AĞIR İMTEHAN
Yaklaşmak hiçbir zaman kavuşmak değildir. İmkânsızı istemenin bedeli, imkânsıza hiçbir zaman kavuşamamaktır.Ne istediğinle ne yapabildiğin arasındaki uçurum ancak ölümle ya da kendinden vazgeçmenle kapanır. Çünkü bu benim aşamayacağım bir dağ, geçemeyeceğim bir orman ya da çatlatamayacağım bir kaya hükmünde.
Bu hikâyenin son sayfasında ne yazdığı daha ilk sayfadan belliydi. Yıllar önce daha başlarken bu hikâyede son sayfa belli değildi, umut vardı. Yaşananların boyutu ve niteliği umut etmemi gerektiriyordu. Hissettiklerim de karşımdakinin hissettiğini sandıklarım da ümidimi taze tutacak şeylerdi. Bunun için suçlanmalı mıydım? Yaşadıklarımın hiçbir karesi öylesine, maceraydı diyeceğim şeyler değildi. Ne o zaman ne sonradan böyle düşünmeme ahlak anlayışım müsade etmezdi. Yaşadım, çünkü çok sevdim, yaşadım çünkü o da beni seviyor sandım. Yaşadım çünkü onu yarı yolda bırakmayı hiç düşünmedim. Yaşadım çünkü o da benden vazgeçmez, vazgeçmemeli diye düşündüm.Unutamadım bu suç mu? Silemedim, yok sayamadım bir türlü...
Fakat çeyrek asır sonranın buluşmasında, depreşmesinde daha ilk anda belliydi, biliniyordu son sayfada bizim için ne yazdığı ve bunları ilk sayfadan bilmenin verdiği o ağır ’’yük’’ün taşınamazlığı da ortadaydı. Her şey bu kadar açık ve belliyken yaşadık gene de acıları; bile bile lades! Çünkü ben gibi salaklar bile bile talip olur acılara...Çünkü unutmamak ve unutulmamak kazanmaktır, hatıraları olsun temiz saklamak gerektir diye inandım. Bunun eylem boyutu yoktu, olamazdı.Ama bilemedim ki: Bir kere kıran, bir kez daha kırıp dökmekte hiçbir mahzur görmez. Teselli ikramiyesini bile çok görürler adama. Temiz ve güzel her duygunuzu kirletirler, çünkü geçmiş de yaşananlar da kirlidir onlar için. Düşünceleri, duyguları hep kirli....
Çok ağır bir sınavdı bu.Sevdası büyük olanın imtehanı ağır olur. Sonuç olarak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.