saatte? Ne istiyormuş?"
Gözlerim fırladı birden. Vestiyerdeki aynadan silüeti belliydi ve mavi geceliği... Ben almıştım...
"Benim!..." diyebildim sadece. İrkildiğini ve üzerıne bir şeyler giymeye çalıştığını gördüm. Karsıma çıkmaya hazır mıydı? Ben hazır mıydım?
Polis telefonda hastanenin adresini veriyordu. Birden irkildim. "Ama benim Antalyada tanıdığım kalmadıki!..." Arabayı çalıştırdım. Kaç saatte vardım bilmiyorum. Kin ve elem karışımında bir yerdeydim. Hastaneye girdiğimde sedyede gördüm. Ameliyathane yolunda... Sadece mavi gözlerinden tanıyabildim, kan değmeyen tek yer orası kalmıştı... Beni gördü... Gözlerini az daha aralayabildi.
"Canımı çok acıttın! Allah da seninkini acıtsın demiştin.
Canım çok acıyor..."
foto by yalçın koçer
YORUMLAR
Ayranakıllı
benim acımdan öyleydi begeniniz için tesekkur ederim
saygılarımla